Sözüm meclisten dışarı diyerek yazıma başlıyorum. Yazacaklarımı sakın üzerinize almayın diye…

Aslına bakarsanız bugünlerde o kadar çok "meclisten içeri, ya da meclisten dışarı" söylenen sözler ve de salvo atışları var ki!

1 Ekim 2025 Çarşamba. TBMM Genel Kurulu yeni yasama yılı için o gün Ankara'da toplandı.

Dolayısı ile o gün eski mesai arkadaşlarımdan Meclis Muhabirlerini arayıp sordum; sözü Meclis’ten içeri getirerek sıralar boş mu, doldu mu diye sordum.

"Cumhurbaşkanı kürsüde, bazı sıralar boş" dediler.

Kısacası Mecliste CHP ve bazı muhalif partilerin vekilleri yoktu.

Özellikle CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçen defaki gibi Tayyip Bey içeri girdiğinde ayağa kalkma zahmetine bulunmamak için böyle bir tutum sergilemiş, İstanbul' da kalarak T. Cumhuriyeti'nin yasal Belediye Başkanlarını Silivri' de ziyaret ederek tavır koymuştu.

Tabii ki, Meclis Başkanı ve de iktidarın ortağı Bahçeli de Meclis içindeki bu duruma ister istemez atıfta bulundular.

Bendeniz de o gün "İhtiyarlar Günü" diyerek sözümü meclis içeri değil, meclis dışarı diyerek gezindireceğim.

***

Malum okullar açıldı, yazlıklar boşaldı. Herkes çocuklarının peşine düştü.

Ben çocuklarımı ve torunlarımı ilim- irfan için Büyük Şehir 'e uğurlayıp, güzel Urla'mızın İskele semtindeki Atatürk Mahallesi Gazeteciler Sitesindeki yazlığımda sonbaharı gözlemlemeyi tercih ettim.

Gazetecilerin aydınlık mahallesinde maalesef karanlık günlerle tanıştım!

Üstüne üstlük su kesintileri de karalık gecelere eşlik etti.

10 gün önce iki gün üst üste sular belirli aralıklarla kesildi. Bu günlerde barajların kurduğuna hükmedip adeta yağmur duasına çıktık!

Yağdır Mevla'm su diyerek, Fuzuli'nin Su Kasidesini okur olduk.

Yetmedi ardından aydınlık mahallemizi karanlıklara teslim ettik. 4 Gün önce öğle saatlerinde kesilen elektrikler, 24 saat sonra geldi. Bazı evlerde bu kesintiler zaman zaman bizleri yokluyor!

Şimdi de Seda Sayan'ın "Ah Geceler" şarkısı ile geceleri aydınlatmaya çalışıyoruz.

Ah Geceler

"Sensizliği yaşarken /Nerelere gideyim /Herkes gülüp oynarken /Ben senin derdindeyim/ Ah geceler sensiz geceler / Ayrılıklar vurur beni"

Kısacası birbirimizin yüzünü mumla arayıp seçer, konuşur hale geldik!

Sahi bugünlerde bir de marketlerde, bakkallarda mum aramaya başladık. Onu da ara ki bulasın.

Pilli el fenerleri de işin cabası tabii ki. O nu da bulmak buralarda zor!

Gaz lambaları da çok az evde var. Karanlık gecelerin sonunda Barış Manço'nun 1977'lerde meşhur olan şarkısı geliyor aklımıza: Lambaya püf de

"Lambaya püf de / Hoh deme püf de / Perdeyi ört kız / Çekme de ört kız"

Unutmadan yazmak isterim, grip vakaları bugünlerde kol geziyor. Aman dikkat edin. Burada Urla da hastaneler dolup taşıyor.

Allahtan ben ve eşim bir ay önce grip aşımızı yaptırdığımızdan, yakalandığımız gripten doktor kontrolünde bir haftada atlatabildik.

***

İşte böyle günlerde hep yokluklar aklımıza geliyor: Telefonlar mafiş, elektrikler kesik, sular akmıyor, Bilgisayarlarda elektrik ve İnternete bağlı.

Allahtan kalem ve defterlerimiz var da başımıza bu gelenleri yazabiliyoruz.

Nitekim elektrikler kesilince bu yazımı kaleme deftere yazdım. Bugün gelince de eksik, tamam demeden gazeteme geçip sizlere ulaşmaya çalıştım. Eksik ve kusurum varsa af ola.