AKP iktidarından en çok şikayet ettiğimiz konu, demokrasiyi kendi çıkarına göre biçimlendirmeye çalışmasıdır. Kimi zaman kanun, kimi zaman Anayasa bile iktidar için engel olmaktan çıktı.

Seçim akşamı değişen kural bile gördük birlikte.

Yerel seçimler yaklaştığında, iktidar bütün adaylarını tek kişinin belirleyeceğini açıkladı.

Parti içinden olmasa bile, muhalefet ve toplumun bir bölümü bu sistemin yanlış olduğunu söyledi.

Parti içi demokrasi rafa kalkıyordu.

Dinlemediler, yine tek adam seçti hepsini...

***

Sıra gelmişti CHP'ye. Önce “zaman yok” gerekçesi ile hakim huzurunda ön seçim, ardından da eğilim yoklaması rafa kaldırıldı.

Aday adaylarını anket, STK görüşleri gibi aşamalardan geçirip önce merkez yönetim kurulunda, ardından da parti meclisinde değerlendirerek aday yapacaklarını söylediler.

***

İlk parti meclisinde böyle oldu, ikincisinde de.

Sıra kritik yerlere gelince önce dayatmalar başladı ve en sonunda MYK ve parti meclisi devre dışı bırakılarak bütün yetki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na devredildi.

Başladığı yer ile bittiği yer, demokrasinin de vardığı yerdir.

***

Kimse adayların hangi kriterlere göre belirlendiğini anlamadı.

İki örnek vereyim.

27 Ocak günü Aydoğan Hapdemirgil'in CHP Buca Belediye Başkan adaylığı parti meclisinde 35 oyla reddedildi. Aynı gün Cevat Durak'ın CHP Bayraklı Belediye Başkan adaylığı da parti meclisinde 41 oyla reddedildi.

Tam bir hafta sonra, yani 2 Şubat'ta yapılan parti meclisinde, CHP yönetimi Buca Belediye Başkan Adayı Aydoğan Hepdemirgil'i geri çekti. Onun yerine Suat Nezir'in adaylığını oylattı ve oy birliği ile kabul edildi.

Bayraklı ve dolayısıyla Cevat Durak'ın ne adaylığı ne geri çekildi ne de Bayraklı için yeni bir aday önerildi. Siyasi kulislerde, parti meclisinden hem atama hem de aday değiştirme yetkisi alan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, bu yetkiyle Bayraklı'ya aday olarak Cevat Durak'ı atayacağı yönünde bilgiler var. Eğer bu gerçekleşirse, sormazlar mı Buca'da aynı yöntem neden denenmedi diye?

***

Bir başka örnek de İstanbul Kadıköy ile İzmir Selçuk.

27 Ocak'ta yapılan parti meclisinde her iki ilçe için aday gösterilenlerler yönetmelik gereği şart olan salt çoğunluğu sağlayamadı.

2 Şubat'ta yapılan parti meclisinde bir hafta önce aday gösterilen Şerdil Dara Odabaşı, teknik olarak yeniden oylandı ve oy birliği ile aday oldu.

Ancak aynı durumdaki Selçuk adayı Filiz Ceritoğlu Sengel için hiçbir oylama yapılmadı.

Eğer 27 Ocak'ta alınan PM kararı geçerli ise o zaman 23 Şubat'ta Kadıköy adayı neden yeniden oylandı. Madem Kadıköy'de teknik hata vardı, o zaman aynı durumdaki Selçuk neden 2 Şubat'ta oylanmadı?

***

CHP'yi sol yerine sağa yatırarak, son dört seçimdir sol aday/söylem yerine daha sağ aday/söylem geliştirerek seçim kazanamayan CHP yönetimi, öyle görünüyor ki şikayet ettiği iktidarın demokrasi tanımını kullanmaktan çekinmiyor.

CHP'nin genel siyasetsizlik tavrı ve politik sapmaları karşısında vatandaşları geçtim, partilileri bile ne yapacağını bilemiyor.

Öyle olunca da demokrasinin sadece adı kalıyor.

Parti içi demokrasi mi dediniz?

Sizlere ömür.