Romanlarla ilgili olarak genellikle; oynadılar, zıpladılar gibi sığ haberler olduğu için Gazete 9 Eylül'de çıkan “Selçuk'ta Roman Köyü tartışması” haberi ilgimi çekti. Sinan Keskin güzel bir konuyu işlemiş. Olay şu; CHP İzmir Milletvekili Özcan Purcu, çadırlarda yaşayan romanlar için konut yapılmak üzere 25 dönüm arazi bağışlıyor. Tartışma da ondan sonra çıkıyor.
Alanın tarım arazisi olduğunu ileri sürenler var. Romanların şehir dışında toplu bir alanda yaşamasının tecrit anlamında geldiğini ileri sürenler var. Selçuk Belediyesi ise karşı olmamakla birlikte yerin uygun olmadığını belirten bir rapor yazmış.
***
Düşüncemi açıklamadan önce sizinle Romanlarla ilgili yaşadığım birkaç olayı paylaşmak istiyorum. Kent yaşamına gerçekten uyum sağlayan Romanları Balıkesir'de tanıdım. Zekasına, futboluna hayran kaldığım Feridun kardeşim sayesinde çok fazla Roman kökenli arkadaşım oldu.
Akrabası Necdet çok iyi Almanca biliyordu, çok iyi bir boya ustasıydı. Bir başka akrabası ODTÜ Matematik bölümü mezunuydu.
Ama Zağnos Paşa Camii altında ayakkabı boyacılığı yapan yaşlı amcayla sohbet etmek ayrı bir ayrıcalıktı. Boyanın nasıl geçtiğini anlamazdım. Üç oğlu da yan yana aynı işi yapıyordu.
Başlardı anlatmaya; “Bankanın önündeki ayı var ya o işte benim kardeşim olur. Ama sevmem karakteri zayıftır. Bu oğlanlar iyi de hepsi kılıbık çıktı. (En iri yarı olanı göstererek) bunun kalıbına bakma. Bu en kılıbıkları. Hiç bana çekmemişler.” oğlanlar ise sadece gülümserler, cevap vermezlerdi.
***
Sonradan çocuklardan öğrendim ki evde esas patron anneymiş...
Yani Romanlar renkli insanlardır.
Üstelik sosyal hayatın içinde olduklarında harika bir uyum gösteriyorlar, ayrıca hayatımıza eğlence katıyorlar.
İzmir'de bugün eğelenme kültürü varsa bunda Romanların payı inkar edilemez.
Sonuç olarak çadırlarda yaşamalarına göz yummayalım. Ama şehir dışında bir alana da mahkum etmeyelim. Çok sakıncası var...
Zaten yeteri kadar ayrılık oluşturduk. Bir de Romanları eklemeyelim.