Olaylar öyle gelişiyor ki, geçmişte Atatürk’ün devrimlerine karşıt konuşmalar yapanlar, tam ters yönde açıklama yapmak zorunda kalıyorlar.

1994’te "Hem laik, hem Müslüman olunmaz" sözlerini sarf ettikten yıllar sonra, 2011’de "… laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın. Umarım ki Mısır’da yeni rejim laik olacaktır" demişlerdi, örneğin. "Müslüman’ın yaratıcısı olan Allah kesin hakimiyet sahibidir. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir', bak, bu yalan, koskoca bir yalan" sözlerinin tekzip edilmesi için ise FETÖ-CIA işbirliği ile darbe girişimi gerekiyormuş.

Kılıçdaroğlu da 'Atatürksüz Yeni CHP' safsatasını unutturabilmek için Atatürk’ün adını daha sık anmaya başladı. Madem ki Erdoğan ve Kılıçdaroğlu Atatürkçü oldu.

Herkes bir gün Atatürkçü olacak, demek ki…

Baykal-MHP kasetleri ve Ekmeleddin İhsanoğlu

Yıllardır yazdığım Baykal ve MHP’nin kasetleri ile Ekmeleddin İhsanoğlu adının kimler tarafından dikte ettirildiğinin üzerine gidilmesi konuları, darbe girişiminin ardından önem kazandı. Ve her iki konuda da oklar FETÖ’yü gösteriyor. Eğer doğruysa, FETÖ sadece AKP’nin değil, CHP ve MHP’nin de kılcal damarlarına sızmış demektir. Demokratik ülkelerde böyle durumlarda Kılıçdaroğlu ve Bahçeli gibi kişiler anında istifa ederler, soruşturmaların sağlıklı yürümesi için.

AKP’nin kapatılmasını FETÖ mü önledi?

Üzerine gidilmesi gereken üçüncü olay ise AKP’nin kapatılması davası sürerken, bazı Anayasa Mahkemesi üyelerinin telefonlarının teröristlere aitmiş gibi gösterilip, mahkeme kararıyla dinlenmesi… Kendinin ve oğlunun telefonları da o süreçte dinlenen, kapatma davasının savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu’na göre olay 'yargılamanın yeniden yapılmasını gündeme getirecek boyutta'.

Derinlemesine araştırılması gereken iki önemli soru var:

1-Ahmet Necdet Sezer tarafından atanan, önceki 'Türban' ve '367' davalarında 'AKP kapatılsın' diyen üyelerle aynı yönde oy veren iki hakimin, "AKP kapatılmasın" yönünde karar vermelerinde, telefonlarının dinlenmesi etkili olmuş olabilir mi?

2-Telefonların dinlenmesinde FETÖ rol oynamış olabilir mi?

Asıl can alıcı soru ise şu:

AKP ve Erdoğan’ın bu kadar uzun zaman boyunca 'aldatılmalarının' nedeni, FETÖ’den çok önemli ölçüde 'yarar sağlamaları' mı yoksa?

Putin ve Rusya ile yakınlaşma

'Komşularımızla sıfır sorun' deyip, uzak ülkelerle bile boğazımıza kadar soruna battıktan sonra, doğru yol bulundu sonunda. Rusya’ya uzatılan dostluk eli son yıllarda yapılmış en doğru dış politika hamlesi. Putin’in 'Sevgili dostum' olması da Türkiye’nin çıkarına…

ABD’den Gülen’i iade etmesi veya başka bir ülkeye göndermesi isteniyorsa, Putin’in "Türkiye Rusya arasındaki dış ticarette Lira ve Ruble kullanılmalı" sözleri üzerinde durulmalı.

Esed ise 'kardeşim' olmasa bile, yeniden 'Esad' olmalı, en azından.