Deyim yerinde ise Yarımada’daki veda turlarımı tamamlayıp Urla’dan İzmir’e döndüm… Veda günümü özellikle 10 Kasım Çarşamba’ya denk getirdim. Urla’da dost-ağabey Öcal Uluç’a, Alaçatı’da güvenilir dost Bahri Vreskala’ya, Narlıdere’de Tuğrul Tabakoğlu’na, hep dost, hep Atatürk’le kalalım derken tabii ki, salgın, deprem sarsıntıları ile ortada dolanan vurgunculardan da uzak kalmalarını istedim… Yol boyu İzmir’e bağlı belediye binaları, okullarında “Ata’yı anma” hazırlıklarını heyecanla görüp Hatay semtindeki evime saat 9:05'te vardım. İlim İrfan yuvası İTK’nın yerleşkesindeki Atatürk’ün eşi Latife Hanım Köşkü'nü dolayısı ile Körfez'in karşı yakasındaki Karşıyaka’da Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanım’ın kabrine bakan balkonumda kaptan köşkünde kurulurcasına yerimi aldım. İşte o an geldiğinde, artan heyecan, saygı ve hasretle saygı duruşumu ifa edip TV ekranlarından 82 yıldır artan sevgi seli ve saygı-bağlılığına şahit olmakta beni benden alıp 84 milyon insanımızla adeta kucaklaştırdı…

***

Bugün 13 Kasım Cuma… Hala 9’u 05 geçe modundayım… Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir’e girişi, Vilayet Konağı’na şanlı bayrağımızın çekilişi, Atamız’ın Latife Hanım Köşkü’nden Körfez'e bakışını görüyor, bize emanet ettiği kıymetli Anne Zübeyde Hanım'la neler konuştuğunu duyuyor gibiyim… Öyle ya, bütün dünyayı ışık hızıyla dolaşan şu sözü de bir kez daha tekrarlamak istiyorum: “Atatürk’ü Zübeyde Hanım’a, Cumhuriyeti Atatürk’e borçluyuz.” Evet, Atatürk’ün bilim, kültür, eğitim, sanayi, siyaset, giyim-kuşama kadar devrimleri “Batı’ya açtığı pencere” olan İzmir’de yaşamak, bunları dünya insanları ile paylaşmak ne kadar güzel ve eşsiz duygu değil mi?

***

1932-1933'te Birleşik Amerika Büyük Elçisi olarak Ankara’da bulunan General Charles H. Sherrill’in yazdığı “Bir elçiden GAZİ MUSTAFA KEMAL” kitabını bir kez daha kitaplığımdan çıkarıp okuyup gururlandım. Kitaptaki son cümlesi şöyleydi: “Türkiye’nin hayatı, genel görünüşü, iç ve dış politikasındaki bütün kökten değişikler olağanüstü ve galip bir askeri önder tarafından gerçekleştirildi. Yakın Doğu barışının en ateşli dostu da zafer kazanmış MUSTAFA KEMAL’ den başka kimse değildir.”

***

İzmir’de çeşitli ilçelerde Milli Eğitim Müdürlüğü yapmış dostum Ressam Tuğrul Tabakoğlu da bu Köşem için şunları gönderdi: “Atatürk'ü anlamak için onun vatanı için yaptığı mücadeleyi iyi bilmek lazım. O bir destandır. Türk milletinin küllerinden yeniden doğmasına vesile olmuştur. Türklüğe düşman olan iç ve dış düşmanlara karşı; aklıyla, bilgisiyle, iradesiyle milletini bilinçlendirmiş ve ayağa kaldırmasını bilmiştir. Düşmanların yurttan kovulması yetmemiş, asıl

mücadeleyi cehalete karşı açarak,Türk Milletinin geleceğini kuran ve ilelebet yaşayacağı yol haritasını da çizmiştir. Yeter ki biz, O'nun bizim için çizdiği bu ilkeli yoldan başka yollara sapmayalım. Ne Mutlu Türküm diyene”