Günümüzde kitlesel iletişimin yerini gitgide dijital ve bireyselleştirilmiş iletişim almaktadır. Çünkü: Bir taraftan sonsuz sayıda artan medyalarda hedef tüketiciye ulaşma şansı azalırken maliyeti ise hızla artmakta ve diğer taraftan da tüketiciler, her gün karşılaştıkları reklam mesajları yüzünden kendilerini adeta bir mesaj bombardımanına uğratılmış gibi hissetmekte, bundan rahatsızlık duymakta ve bu nedenle de artık klasik medyalarda yapılan reklamların tüketiciler üzerindeki etkisi giderek azalmaktadır.

Bu nedenle artık firmalar ürün ve markalarını tanıtmak için “boş harcama” ihtimalinin yüksek olduğu klasik medyaları kullanmak yerine hedef kitlelerine birebir ulaşabilecekleri yeni mecraları tercih etmektedirler.

Bu yeni medyaların içinde yer alan mobil telefonların, instagram, facebook, vb. sosyal medyaların reklam amaçlı kullanılmasına tüketiciler tepki gösterdiği için reklamlardan beklenen sonuçlar elde edilememektedir.

Bu durumda reklamverenler, günümüzde hem yeni ve hem de hedef kitlelerinin de bu mesajları almaktan rahatsız olmayacakları mecraları tercih etmeye başlamışlardır. Bunun için tüketicilere farklı deneyimler ve eğlence sunan mecralar aracılığıyla seslenmek git gide büyüyen bir trend haline gelmiştir.

Araştırmalar pek çok bilgisayar kullanıcısının bilgisayar başındaki vakitlerinin önemli kısmını oyun oynayarak geçirdiğini göstermektedir. Bu tespit, arayış içinde olan pazarlamacılar için bir çıkış noktası oluşturmuş ve bilgisayar oyunları onların hedef kitlelerini yakalayabilecekleri yeni ve interaktif bir mecra haline gelmiştir. Advergameler pazarlama ve oyun konseptini başarılı bir şekilde birleştiren uygulamalardır.

Bilgisayar oyunları içerisinde reklamlar iki şekilde yapılmaktadır:

1) Advergames

2) Oyun İçi Reklam Uygulamaları (In-Game Advertising)

Oyun içi reklam uygulamaları (in-game advertising), tıpkı televizyon ve sinema içerisinde yapıldığı gibi belli ücretler ödenerek oyunların bir mecra olarak kullanıldığı ürün yerleştirmeleridir. Oyun içi reklam uygulamalarında oyunlar içerisinde ürün yerleştirme farklı şekillerde gerçekleştirilebilir. Ürünün kendisi veya markaya ait bir unsur oyun içerisinde görülebilir, oyundaki konuşmalar içerisinde ürün veya markadan bahsedilebilir. PRINCE adlı oyunda oyuncunun çeşitli badireler atlattıktan sonra ulaşabildiği ve içince 7 adet can kazandığı iksir şişesinin Coca Cola şişesi formunda olması bu uygulamanın güzel örneklerinden birisidir.

İn game advertising uygulamaları ürün yerleştirme ve interaktif bir deneyim olan oyun oynama eylemini birleştirdiği için hedef kitlenin etken bir şekilde marka ile temasa geçmesini sağlamakta, bu noktada sinema veya televizyondaki ürün yerleştirmelerden farklılaşmaktadır. Şirketler markalarının tanıtımı için bilgisayar oyunlarına sponsor olarak veya kendi ürün ve markalarını oyunlara entegre ederek farklı oyunlar içerisinde yer almaktadırlar.

Advergame ise reklamı yapılacak marka veya ürünün tanıtımını yapmak için özel olarak tasarlanmış oyunlardır. Advergameler’de marka hikayenin doğrudan bir parçasıdır ve oyun reklam mesajının etrafında şekillenir. Marka için özel olarak üretilen Advergame’ler genellikle online olarak, ücretsiz şekilde oynanan kısa süreli ve daha basit formattaki oyunlardır.

Advergameler’in markanın veya ürünün kurumsal kimliği ile uyum içerisinde olma, Bağımlılık yaratma ve Markanın mesajlarını en doğru şekilde iletme özelliklerine sahip olması bu yöntemin giderek daha fazla uygulama alanı bulmasına yol açmaktadır.

Advergame’lerin markanın oyuna anlamlı bir şekilde entegre edilmesi, oyunun zorluk seviyelerinin git gide artması ve oyuncuya bir ödül vaat etmesi tüketici üzerinde etkili olmaktadır.

Sonuçta, klasik medyalarda ve bilgisayar oyunları içinde yer almanın çok yüksek maliyetine karşılık, hemen her firmanın kendi sitesinde uygulayabileceği Advergame’ler, düşük maliyeti ve iyi kurgulandığı takdirde ulaşabileceği yüksek etkinlik düzeyi ile muhteşem bir medya olduğu herkesçe kabul edilmektedir.

Gerçekten, şöyle kabaca baktığımızda dahi göreceğimiz üzere eskiden televizyonun karşısında toplanan hedef kitle artık farklı özellikleri ve beklentileri olan birçok ayrı gruba bölünmüş durumdadır. Dolayısı ile standart programlarla bu ayrımlanmış izleyici kitlesinin gerçek anlamda tatmini mümkün olamamaktadır. Diğer taraftan, hem televizyon hem de basılı reklamlar izleyiciyi pasif durumda bıraktığı için etkisini yitirmektedir ve sonuçta tüketiciler kitlesel pazarlama mesajlarından değil, işletmelerin kendileri ile farklı yöntemler kullanarak birebir temas kurduğu, interaktif ve deneyime dayalı ilişkilerden etkilenmeye başlamıştır.

Sonucun sonucu. Reklamlardan kaçış yok. Pazarlamacılar ne yapıp ne edip markalarını size ulaştırıyor. Geçenlerde de yazdığım gibi. Beynimiz işgal altında.