Üç yılı aşkın bir zamandır Can Dostlar sayfasını hazırlıyorum. Köşe yazılarına başlayalı da sanırım 2 yıldan fazla olmuştur.
Her hafta farklı konular yazmaya, kendimi tekrarlamamaya gayret göstersem de, Türkiye’de hayvanlarla ilgili gündem dönüp dolaşıp aynı konuda tıkanıyor.
Yeni bir Hayvan Hakları Yasası’na olan ihtiyaç, her gün, her hayvan hakkı ihlali ile daha da büyüyor. Caydırıcı cezalar olmadıkça, bu ülkede hayvanları korumamız mümkün değil! Artık bu gerçek su götürmüyor.
Biz, sapık ruhlu insan müsveddelerini, işledikleri suçlar nedeniyle gerçek anlamda cezalandırmadıkça, onların sapkınlığı daha da artıyor. İşlenen suç ne kadar mide bulandırıcı ya da vahşice olursa olsun, “alt tarafı hayvan öldürmüş”, “işkence ettiği insan değil, hayvan sonuçta” dedikçe utanç tablomuz daha da kararıyor.

***

Django ve Pamuk olayını duymayan kalmamıştır sanıyorum. Ünlü sunucu Tanem Sivar ve Edhem Dirvana çiftinin köpekleri Django ve bakımını üstlendikleri sokak köpeği Pamuk, Bozburun’da, komşuları tarafından zehirlenerek öldürüldü. Acı içinde sahiplerinin kucağında kıvranarak can verdiler. Çift yeni dünyaya gelen bebeklerini sevgi dolu ve uysal köpekleri Django ile büyütmenin hayalini kurarken, şimdi kabusu yaşıyor.
Django ve Pamuk, her gün zehirlenerek, işkence edilerek, silahla vurularak, arabanın arkasına iple bağlanıp yolda sürüklenerek, kesilerek, asılarak öldürülen hayvanlardan yalnızca ikisi...
Tacize ya da tecavüze uğrayan, dövülen ya da dövüştürülen canların sayısı da kalbimizi acıtacak kadar fazla.
Ve maalesef bu tip suçları işleyenler ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyor.
Django ve Pamuk’u zehirleyen şahsın video görüntüleri ortada... Komşusuna tüfekle ateş edip, cinsel organını göstererek taciz edecek sapķınlıkta biri! Şaşırmamak lazım aslında. Sonuçta hayvan öldüren birinden her şey beklenir. Django vakası yüzlece kez yazılıp çizilen gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi:
“Hayvanlara kötü muamele eden, işkence yapan, öldürenler, insanlara da zarar verecek potansiyele sahip.”

***

İnsanların içindeki kötülüğü belki yok edemeyiz ama o kötülüğün dışa vurmasına caydırıcı yasalarla engel olabiliriz.
TBMM’deki tüm vekillere, bakanlara, başbakana ve de cumhurbaşkanına sesleniyoruz: Artık 5199 sayılı kanun değişsin, hayvanlara karşı işlenen suçlar “kabahat” olarak görülmekten çıkarılsın.
Yasayı değiştirmek için daha kaç canın yanması gerek? Neyi bekliyorsunuz?
Bir çağrım da tüm hayvanseverlere: Biliyorum bazılarınız “madem bu kadar bekledik mükemmel bir hayvanları koruma kanunumuz olsun” diyorsunuz. Şu anki yasa taslağındaki bazı maddeler sizi tatmin etmiyor, hatta tedirgin ediyor olabilir. Haksız da değilsiniz. Ama yazının başında da söylediğim gibi, hayvanlarla ilgili sorunlarımız dönüp dolaşıp aynı noktada tıkanıyor. Hayvanları bir eşyadan farksız gören ve bu nedenle onlara karşı işlenen tüm suçları para cezasıyla geçiştiren mevcut yasa, birçok sorunun temel kaynağı. Bu yasanın hiçbir caydırıcı yanı olmadığı aksine şiddeti teşvik ettiği bile söylenebilir. Yeni yasa taslağında tüm maddeler bir yana, suçların TCK kapsamına alınmasının öngörülüyor olması bile bu değişikliğin desteklenmesi için yeterli. Daha fazla zaman kaybetmemek için; tartışmak yerine birlik olmak zamanı.