Çoğu insan içindeki değersizliği başkalarını değersizleştirerek bastırmaya çalışır. Bu nedenle yaptığınız her şeyi olumsuz eleştirir, dedikodunuzu yapar ve enerjinizi tüketmeye gayret eder. Böyle insanları fark edince sadece gülümseyin ve yola devam edin. 

İnsanın dünyaya gelişi, dalganın kıyıya vurması gibidir. Gelir ve geri döner, diyen bilge, insana ölümlülüğünü, dünyadaki geçiciliğini nasıl da zarif bir dille anlatır. 

Dar bir bakış açısıyla baktığımızda, hayat nasıl da uçucu, dünle bugün arasında anlamsız bir kavga gibi değil mi? Öyleyse neden bazı insanlar bu yaşama bir iz bırakmanın peşinde? İnsanın anlam arayışı neden var olduğu günden beri bitip tükenmek bilmedi? İyimserler ve karamsarlar arasında derin bir bakış açısı farkı var, bunu biliyoruz. Ama şimdilerde yapılan bilimsel araştırmalar gösteriyor ki; olumlu duygular anlamlı bir hayat kurgulamayı kolaylaştırıyor ve iyimser düşünmeyi öğrenmek herkes için mümkün. Genetik sadece %30 etki ediyor düşünme biçimimize, gerisi bize bağlı. 

***

Gençlerle yaptığım sohbetlerde onlara “Hayat Tasarlama Sanatı” nedir, ondan söz ediyorum. Yaşamda belki de tüm insanlara eşitçe dağıtılan tek şey olan zamanı, har vurup harman savurmadan önce, yolun başında bir karar vermeleri gerektiğini onlara hatırlatıyorum. Yaşam bir sanattır ve her çocuk doğuştan bir sanatçıdır. Onları sanattan böylesi koparan ve uzağa savuran nedir, peki? Eğitim sistemimiz ilk akla gelen elbette. Ezbere dayalı, kişisel farklılıkları dikkate almayan ve anlamayan bir sistem bizimki. 

Çocuklara ev ödevleri yığarak kendilerine ait zamanlarını da ellerinden alıyoruz ki yaratıcı hiçbir şey yapamasın hatta düşünemesinler. Bu hafta çocukların oldukça severek okuduğu Medusa’nın Pusulası romanım 9. baskısıyla yeniden çocuklarla buluyor. Bu kitap sayesinde onbinlerce çocukla buluştum, sohbet ettim ve fark ettim ki; fantastik bir hikaye anlatıyor olmam onların dünyasındaki gerçekliğe denk düşüyor. O yüzden yazdığım çoğu hayali şey, içlerinde bir yanı tetikliyor ve kendilerini hikayenin içinde buluyorlar. Bunun yani hayal kurmanın, eğitimde bir model olarak kullanılması da bana son derece mantıklı geliyor. Ne dersiniz? Tüm bunları konuşmak için İzmirli dostları 25 Kasım Cumartesi günü 15.00’da Mavişehir D&R’deki söyleşime bekliyorum. Kitabını imzalatmak ya da benimle tanışmak isteyen çocukları özellikle bekliyorum. Çünkü onlara güzel bir de haberim olacak.