İzmir, tarihinin belki de en ağır orman yangını felaketini yaşadı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin tespitlerine göre; Karabağlar, Menderes ve Seferihisar’da üç gün süren yangında 5 bin hektar alan yanıp kül oldu. Yanan alanın büyüklüğü, Karşıyaka ilçesinin toplam yüzölçümüne eş.

Sadece ağaçlar yanmadı…

Hayvanlar yandı… Kaplumbağalar, karacalar, yaban domuzları, tavşanlar ve birçok kuş türü yanarak can verdi.

İki küçük karacanın çevrelerini saran dev alevler arasında kaldığı, korku ile bir sağa bir sola bakıp kaçabilecekleri bir yol aradıkları videoyu izlerken yüzbinlerce insan hıçkıra hıçkıra ağladı.

Tarlalar yandı. Bağlar, bahçeler küle döndü.

Çaresizce izledik… Artık sönsün, daha fazla ağaç, daha fazla can, bir bahçe daha yanmasın diye dualar ettik.

Doğaya, yaşama, İzmir’e bu kötülüğü yapanlar en ağır şekilde cezalandırılmalı. Bunun elbet takipçisi olacağız.

Ama şimdi yaralarımızı sarma vakti.

Hep birlikte, bu kentte yaşayan herkes ele ele verip yanan ormanlarımızı yeniden yeşertmek için seferber olacağız. Binlerce insan fidan bağışlamaya başladı bile.

Büyükşehir Belediyesi 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda yanan bölgede incelemeler yaparak neler yapılması gerektiğini halkın katılımı ile belirleyecek.

9 Eylül İzmir’in Kurtuluş gününde aynı zamanda ormanlarımızın kurtuluşu için de adım atacağız.

Doğanın yeniden kendisini onarması, zaman istiyor. Dikilen fidanların ormana dönüşmesi için en az 20 yıl gerekiyor. Bunun için de tüm ormanlarımızı sıkı koruma altına almalıyız.

Bir daha canımız yanmasın diye; merkezi ve yerel yönetimler koruma amaçlı tedbirlerini bugünden tezi yok artırmalı.

***

İzmir’in ormanlarının yanışını gözümüz yaşlı izlerken, bir yandan da kadın cinayetleri yüreğimizi yakmaya devam etti.

Ağaca kıyan, ormana kıyan, hayvana kıyan, çocuğa kıyan, kadına kıyan, erkeğe kıyan şiddet ortamına dur demenin vakti geldi de geçiyor…

Çocukların “anne ölme” feryadını, annelerin “ölmek istemiyorum” diyen çığlığını durdurabilmek için şiddeti kanıksayan, normalleştiren, suçu mağdurda arayan karanlık ve yoz zihniyetle mücadeleyi artık her güne, her ana yayarak topyekûn karşısına dikilmeliyiz.