İngilizce, 'Environmental, Social and Governance' sözcüklerinden oluşan ESG'nin açılımını Türkçe, bir şirketin çevresel, toplumsal ve kurumsal yönetişim performansı olarak yapılabiliriz.

Şu an için, ülkemizde kaç şirket yönetim kurullarında bunu tartıştı bilemiyorum ama çok değil bir yıl içinde, artık herhangi bir endüstriyel yatırım için yasal bir gereklilik olan, çevreye olası zararların tespiti ve alınacak önlemleri içeren ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporu gibi, finansman şirketleri de ESG performansını görmeden kredi musluklarına dokunmayacak!

ESG, özünde spesifik bir şirket için kendi iş kolu ile ilgili ama sekonder boyutları olan entelektüel bir açılım kapsamında düşünülebilir.

Hatırlarsınız bir zamanlar da yoğun bir şekilde 'Entelektüel Sermaye' kavramı üzerinde tartışmalar yapılıyordu. Gerek yöneticiler gerekse akademisyenler, her ne kadar gerekliliğini inkar etmemekle birlikte bununla ilgili ölçüm kriterlerini belirleyemediklerinden uzun bir süre tartışılmaya devam etti, ancak şimdilerde hiçbir şirket CEO'su buna sırtını dönmüyor.

İlk etapta bir şirkette entelektüel birikim dolayısı ile de entelektüel sermayesi maddi olmayan varlıkların değerlendirilmesi ile ilgili tasavvur edilebilir ancak bu konunun duayenlerinden T.A. Stewart'ın yirmibeş yıl önce belirttiği gibi, 'Burada anlatılmak istenen şey köşede kilit altında tutulan bir tomar diploma değil. Patentleri ve telif haklarını kapsayan fikri mülkiyeti de sözkonusu. Bunlar da entelektüel sermayenin bir parçasıdır; ama entelektüel sermayeyi özetle, bir şirketteki insanlar tarafından bilinen ve ona rekabet üstünlüğü kazandıran bütün faktörlerin bir toplamı şeklinde özetleyebiliriz..”(*)

Aynı yıllarda M. Malone ve L. Edvinsson da entelektüel sermayenin, değere dönüştürülebilen bilgi olduğu tezini ortaya atmışlardır.(**)  Bir başka müellif Yuliani Rachma Putri ise rekabeti bu kavramın ana noktası olarak belirler: Entelektüel sermaye, bir işletmeyi diğer kuruluşlara göre  rekabet avantajlı bir üstünlüğe götüren bilgi, deneyim, müşteriler ile ilişkiler, teknoloji ve sahip olduğu profesyonel yeteneklerin toplamıdır.(***)

Artık günümüzde, şirketlerin entelektüel değer gibi maddi olmayan varlıklarından elde edilen karların, gelir tablosuna yansıtılması ya da bilançoda gösterilmesi bağlamında değişik ratiolar ile muhasebeleştirilme yöntemleri tanımlanmış durumdadır.

İşte ESG, günümüzün soluksuz değişen iş ortamında, bir şirketin değerlendirilmesinde, sadece maddi duran varlıklara dair bir analizin yetersizliğinin tespiti ile ortaya çıkan kavramlardan. Artık bir şirkete yatırım yapacak finans kuruluşu, şirketin iklim değişikliğine uyumu, sıfır atık, üretim süreçlerinde sıfır hava kirliği oluşturma (çevresel performans); pozitif çıktılar ile kurumun lokalize olduğu yerde sosyal sorumluluk projeleri (toplumsal performans) ve kadın erkek çalışan sayısından kurum içi etik kurallarına, rüşvet ve yolsulluğa kesin geçit vermemekten vergi uyum stretejilerine (kurumsal yönetişim) kadar  bir bütünlük içinde şirketi değerlendirip karar vermekte. Bu analiz sonrasında şirketlerin ESG Skorlaması yapılıyor.  Şimdiden OECD ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kurumlar önümüzdeki yıl için şirketlerde ESG raporlamasını rutin olarak isteyeceğini şimdiden beyan etmiş durumda..

Görünen o ki, ESG skorlaması, şirketlerin çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim alanlarındaki yatırım ve faaliyetleri ile ilgili performansını ortaya koyan standart bir ölçüt olarak hayatımıza girecek. Bildiğim kadarı ile, birkaç yıldır Türk mevduat bankaları içinde rutine girmese de finansal performans üzerinde ESG değerlendirmesi isteyenler var. Bu yenilikçi ve inovatif bankalar, şirketin çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim kapasitelerinin, muhasebe ve piyasa temelli performans göstergelerini olumlu etkilediğini çoktan fark etmiş durumdalar.

Öyle ya da böyle, Covid-19 pandemisi ya da küresel resesyon gibi gibi olağandışı durumları bir tarafa koyarsak, bir şirkete dair sadece finansiyel raporlamanın yetersiz olduğu artık herkesim malumu.  

Günümüzde yatırımcılar, kararlarını alırken kendilerine sunulan  şirket değerlendirme dosyalarında, ESG skorlarına bakmadan karar vermiyorlar. ESG, yatırımda, şirket değerlendirmeleri için yeni bir metodoloji olarak karşımızda. Finansiyel performans, şirket içi sosyal ekolojik atmosferin optimumu oranında önem kazanıyor!

Şirket CEO'ları içinde büyüme, değer ve farklılık yaratmayı baş  gündemi yapanlar varsa, bilmeliler ki, yatırımcılar, sosyal adalet ve sürdürülebilir çevre gibi kavramlara karşı oldukça hassas olacaklar.  Eğer ilgilenmemişlerse, şimdiden ESG Skorları için çalışmaya başlasınlar...

(*)STEWART, T.A. (1997), Entelektüel Sermaye, BZD Yay., İstanbul.

(**)EDVINSSON, L., MALONE, M. (1997), Intellectual Capital, Harper Collins Pub.,USA.

/***)PUTRI, YULIANI RACHMA (2011), Intellectual Capital Factors and Its Impact to Sales Forces Performance, International Conference on Economics Marketing and Management IPEDR Vol.28 IACSIT Press, Singapore.