Birçok sivil toplum örgütünde İstişare Kurulu Üyesi ve / veya Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmış olmanın yanısıra, Türkiye’nin en büyük üniversitelerinden birisi olan Ege Üniversitesi’nde Dekan, Yüksekokul Müdürü, Senato Üyesi, Bölüm ve Anabilim Dalı Başkanı olarak, KKTC’de de YÖK çatısı altında eğitim veren biri devlet üniversitesi, diğeri ise özel üniversite statüsünde faaliyet gösteren iki ayrı üniversitede Rektör olarak görev yapmış, bunun haricinde yine KKTC’de iki ayrı üniversitenin kuruluşunu gerçekleştirmiş bir akademisyen olarak, son zamanlarda ülkemizde insan kaynakları ihtiyacı ile ilgili olarak yapılagelen bazı tartışmalar hakkında görüşlerimi ortaya koymak istiyorum.
Çeşitli sivil toplum örgütlerinde görev yapmış olduğumu yazımın başında belirtmiştim. Bunların önemli bölümü iş adamları dernekleridir. Bunu belirtmemin sebebi ise sözünü ettiğim tartışmanın tam odak noktasında kamunun ve iş aleminin ihtiyaçları, buna karşın da bu alanlara ve sektörlere eleman yetiştiren Üniversiteler ile diğer eğitim kurumlarının yer almasıdır.
Bugün Türkiye’de 124’ü devlet 115’i vakıf üniversiteleri olmak üzere toplam 239 üniversite faaliyet göstermektedir. (Devamlı yenileri açıldığı için sayı değişmiş olabilir.) Bu üniversitelerin içinde Yıldız Teknik, İTÜ ve Yüksek Teknoloji Üniversitesi ile Mimar Sinan ve Milli Savunma Üniversitesi spesifik alanlarda faaliyet gösterirlerken diğerleri her alanda eğitim veren üniversitelerdir. Belki ODTÜ, Boğaziçi ve KOÇ üniversitelerini de tam olmasa da spesifik alanda eğitim veren üniversiteler içinde mütalaa etmek doğru olabilecektir.
Üniversitelerin görevi belirli alanlara uzman personel yetiştirmek olduğu kadar, bu alanlarda bölgesel, ülkesel veya global özgün araştırmalar yapmak, bunları bilimsel yayınlar haline getirip bilim dünyasına sunmak ve ayrıca ürettiği veya içinde yer aldığı projelerle değişik bilim alanlarının uygulamalarına bilimsel metotların girmesini temin etmektir. Bu ihtiyaca yüksek oranda araştırma üniversiteleri ile cevap verirken, diğer üniversiteler de bir taraftan yukarıdaki görevlerle birlikte diğer taraftan sektörlere nitelikli eleman yetiştirirler.
Demek ki iş bina yapmaktan ibaret değil. İsterseniz 5000 üniversite açın, bunların üniversite olmanın gereğini ne kadar yerine getirdikleri önemli.
Üstelik İş aleminin bu üniversitelerin mezunlarına ne kadar değer verdiklerini, iş aleminin bu üniversitenin hangi fakülte veya bölüm mezunlarına ihtiyaçları olduğunu da göz önünde bulundurmak gerek.
Açacağınız yeni bölümleri, faydalı ömrünü yitiren, mezunlarına talep olmadığı için kapatılması gereken bölümlerinizi, bölüm kontenjanlarınızı buna göre düzenleyeceksiniz. Aksi takdirde gelişen teknoloji nedeni ile sektörlerin ihtiyaç duyduğu yeni bölümleri açmazsanız sektöre ayak uydurmaktan uzaklaşır veya artık eleman ihtiyacı olmayan alanlarda eğitim yapan bölümlerinizi kapatmazsanız mezunlarınızın kendi alanlarında iş bulması son derece güçleşecektir. Nitekim bugün ülkemizde ortaya çıkan tablo işte tam da budur.
Aslında burada üzerinde durulması gereken bir başka önemli husus da ülkenizin bu kadar üniversite mezununa ihtiyaç duyup duymadığıdır.
Yönetiminde veya üyeleri arasında yer aldığım iş insanı derneklerinin ortak talebinin, üniversite mezunlarından ziyade teknisyen noksanlığı üzerinde odaklandığını çeşitli görüşmelerimiz sırasında dile getirdiklerini yazmak yanlış olmayacaktır. Birçok yönetici bugün başta teknik alanlar olmak üzere hemen her alanda ara eleman ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çektiklerini belirtmektedir.
Üstelik, bugün yine birçok alanda bu ara elemanlar üniversite mezunlarının çok üstünde ücretlerle istihdam olanağı bulmaktadırlar.
Bu nedenle, bundan böyle üniversite açmak yerine meslek liseleri, hatta daha ziyade teknik meslek liseleri açmanın hem daha ekonomik, hem daha fonksiyonel ve hem de gerçek ihtiyaca cevap verecek bir yaklaşım olacağını düşünüyorum.
Birçok aile ve / veya öğrenci için de pahalı bir üniversite eğitimi yapmak yerine kısa yoldan hayata atılmalarını sağlayacak ve hem de daha yüksek gelir elde edebilecekleri ve hatta yurt dışında istihdamlarına avantaj sağlayabilecek “Teknik Meslek Liselerini“ tercih etmenin akıllıca bir seçim olacağı açıkça ortadadır.