Sonunda 2020 yılını geride bırakıyoruz. Bu yıl herkes için köklü değişiklikler olduğuna eminim. Benim için de oldu. Özellikle Emeğin Sesi sayfaları beni kökten değiştirdi. İşçi sınıfının, emekçilerin seslerine kulak verdikçe yaşamın işleyişini daha net anlamaya başladım. 2020 yılının son Emeğin Sesi sayfasında o seslerin neler anlattığını bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Bu yıl tüm sorunların temelinde koronavirüs pandemisi vardı. Çin’de ortaya çıkan ve hızlı bir şekilde dünyaya yayılan virüs, küresel çapta sosyal ve ekonomik bozulmaya, etkinliklerin toplu olarak iptal edilmesine veya ertelenmesine, normal hayat düzeninin bir anda alt üst olmasına neden oldu. Bu durum insanları psikolojik olarak da derinden sarstı! Geçim sıkıntısının yanı sıra bir de üstüne zorunlu mesafeler eklendi.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘Hemşire ve Ebeler Yılı’ seçilen 2020 senesi, Kovid-19 yılı oldu. Pandemi, hemşire ve ebeler dahil tüm sağlık çalışanlarına büyük bir sorumluluk ve yük bindirdi. Toplumumuz bu yükün farkındaydı elbette. Sürecin başında sağlık çalışanlarına destek olmak için alkışlar, belirli saatlerde lamba açıp kapamalar, işte bazı belediyeler tarafından ücretsiz konaklama ve ulaşım imkânı, ek ödeme gibi saygı ve minneti gösteren olumlu kararlara imza atıldı. Ancak alınan kararların çoğu uygulamada patlak verdi. Lambalarını açıp kapayan, alkış çalan vatandaşın yanı sıra bir de hastanelerde şiddet uygulayanları gördük. Ek ödemelerde adaletsiz davranıldığı gerekçesiyle eylem yapıp seslerini duyurmaya çabalayan sağlık çalışanlarının sürgün edilip, mobbinge uğradığını gördük. Koruyucu ekipman eksikliği nedeniyle bir çok yerde kendi parasıyla maske, tulum, koruyucu gözlük alan sağlık çalışanları olduğunu gördük. Sahada çalışan filyasyon ekiplerinin aç kaldıklarını, tuvalete gidecek yer bulamadıklarını ve çoğu zaman vatandaştan hakaret işittiklerini duyduk.

Tüm bunların yanı sıra sağlık çalışanları, artan işgücünün karşısında kısıtlı sağlık çalışanı olduğunu söyleyerek, hükümetten yeni atamalar istediklerini dile getirmişlerdi ki bu taleplerin çoğu hala gündemde ve bir iyileştirme yapılmadı. Öte yandan izin ve emeklilik hakları geçici süreliğine ertelendi ki bu karara da tepkilerini dile getiren sağlık çalışanlarından ‘robot değiliz, insanız’ tepkileri geldi. Gerçekten de öyle! İzin kullanmadan, uzun mesailer harcayarak çalışmak bir süre sonra kişinin performansına da etki ederek verimi daha da düşürecektir.

En önemli ve güncel konulardan biri de Kovid-19’un ‘Meslek Hastalığı’ sayılmasıydı. Bu taleple yıl boyunca hükümete seslenen sağlık çalışanları, amacına ulaştı. Ancak bu kez de Kovid-19’un çalıştıkları kurumda bulaştığının belgelenmesi gerektiğine ve de diğer bazı evrak işlerine tepkili olduklarını vurguladılar.

Genel olarak aklımdakilerle 2020 yılında sağlık çalışanlarının durumunu özetledim sanıyorum. Ek olarak onlardan gelen tek sesi de yazmadan edemeyeceğim… “TÜKENDİK”

***

Sağlıkçıların yanı sıra 2020’de işçi sınıfı da zor bir süreçten geçti. Neler yaşadılar, neler söylediler gelin bakalım!

Var olan ekonomik krizin üstüne bir de pandemi krizi eklendi. Bu süreçte fabrikalar ve benzeri kalabalık iş yerlerinde çeşitli pandemi önlemleri alınması için kararlar alındı. Neydi onlar? Dönüşümlü ve az sayıda elemanla çalışma, iş ortamında mesafe ve hijyen kuralları gibi koruyucu tedbirler. Bu tedbirleri uygulamak ise bazı patronlar için epey zor oldu. Özellikle hatırlarsanız Vestel’in Manisa’daki fabrikasında işçiler, bine yakın arkadaşının Kovid olduğunu duyurarak, güvenli çalışma alanları istediklerini talep etmişti. Ancak bunun sonucunda, haberi duyuran ve eylem yapan işçiler, işten kovulmuştu. 2020’de buna benzer çok olay yaşandı!

Öte yandan sadece pandemiden değil, tedbirsizlikten ve denetimsizlikten de bir çok işçi hayatını kaybetti. Bunlardan biri de Çorum’da bir maden ocağında meydana gelen metan gazı patlaması. Hatırlarsanız 3 işçi yaralanmış, 1 işçi de hayatını kaybetmişti.

Bir de pandemi sürecinde istihdamı korumak amacıyla bir karar daha alınmıştı. İşten çıkarma yasağı ve ücretsiz izin ödeneği! Söz konusu kararın süresini belirleme yetkisi ise Cumhurbaşkanı'na verilmişti. İşten çıkarma yasağıyla, pandemi döneminde işyeriyle sözleşmesi devam eden çalışana, İşsizlik Fonu’ndan aylık bin 168 lira nakdî destek veriliyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre, 1 milyon 976 bin 532 kişi, günlük 39.24 TL ile geçiniyor. Tabi çarşıya, pazara çıkan; elektrik, su, doğal gaz gibi faturalarını ödemek zorunda olan ve aynı zamanda ailesinin karnını doyurmaya çalışan işçiler, aylık bin 168 liraya geçim olamayacağını haykırdı. İşten çıkarma olmasa da ücretsiz izne gönderilen ve işini kaybetme korkusuyla bin 168 lira ile geçim sıkıntısı çeken binlerce işçi var. Bir de iş bulamadığı için hayatını sonlandıran, geleceği dair tüm umutlarını yitiren işsizlerimiz var.

Aralık ayı itibariyle de 2021 yılı asgari ücreti 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak belirlendi. Açıklanan asgari ücret hakkında açlık sınırı ve yoksulluk sınırı hatırlatması yapıldı. 2021 asgari ücreti beklentiyi karşılamadı!

***

Son olarak eğitim!

Pandemi eğitim hayatını da derinden etkiledi. Bu süreçte bulaşın olmaması ve kalabalıkların oluşmaması adına ‘UZAKTAN EĞİTİM’ uygulamasına geçildi. Ancak her öğrenci bu uygulamadan yararlanamadı. Eğitimdeki eşitsizlik makası açıldıkça açıldı. İnterneti olmayan, tableti, bilgisayarı veya telefonu olmayan öğrenciler eğitime dahil olamadı. Bunun için dağıtılacağı söylenen 500 bin tablet de hala dağıtılıyor…

Öğrencilerin yanı sıra öğretmenler de pandemi nedeniyle 2020’yi kötü hatırlayacak! Neden mi? Mesleki formasyonunda yer almayan işlere de koşturdular ki ‘Evde Kal’maları gerekiyordu! Yine seminerlere gitmeleri gerekti ki ‘Evde Kal’maları gerekiyordu! Müfredatı yetiştiremediler çünkü uzaktan eğitim sistemi ‘Yoğun İlgi’den çöküyordu.

***

Kısacası 2020 herkes için zor bir yıl oldu. Aklımdakilerle 2020’nin nasıl geçtiğini anlatmaya çalıştım. Umarım 2021 yılı sağlıkla, mutlulukla, bereketle ve sevgiyle geçer!