Kerkük Türkmenleri 1 haftadır vatan savunmasında. Doğdukları büyüdüklükleri topraklar KDP yönetimine devredilmeye çalışılıyor.

Olaylar Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi’nin Kerkük’e dönmesi üzerine başladı. Bir partinin bir şehre dönmesi neden protestolara ve olaylara neden olur? Sorulması gereken asıl soru bu aslında. Kerkük Türkmenler’i Kerkük Ortak Operasyonlar Komutanlığı ana karargah binasının KDP’ye teslim edilmesi sonrası durumun vahametinin farkına varıp karşı direnişe geçtiler. Yıllardır Irak’ta yaşayan soydaşlarımız ırkçı saldırıların odağında. Yasal, sosyal ne kadar hakkı varsa görmezden geliniyor. Yunan Ordusu’nun İzmir’i işgali sırasında uyguladığı soykırımcı politika, bir asırdan fazla süredir Irak’ta yaşayan Türkmenler’e uygulanıyor. Türkmenler her ne kadar mecliste var olsalar da yok sayılmaya devam ediyorlar. Soydaşlarımız bu faşizan ırkçı hareketlere karşı direnmek, Türkmen köylerine yapılan saldırıları engellemek ve karşı bir ateş gücü oluşturmak adına 2014 yılında Türkmen Kuvvetleri’ni kurdu. Tabii ki bu ordunun silah alacak ya da üretecek parası olmadığı için gizli yollarda Anavatan Türkiye’den belli aralıklarla lojistik destek sağlanıyor. Türkiye gizli de olsa Türkmenler’e belli ölçüde destek veriyor. Ama yetersiz. Karşısında milis gücü de olan bir ordu ve terör örgütü var. 

Malum iktidarın doğu sınırımızda davul zurna ile karşıladığı Barzani ve ailesi her zaman bizim karşımızda olmuştur. Hatta İttihat ve Terakki Barzani’nin dedesini Osmanlıya karşı ayaklandığı için idam etmiştir. Aklı sıra Mesut Barzani, o günlerin intikamını alıyor.

Misak-ı Milli ve Kerkük 

Bazı fesli tanzimat soytarıları ve onun avaneleri Kerkük’ü Atatürk ve İsmet Paşa’nın Lozan görüşmelerinde kaybettiği yalanını uydurdular. Bu aptal düşüncenin ardı hala kirli. Mustafa Kemal Paşa, döneminin şartlarını iyi bilen bir liderdi. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra Ata’ya yakın çevresinde yer alan komutanlar Paşa’nın isteği doğrultusunda Selanik’i alabileceklerini söylediklerinde Mustafa Kemal “alırız ama elimizde tutamayız” der. Gerçekçi lider, aynı ekibin sunduğu “Musul ve Kerkük’ü de alabiliriz” teklifine yine aynı yanıtı veriyor. Mustafa Kemal Paşa’nın alıp elinde tutabileceğini bildiği tek yer var orası da; Hatay. Hatay, Paşa’nın ebediyete intikalinden 1 sene sonra vatan topraklarına katılıyor. Lafın kısası Kerkük her ne kadar vatan toprağında olmasa da üstünde yaşayanlarla anavatan gibidir. 

TSK Kerkük olaylarına müdahale etmeli

Kerkük’te çatışmalar sürüyor. 4 ölü çok sayıda da yaralı var. Sınır güvenliğimizi korumak için Suriye’nin içine kadar girdik. Girmeliyiz de orada olmalıyız. Ama Mehmetçiğin yaptığını, masa başında yapılan para karşılığı mülteci anlaşmalarıyla anlamsız hale getirmemeliyiz. Verdiğimiz şehitlerin ruhlarını incitmemeliyiz. İktidarın Suriye’de olma nedeniyle bizim kabul ettiğimiz neden her ne kadar farklı olsa da bizim düşüncemizle Türk Silahlı Kuvvetleri Irak’ın Kuzeyine harekât düzenlemeli ve aşiretler arası çatışmayı durdurmalıdır. Türkmenler’in can ve mal güvenliğini sağlamalıdır. Hazır konusu gelmişken birçok medya kuruluşunda bilinçli ve bilinçsiz bir şekilde kullanılan ve bazılarının kötü amaçla manipülasyon amaçlı kullandığı “Kuzey Irak” terimini dilimizden çıkarmalıyız. Böyle bir yer de yok, terim de. Eğer Irak’ın Kuzeyine, Kuzey Irak dersek orada ayrılıkçı bir Kürt devletinin varlığını kabul etmiş oluruz. Nitekim orada Irak’tan başka bir devlet de yok. 

Örnek KKTC olmalı Doğu Türkistan değil

1965’te 1974’te nasıl Kıbrıs Türk’ünü korumak için Kıbrıs’a harekât yaptıysak bugün Irak’a da aynı harekatı yapmalıyız. Sınır bütünlüğümüz olmamasına rağmen Doğu Türkistan’da baskı, soykırım, işkence gören soydaşlarımızın haklarını uluslararası alanda savunmamamız kabul edilemez. 
Din kardeşi sıfatıyla Filistin’de Suriye’de ya da başka Arap coğrafyalarında gerçekleşen olaylar hem askeri hem de diplomatik tepki veriyorsak eğer Türk’ün hakkını da en önce biz savunmalıyız.

1950’de Irak Türk’ü derdik sonra bir anda Türkmen demeye başladık.

Son söz yazının başlığında olduğu gibi unutulmasın ki; HER TÜRK BİR KERKÜK!