Avcılar ve Atıcılar Cafesi’ndeki Emin Kacar ile Hasan Topuz’dan öğrendim domuz avının inceliklerini ve domuzların çok ürediklerini… Bu topraklarda en çok domuzla tavşan avlanıyormuş. Bir de üveyik…

İlçenin futbol takımı olmadığını, yeterince AVM bulunmadığını, otopark sorununu ve yeterli hizmet vermeyen/ doktor kadrosu çok zayıf devlet hastanesi sorununu da bu iki arkadaştan öğrenmiş oldum. Vergi dairesinin ve bir sağlık kurumunun da bulunduğu bu cafenin arkasındaki koskoca binanın yangın ruhsatının bulunmadığını da… Doğru bilgi mi diye kuşkuya kapılsam da araştırmaya pek fırsat bulamadım koşuşturma arasında.
2022’nin 1 Aralık’ında da gelmiştim bu ilçeye. Kimlikli bir meydanının bulunmadığını, eski günleri anlatan evlerin tarihe karıştığını o gün görmüş, içim burkulmuştu.

İlçe merkezinde gül diyarı olan bu ilçenin gülleri anlatan bir anıtının bulunmamasını, belediye binasının önündeki havuzun da susuz olmasını garipsemiştim. İlçenin en önemli meydanında bulunan  havuzun susuzluğundan belli ki ilçe halkının da rahatsızlığı yok. Güller diyarı Erdebil’i keşke bir görse diyorum bu şehrin belediye başkanı… Cumaovası, peyzaj mimarisi konusunda sınıfta kalıyor bana göre.
Teyzemlerin Özdere’deki yazlığına gider gelirdik ama Cumaovası’nı hiç görmezdik. Özdere civarındaki bir otelde müdürlük yaptığım günlerde alışveriş için sağa sola gidip geldiğimiz oluyordu ama hiç yolum düşmemişti bu ilçeye. Aralık’ta olsun, son gelişimde olsun bir ayrıntı çok dikkatimi çekti. “Nerelisiniz?” sorusuna burada bir kişi bile “Menderesliyim” demedi. Herkes Cumaovalı… Farklı gerekçelerle köylerin/ kasabaların adlarını değiştirenlere Cumaovalıların verdiği bir ileti olarak algılanmalı bu konu.

                                                                    

KEHANET MERKEZİ BURADA

Hititler döneminde Kasura, İyonlar’da Dioshieron, Osmanlılarda  Kesri, Cumhuriyet dönemindeyse adı Kesre olan bugünkü Özdere, masmavi denizi ve zümrüt ormanlarıyla  turizmin parlayan yıldızı olarak Cumaovası sınırları içinde yer alan bir tatil beldesi.
Ahmetbeyli ve Gümüldür sahilleri, Malta Şelalesi, Çatalca ve Balabandere Göletleri, yaz tatilinizi huzurla geçireceğiniz önemli adreslerden… Belediyenin logosunda yer alan Taş Köprü ile Palamutarası ve Gölovası Sarnıcı da ayrı bir güzellik!

Tarih, mitoloji, sanat tarihi, arkeoloji ile ilgileniyorsanız Klaros, Notion, Lebedos, Roma Kaplıcası, Kolophon, Yıkık Minare ve Bakla Tepe sizi bekliyor bu topraklarda... Kolophon’un 12 İyon kentinden biri olduğunu biliyor muydunuz? Klaros da bilindiği gibi bilicilik yani kehanet merkezi…
Görece Mahallesi’ndeki geleneksel ocaklarda üretilen, insanı kem gözlerden koruduğuna inanılan  nazar boncuklarının; mandalinanın, sofralık siyah tip üzümün, rengarenk güllerin ve karanfilin Cumaovası’yla yüzyıllardır aşk yaşadığını bilmeyen yok. Gül denince akla Slovakya, ABD ve İran gelir ya, Cumaovası denilince de… Sulu, çekirdeksiz ve ince kabuklu olan 'Gümüldür Mandalinası'nın yurdumuzun dört bir köşesindeki pazarlara dağıtıldığını bilmeyen yok.

İki köyün arasına tarihi köprü                                                             

Tarihi, Roma Devri’ne kadar iniyor. Kalıntıların incelenmesi sonucunda ilk toplu yaşamın Bizans Dönemi’ne ait olduğu anlaşılıyor. O dönemde Cumaovası’nın yerinde Palio Hora ve Ayena adlarında iki köy bulunuyor. Bu iki köyün arası bataklık ve göl olduğundan Taşköprü, o günlerde yapılmış olmalı. Bölge, adını Aydınoğullarından Cüneyt Bey’den yola çıkarak alıyor. Cüneyt Bey, bu iki köyü zaptediyor. Cüneyt Bey’in adından ve cuma günleri pazar kurulmasından olsa gerek yeni kurulan köye Cüneyt Âbâd adı veriliyor (1390).
Yıldırım Bayezid döneminde Osmanlı Devleti’ne bağlanıyor.
Rodos fethine çıkan Kanuni Sultan Süleyman’ın ordularına istirahatgâh olarak hizmet verdiğinden o günlerde adı Cemovası olarak anılıyor. 9 Eylül 1922’den sonra da Cumaovası adını alıyor. 3 Haziran 1988’de de Menderes oluyor. Cumaovası’nı tarihçesiyle öğrenmek isteyenler, bölgedeki çok sayıda cami, sarnıç ve türbeleri görmeli…

Gençlik Merkezi’nin hemen altındaki 'Şehit Astsubay Ömer Halisdemir Parkı' ise gençliğin buluşma merkezi. Mimarisiyle, verdiği hizmetin güzelliğiyle burası apayrı bir Cumaovası gerçeği… Genç bir delikanlı ile elinden tuttuğu 5-6 yaşlarındaki kız çocuğunun bina önünde fotoğrafını çekmek istedim bir ara. Delikanlının “Niçin çekmek istiyorsunuz?” sorusundan öyle etkilenmişim ki neredeyse kucaklamak/ kutlamak istedim delikanlıyı. Soran/sorgulayan biriyle karşılaşmak bana iyi geliyor olmalı. Gençlik merkezini bir kez daha görmek için gelinir bu gül diyarına.

İZMİR MOLLASI'NIN ARPALIĞI

17'nci yüzyılın son çeyreğinde Cuma Âbâd’ı ziyaret eden Evliya Çelebi, Cuma Âbâd kasabasının, İzmir Mollası'nın arpalığı olduğunu, Tire şehrinde II. Selim Han Vakfı olduğunu, beş tane kurşun kubbeli camisi olduğunu, bir hamamı, yedi dükkânı, bir hanı ve iki mektebi bulunduğunu belirtiyor. Din adamlarının dün de bugün olduğu gibi çok zengin olduklarını açıklayan bundan güzel bir örnek olabilir mi dersiniz?
İzmir’e 20 kilometre uzaklıktaki ilçenin deniz seviyesinden yüksekliği 64 metre.
Çeşitli sanayi kuruluşları bulunsa da tarım ürünleri ve turizm daha önemli bir paya sahip.
Etibank Perlit İşletmesi, sünger fabrikası, çinko destilasyon işletmesi, tarım makineleri, elektrikli ev aletleri, plastik ürünleri, çeşitli tekstil, deri ürünleri, döküm, tel örgü ve çivi fabrikaları ve itfaiye araçları onarım fabrikası ilçenin en önemli sanayi kuruluşları. Dr. Türkan Acar’ın 'Menderes’teki Türk Eserleri' kitabından öğreniyoruz ki, ilçede günümüze ulaşabilen eserler şunlar: Aydınoğulları döneminden cami, Osmanlı döneminden ise cami, türbe ve sarnıçlar…

9 bin kitaplı kütüphane

Her şey bir yana, belediyenin kurduğu Gençlik ve Sanat Merkezi’ndeki 9 bin kitaplı kütüphane büyüleyici! Gombrich’in 'Sanatın Öyküsü' bile var burada. Her kütüphanede bu kitabın bulunmadığını 57 kütüphane kurmuş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim. Sanatın tüm dallarında yayımlanmış kitaplara özel bir yer verilen bu kütüphanede genel anlamda yok, yok gibi… Kütüphaneyi kuranların, katkıda bulunanların ellerini sıkmak ve onlara birer kitap armağan etmek isterim doğrusu. İki katlı kütüphanenin her iki katında da öğrencileri ders çalışır ve kitap okurken görmek, güleryüzlü müdür Hatice Hanım’la tanışmak enerjime enerji kattı. Umut veren bir gençliği var Cumaovası’nın…
Amfitiyatro ve gençlik merkezi binalarının Atina ve Selanik’te gördüklerimle benzerlikleri ise etkileyici. İyi, doğru ve güzeli çoğaltmak yanlış değil zira…