Klasik hepimizin artık kafasına kazınan bir süreci anlatarak sözlerime başlamak istiyorum. Bildiğiniz gibi Kovid-19 pandemisi ile birlikte tüm dünyada üretim azaldı ve beraberinde tam pandemi kabusu bitmişken Rusya Ukrayna Savaşı ile karşılaştık. Ki bu da enerji maliyetlerinin artmasına sebep oldu. Tabii beraberinde üretimi olumsuz yönde etkiledi.

Ürettiğinden daha fazlasını tüketen ülkemiz için ortaya çıkan krizin faturası daha kabarık oldu. Bu durum döviz kurlarındaki artışla beraber ve ithalata bağımlı olan bizlerin en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz duruma getirdi. Buraya kadar anlattıklarımı uzun süredir konuşuyor, yazıyor, çiziyoruz…

***

Malumunuz ürettiğimizden fazlasını tüketen bir ülke olduğumuz gibi üretimimizin büyük bir kısmı da ithalata dayalı. Bu durum tarım ve hayvancılık için de geçeli…

Haliyle tarlayı sabanı sattırıp, üreticiyi kaçıran bu girdi maliyetleri karşımıza yeni bir sorunla daha çıkıyor. O da geçtiğimiz yıldan beri konuştuğumuz süt krizi…

Yazımın başından beri anlattığım sorunların bir sonucu olan süt krizi, üreticinin artan girdi maliyetlerini karşılayamaması ve buna karşılık sütünü çok ucuz fiyata satıyor olmasından kaynaklanıyor. Yani süt üreticisi sattığı 1 litre sütün parası ile 1.3 kilo yem alabilmesi gerekirken bugün elde ettiği 1 litre sütün kazancıyla 1 kilo yem bile alamıyor.

Hal böyleyken bir de Ulusal Süt Konseyi’nden 15 Ekim 2022 itibariyle çiğ süt tavsiye fiyatı 1 TL’lik zam ile 8.50 TL oldu. Başta yem fiyatlarının yüzde 200 artığı bir süreçte 1 TL gibi bir zam adeta süt krizini yok sayan nitelikteydi.

Tabii maliyetleri göz önüne alan üretici, çiğ süt tavsiye fiyatının 10.50 TL olmasını beklerken açıklanan fiyatın bu kadar düşük olması tepkilere de neden oldu. Çünkü artan girdi masrafları karşısında ürettikleri sütün maliyetini karşılayabilecek bir tavsiye kararı değildi.

Bunun yanı sıra üretici, açıklanan fiyatın 6 aylık sürenin sonunda enflasyon karşısında bir değerinin kalmadığını bildiği için ve üretime devam edebilmek adına şu sesi yükseltti, “Devlet aradaki farkı sübvanse etsin.”

***

Açıkçası pandemide işçinin, esnafın, çiftçinin derdine derman olacak çözümleri göremediğimiz gibi bu süreçte de göremeyeceğiz diye düşünüyorum. Ancak şunu da sormadan edemeyeceğim; hangi krizde vatandaşın, üreticinin, işçinin… yanında olacaksınız? Harekete geçmek ve düzgün bir şekilde desteklemek için hangi krizi bekliyorsunuz?