Türkiye’nin ilk ticaret borsası, Türkiye’nin ilk tarım satış kooperatifleri birliği, Atatürk’ün imzasıyla kurulan ilk milli banka, Türkiye’nin ilk enternasyonal fuarı, Türkiye’nin ilk makarnası, Türkiye’nin ilk zeytinyağı markası, Türkiye’nin ilk bölge odası, Türkiye’nin ilk özel demir-çelik tesisi, Türkiye’nin ilk trafo fabrikası, Türkiye’nin ilk matbaa mürekkepleri fabrikası, Türkiye’nin ilk özel sektör bira fabrikası, Türkiye’nin ilk özel sektör kağıt fabrikası, Türkiye’nin ilk dayanıklı süt üretimi, Türkiye’nin ilk özel sektör kompoze gübre fabrikası, Türkiye’den Avrupa’ya ilk konteyner yüklemesi, Türkiye’nin ilk özel sektör entegre et tesisi, Türkiye’nin ilk kültür balıkçılığı tesisi, Türkiye’nin ilk konteyner üretimi, Türkiye’nin ilk otobüs kliması ihracatı, Türkiye’nin ilk özel sektör serbest bölgesi ve Türkiye’nin ilk vadeli işlemler borsası…
İzmir’in gurur listesidir bu. Daha da uzayabilecek, kent ekonomisinin geçmişten bu yana ne derece güçlü, ne derece önemli olduğunu anlatan; bize güç-moral vermesi, unutulmaması ve sahip çıkılması gereken bir liste.
Aralarında değişime ve gelişime ayak uyduramayanlar da oldu elbet. Pek çoğu ise hala ayakta ve güçlü, şükür. Ama hızla ve sürekli değişen dinamiklere göre pozisyon alma, bakış açılarını farklılaştırıp genişletme zorunluluğu, her kurum ve kuruluşun üzerinde giderek daha büyük bir baskı yaratıyor.

ÜZÜMDE BİR YILDIR BORSA İŞLEMİ YOK
Listemizin ilk sırasında yer alan İzmir Ticaret Borsası, gelecek yıl 135. yaşını kutlayacak mesela. Osmanlı’da her şey yıkılırken kuruldu. 1891’de.
Rekabete dayalı serbest piyasa düzeninin etkin bir teminatı oldu hep. Üretici ve tacirden sanayici ve ihracatçıya kadar tarımla ilgili her kesimi bir araya getirip şeffaf bir şekilde fiyat oluşumunu sağladı. Yetinmedi; Vadeli İşlemler Borsası’ndan lisanslı depoculuk ve Elektronik Ürün Senedi Platformu’na kadar pek çok yeniliğe öncülük etti.
Ama maalesef, İzmir Ticaret Borsası’nın 1924 yılından bu yana işleyen, fiyat belirleyen Çekirdeksiz Kuru Üzüm Piyasası, bugün yaşam mücadelesi veriyor. Bir zamanlar dünyada canlı alım-satım işlemlerinin yapıldığı, fiyat ilanının gerçekleştirildiği ve yakından takip edildiği tek spot borsa olarak nam salan İzmir’deki Üzüm Salonu, 18 Aralık 2024’ten bu yana, yani bir yılı aşkın bir süredir tek bir işleme bile sahne olmadı. Çok değil, üç beş yıl öncesine kadar tüm dünyanın referans yeri olarak bildiği İzmir’de fiyat tespiti ve ilanı yapılamaz oldu. Bu da piyasada kaosa yol açtı.

PİYASANIN HİÇ SEVMEDİĞİ: BELİRSİZLİK
Üzüm işletmelerinin İzmir dışına taşınması, ihracatçının Borsa’ya gelmek yerine malını doğrudan üreticiden alması, salon işlemlerinin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturan TARİŞ satışlarının (Tarım Satış Kooperatifleri Yasası’ndaki değişiklikle) tamamen durması ve TMO’nun doğrudan piyasaya girerek üreticiden aldığı kuru üzümleri ihracatçıya satması gibi pek çok hatırı sayılır faktör var bu işte.
Yani herkes söz birliği etmişçesine Borsa’yı bypass etti.
Bir de işin iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler boyutu var elbette.
Sonuç mu? Fiyat belirsizliği.
Tahmin edin bakalım, bu işte en büyük zararı kim görüyor?
Her zaman olduğu gibi yine üretici.
Hasattan elde ettiği üzümü “emanet sistemi” şekliyle ihracatçının deposuna koyan üretici, paraya ihtiyacı olduğunda yine ihracatçının insafına kalıyor. Çünkü piyasada referans alabileceği herhangi bir fiyat yok! Gelir güvencesi de.
Bu tablo böyle devam ederse, çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesinde ciddi düşüş olabilir.

BORSA YÖNETİMİ ÇOK ÇABALADI AMA…
Üzüm Salonu’nda yaşanan kan kaybı, İzmir Ticaret Borsası yönetiminin bu gelişmeleri çaresizce izlediği ve kabullendiği anlamına gelmemeli! Salon işlemlerindeki azalışın hissedilmesiyle birlikte atılan pek çok adım var. Örneğin yaklaşık 10 yıldır, bazı dönemler haftanın her günü, bazı dönemlerde ise haftanın belirli günlerinde, üretim bölgeleri olan Sarıgöl, Alaşehir, Salihli ve Turgutlu’dan kaldırılan servislerle Borsa’ya numune üzüm taşındı. Normalde binde 1 olan borsa işlemlerindeki tescil ücreti, salon işlemlerini teşvik etmek amacıyla (alım satımın kuru üzüm salonunda yapılması şartıyla) önce on binde 5’e, daha sonra da on binde 1’e indirildi. İhracatçı ve tüccarla “ticaretin salonda yapılması” için defalarca toplantılar düzenlendi.
Ama bir türlü olmadı. 101 yıllık üzüm salonundaki kan kaybı bir türlü önlenemedi.
KİMSE “BOŞ VER” DİYEMEZ!
1924 yılından beri faaliyetini sürdüren ve dünyada referans olarak kabul edilen İzmir Üzüm Borsası, kimsenin “boş ver” diyeceği, kolaylıkla gözden çıkarabileceği sıradan bir yapı değildir. Hele İzmirliler için asla! Bu ürünün bölge ekonomisine (asırlar öncesine dayanan) etkisi düşünüldüğünde, aksine büyük bir ihtiyaçtır.
Beklentilerin ve piyasa taleplerinin şeffaf bir şekilde görülebildiği, hem fiyat hem de kalite anlamında temel göstergeler oluşturan, küresel piyasalara entegre, rekabette avantaj sağlayan, hem alıcı hem de satıcıların güven duyacağı emtia borsaları ve spot piyasalar, her zaman gereklidir, her zaman önemlidir. Üstelik vadeli piyasalara göre daha şeffaf, likiditesi daha yüksek, riski de daha düşüktür.
İEKKK DEVREYE GİRMELİ
İzmir Ticaret Borsası üzüm piyasasının kurtarılması için hala yapılacak şeyler olduğunu düşünüyoruz. Öncelikle, sektördeki oyuncuların birbirlerini dışlamak yerine anlamaya çalışmaları, aynı gemide olduklarını unutmamaları gerekiyor. Bu bir!
İkinci büyük görev, oda ve borsaları güçlendirmekle yükümlü TOBB’a (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) düşüyor. Öyle ya, Türkiye’nin ilk ticaret borsasına sahip çıkmayacaklarsa, o koltukta niye otururlar ki?
Üçüncü ve en büyük görev, Ticaret Bakanlığı’nda… Spot piyasanın devamını sağlamak açısından, yapılan tüm alım-satımların yüzde 1’ini Borsa’dan geçirme gibi bir zorunluluk getirilebilir mesela… Böylece spot piyasada fiyat derinliği sağlanmış olur.
Ya da Kemalpaşa Sütçüler’deki Tariş depolarının bulunduğu yerde yeni bir işlem salonu kurulmasına öncülük edebilir Bakanlık. Stopaj oranlarında teşvik edici düzenlemelere giderek… Üretim bölgelerine çok yakın, ana ulaşım arterindeki bu salon, özlemle beklenen “hayat öpücüğü” olabilir.
Bir de kuru üzümün lisanslı depoculuk meselesi var. Yıllardır çözülemeyen… Bakanlık buna el atıp lisanslı bir depo kurabilir; diğer tüm lisanslı depolara konu ürünlerde olduğu gibi, kuru üzüm için oluşturulacak Elektronik Ürün Senetleri’ni işleme alabilir. Bu da spot üzüm piyasasına can verir.
Ve bizce bütün bunların takibini yapıp İzmir Ticaret Borsası Çekirdeksiz Kuru Üzüm Piyasası’nın yeniden canlandırılması için çaba harcayacak, lobi yapacak, kamuoyu oluşturacak, Bakanlık üzerinde baskı unsuru yaratacak ve sonuç alabilecek olan yapı, İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’dur.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde, birbirinden değerli kanaat önderlerinin katılımıyla kurulan ve 2009 yılından bu yana “Kentimizin kalkınma hedefleri üzerinde yoğunlaşmak ve İzmir’in mevcut gücünü tek yumruk haline getirerek bütünleşik ve etkin bir baskı grubu biçiminde görev yapabilmek” amacıyla faaliyet gösteren İEKKK.
Başkan Cemil Tugay’ın bu konuda gereken eforu harcayacağını ve Ankara’da etkin isimlere sahip İEKKK’nın gerek TOBB gerekse Ticaret Bakanlığı nezdinde baskı unsuru olabileceğini düşünüyoruz. TARİŞ zaten bizim bir parçamız.
UÇURUMUN KENARINDA
Şu gerçeğin altını bir kez daha çizelim:
Çekirdeksiz kuru üzüm, yüzyıllar boyunca Ege Bölgesi’nin en önemli ürünlerinden biri oldu. Son iki yüzyıldan beri oluşturduğu ticari değerle, sadece bu kentin, bu bölgenin değil, tüm Türkiye’nin ekonomisine hayat verdi. Çöken imparatorluğun küllerinden doğmuş genç cumhuriyetin itici gücüydü. Bunda İzmir’deki güçlü ve köklü spot piyasanın rolü elbette çok büyüktü.
Ve bugün.
İzmir Ticaret Borsası’nın 101 yıllık Üzüm Piyasası, tam da şairin dediği yerde duruyor:
“Uçurumun kenarındayım, bir gamzelik rüzgar yetecek. Ha itti beni, ha itecek!”
Şimdi geldik en kritik soruya:
Asırlık üzüm borsamızın göz göre göre uçurumdan itilmesini izleyecek miyiz, yoksa hep birlikte elinden tutup çekecek miyiz?
İşte bütün mesele bu!