Düşman yine öz yurduna el attı, mezarından Ata'n sana kılıç uzattı, yürü diyor, hakkı zulüm kanattı, Attila'nın oğlusun sen unutma!

Edebiyatımızın usta şairlerinden Ziya Gökalp’in bu şiiri kaleme almasının üzerinden yıllar geçti ama düşmanın öz yurdumuza el atması hiç değişmedi. 2 bin yıldır gittiği yere barış ve huzur götüren bizler her dönem başka düşmanlara sahip olduk. Yeri geldi Çinle, yeri geldi İngilizle mücadele ettik. Dışardan gelenle mücadele etmek kolay da ya içimizdekiler? En zoru da dost görünen düşmanlar değiller mi? Banisine, kurtarıcısına, bulduğu her fırsatta hakaret etmek, izlerini silmeye çalışmak Cumhuriyet'in 100. yılında bile bazılarının tek amacı.

15 Yılda 150 Yıllık Devrim

Atatürk karşıtlarının en büyük savunma noktası Osmanlı'yı yıktığı savıdır. Ama biraz okuma, araştırma yapma kabiliyeti olan insan bunun ne denli bir manipülasyon gereci olduğunu hemen fark eder. Büyük Osmanlı sempatizanları bazı liderleri ilahlaştırır. Bunlar arasında; Fatih, Yavuz, Kanuni, II. Abdülhamit ya da Enver Paşa vardır. Bu sayılan liderlerin hepsi yanında Mustafa Kemal gibi bir subay olsun diye birçok şeyden feragat ederdi. Ki Enver Paşa, Mustafa Kemal'le uzun süre Osmanlı'yı kurtarmaya çalıştı. Bu liderleri sevip de Mustafa Kemal'e saygı duymamak biraz aymazlık gibi. 5 yıldan kısa bir sürede bir Milli Mücadele ateşi yakıp, düşmanlarını vatan topraklarından atıp bir devlet kurmak dünyada her liderin yapabileceği bir şey değil. Reis-i Cumhur olduktan sonraki 15 yılda da adeta bir çağ atlattı. Yaptığı devrimleri saymakla bitiremeyiz. Mesela Avrupa'daki birçok ülkede kadının seçme seçilme hakkı yokken, bu ülkenin kadınlarına armağan etti. Milli eğitimi geliştirip dünyanın her yerinde kabul gören Ordinaryüslar yetişmesine öncülük etti. Demokratikleşme adına çalışmalar yaptı. Din tüccarlarını, ayırılıkçıları dizginledi. II. Dünya Savaşı'nda dünyaya uçak satan, traktör satan fabrikaların temelini attı.

85 Yıldır Bitmeyen Nefret

85 Yıldır Bitmeyen Nefret

Yıkılan bir imparatorluktan bir devlet kurmuş, o devleti muasır medeniyetler seviyesine çıkarmış birisine 85 yıldır nefret kusuluyor. Nedir bu Mustafa Kemal Paşa'yla alıp veremediğiniz. Bugün O'na hakaret etme hakkını bile O'nun size verdiği cumhuriyet sayesinde elde ettiniz. Kendi kurduğu partinin milletvekili bile O'na hakaret etmekten geri kalmıyor. Kırmızı çizgileri hiçe sayılıyor, yaptıkları yıkılmaya çalışılıyor. İlber Ortaylı’nın da dediği gibi “Adam mezardan savaşıyor ve kazanıyor.”

Türk Çocuğu, Artık Arap Çölleri İçin Kanını Dökmeyecektir

Mustafa Kemal Paşa'nın bu sözü söylemesinin sebebi, Osmanlı Subaylığı yaptığı zamanlarda Arap Yarımadası'nda karşılaştıklarıdır. Cumhuriyet 100 yaşına gelse de bazı ihanetler unutulmadığı gibi yenileri de listelere eklendi. İç dış bir sürü tehditle savaştık, savaşıyoruz.

Yıllardır PKK’sı ayrı YPG’si ayrı PDY’si ayrı bir sürü terör odaklarıyla mücadele halindeyiz. Vatan evlatları bağımsız bütünlüğümüzü korumak için can veriyor. Bunca fedakarlığa rağmen bazı kendini bilmezler Türk askerini istediği yere gönderebileceğini düşünüyor. Yok mehmetçik Gazze’ye, yok mehmetçik Filistin’e. Evlat kendinin olmayınca göndermesi kolay.

Laik Üniter Hükümet Şart

Cumhuriyetin 100. yaşını kutladığımız şu günlerde aynı acıları yaşamamak, bize kullarım diyen padişahlar yerine efendiler diye seslenen Mustafa Kemal’in izinden gitmemiz gerekiyor. Akıldan, ilimden ayrılmamamız gerekiyor. Dinle devlet işlerini ayırmak, kimin hangi inancı yaşayacağına müdahale etmememiz gerekiyor. Bundan 100 yıl önce Başkomutan bunlar için şarapnel parçası yedi, hastalandı, kalp krizi geçirdi. Ama biz ''Eğer bir gün, benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin'' diyen adamın peşinden değil de ben gidersem Türkiye yok olur diyenin peşinden gidiyoruz. Ne acı...

Olmasaydın Olmazdık

Türk Milleti Atatürk’ü Allah’a geri kalan her şeyi Atatürk’e borçludur. Bugün bir ülkemiz, milli marşımız, bayrağımız varsa bunlar hep Mustafa Kemal Paşa sayesinde. Bugünün dünyasında saygın bir yerimiz varsa 4 tarafı ateş çemberi olmuş, savaşlardan kan gölüne dönmüş bir ülke yerine huzur ve güven içersindeysek bunlar hep Atatürk sayesinde. Soykırıma uğramadıysak, asimile olmadıysak bunlar hep O’nun sayesinde. Fesli zevzek gibi düşünenler için kapı açık çıkıp gidebilirler. Gerçi Fesli Tanzimat Delisi bile bu sözleri Mustafa Kemal Atatürk sayesinde kurabildi.

100. Yılda Mustafa Kemal Olmak

Bazılarınız neden Mustafa Kemal olmak da neden Mustafa Kemal Atatürk olmak değil diye kendine sormuş olabilir. Atatürk bir fikir, bir ideal, bir yaşam şekli. Biz Mustafa Kemal Paşa olmalıyız. Vatan dara düştüğünde damarlarımızdaki kana güvenip ayağa kaldırmalıyız. Önder olmalıyız, bu topraklar için savaşıp, bu savaştan galip çıkmalıyız. Bir kurtarıcı çıkmasını beklemek yerine kendimiz birer kurtarıcı olmalıyız. İşte bu yüzden 100. yılda da Mustafa Kemal olmalıyız.

Cumhuriyet’in 100’ünde Var Ol Mustafa Kemal Paşa

Cumhuriyet’in 100’ünde Var Ol Mustafa Kemal Paşa

Cumhuriyet 100 yaşında olsa da bu mücadele 100’den eski. Bilge Kağan’dan Mete Han’a, Alparslan’dan Fatih Sultan Mehmet’e ve son olarak Mustafa Kemal Atatürk’e yüzyıllardır süre gelen bir mücadele bu. Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabesi’nde de söylediği gibi dahili ve harici bedbahtlar olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersek vazifeye atılmak için içinde bulunacağımız vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceğiz. İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifemiz, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmak olacaktır. Türkiye Cumhuriyetini bize emanet eden, bizi teba olmaktan kurtaran Mustafa Kemal Paşam sen hep var ol…

Fikirlerinin Işığında Sonsuza Dek

Bugün 10 Kasım, biz yine Büyük Ölü’ye matemin gerekmediğini biliyoruz bu yüzden fikirlerine bağlı bir şekilde Cumhuriyet’in bekçiliğini yapıyoruz. Bugün, Atatürk aramızdan sadece bedenen ayrıldı. Rahat uyu Sarı Başbuğ’um evlatların ne seni unutur ne de senin eserini sahipsiz bırakır.