Dünyadan uzak deryaya yakın ve deryadan uzak dünyaya yakın gezegen köşelerinde yaşamlarını devam ettirmeye çalışanların ömründen yedi takvim yaprağı daha eksildi. Her yerde iyi ve kötü pek çok şey olmaya devam ederken,… Gözümüzün bebeği Göztepe’nin Dragan Solak konsorsiyumuna devrindeki araf süreci nihayete henüz ermedi... Hem ülkemizde hem de tüm dünyada sürü sepet orman ve orman canlısı yandı… COVID-19 ise tekrar dünya gündemine girmeyi başardı. Bu metni daha çok İnfeksiyon Hastalıkları profesörü kimliğimle yazdığımı belirterek... Günün anlam ve ehemmiyeti üzerine bu haftanın yazısını yine yeni yeniden COVID-19 için ayırdım.

***

Yeryüzü yaklaşık 2,5 senedir COVID-19 ile mücadele ediyor… Hızı azaldı, yok oldu, olmak üzere vs. derken… Bütün dünya ülkelerinin aynı miktarda doğru veya yanlış vaka sayısı bildirdiğini kabul ederek… Verebileceğim rakam şu ki son iki haftada 13.6 milyondan daha fazla yeni vaka rapor edilmiş durumda… Günde yaklaşık 1 milyon kişi hasta olmaya devam ediyor ve her gün 2000 civarı kişi vefat etmeye devam ediyor. Ülkemizde son 1-2 gündeki güncel vaka sayısının 100-140 bin arasında olma olasılığı, olmama olasılığına göre çok çok ama çok daha yüksek gözüküyor...

***

2,5 senenin ardından... Güncel Google verilerine göre dünyanın %62.1’i iki doz aşılı, ülkemizde ise bu oran %63. Demek ki dünyanın ve ülkemizin yaklaşık üçte biri aşı olmamaya devam ediyor. Buna karşı bütün aşılıların hasta olmaması ya da ölmemesi gibi bir durum olmadığını çok net biliyoruz. Aşı hastalanma olasılığını ve ölme olasılığını anlamlı ve olduğunuza değer bir şekilde azaltıyor ama tamamen yok etmiyor.

***

Önemli bir soru… Aşı ve geliştirilen tedaviler olmasa bu şekilde olur muydu? Hayır… Google verilerine göre 30 Eylül 2020’de aşılar henüz hayatımıza pek de girmeden önce, tüm dünyada ortalama 293.000 günlük vaka mevcut iken 5.300 kişi vefat ediyormuş… Yani kaba ölüm hızı %1.8 imiş. Şu anda ise kaba ölüm hızı yaklaşık %0.2 (2.000/1.000.000). Bu bağlamda 2020 Eylül’de önlemlerin çok daha fazla olduğunu ve şu anda dünyanın büyük çoğunluğunun önlemsiz hayatına devam ettiğini kabul edersek... Aşılar ve geliştirilen tedaviler ölüm oranının yaklaşık dokuz kat azalmasını sağlamış gözüküyor.

***

Aşağı yukarı 1-2 ay önce ülkemizdeki vaka sayısının iyice azalmasının temel nedenlerinden biri test sayısının azaltılması ise diğeri, aşılı ve hastalanmamışlar+aşılı ve hastalananlar+aşısız ve hastalananların (bağışıklık geliştirenlerin) toplamının büyük bir olasılıkla toplumun yaklaşık %90’ını geçmiş olmasıydı. Buna karşın; 1) tüm dünyanın, doğru yanlış, toplam verisine bakarsak 2021 başından beri günlük vaka sayısının hiçbir zaman 300.000 altına inmemesi nedeniyle dolaşımdaki ya da değişim/mutasyon gösterebilecek virüs miktarının çok fazla olması 2) evrim kuralları gereği virüsler dahil bütün canlılar nesillerini devam ettirmek istediğinden ve evrim sürecinin başta mutasyonlar üzerinden bunu desteklemesi 3) COVID-19 virüsü SARS-CoV2’nin mutasyon geliştirme yeteneğinin yüksek olması 4) aşıdan bir miktar kaçabilerek, yukarıda açtığım gibi daha az ölüme neden olsalar da hasta etmeye devam eden (delta, omicron, BA.1, BA.2 ardından son zamanlarda BA.4 ve BA.5 gibi varyantların) virüslerin toplumdaki dolaşma yoğunluğunun artması ve buna bağlı olarak mutasyon üstüne ek mutasyonlarla daha çok kaçabilme yeteneği sağlaması 5) aslında aşı dahil bütün bağışıklık sağlama girişimlerinde olduğu gibi aşının ve hastalığı geçirmenin koruyucu etkisinin zamanla azalması 6) ülkemiz için klasik bir yeni vaka kaynağı olan bayram gibi sebeplerle; yeni vaka sayısı tekrar arttı ve artmaya devam edecek gibi duruyor.

***

Bütün bunlar olurken… Dünya ülkeleri virüs ile ilgili korunma önlemelerini, verilen hastalık izni sürelerini (14 günden 5-7 güne), verilen alarm durumu uygulamalarını azaltmaya devam etti ve ediyor.

***

Velhasıl-ı kelam… Evrim kuralları gereği, kısa ve orta vadede virüs hayatımızdan tamamen çıkacakmış gibi durmuyor. Yine muhtemelen evrim kuralları gereği, neyse ki şu ana kadar daha çok öldüren varyantlar daha baskın hale gelemedi. Ülkemiz dahil Yeryüzü Dövletleri ise daha fazla kapanma istemiyorlar ve işi kişisel önlemlere bırakmış durumdalar. Bu bağlamda kişisel önlemlerinizi almaya devam ediniz. Aşılanma ne hasta olma olasılığınızı ne de ölme olasılığınızı sıfırlamıyor ama kayda değer oranda azaltıyor. Buna karşı aşı ve/veya hastalanarak elde edilen bu koruma, özellikle hastalıktan koruma oranı (ölümden koruma oranı daha az etkileniyor gözüküyor) zamanla ve virüsün geliştirdiği mutasyonlarla azalabiliyor. Elimizde aşının hastalıktan ve ölümden koruması için gerekli bağışıklık durumunu ölçebilecek (yani ne kadar hücresel ya da antikor yanıtı oluşunca ölümden ya da hastalıktan tamamen başka bir deyişle %100 korunabiliriz sorusunun yanıtı) kolayca uygulanabilir ve erişilebilir testler yok… Bu yüzden ne yazık ki aralıklarla aşılanmaya devam edeceğiz. İnsanoğlu da COVID-19’dan tamamen korunamasa da ya da ölüm olasılığı sıfır olmasa da, daha az ölerek varlığını devam ettirecek. Ölen ya da hastalanan olma olasılığınızı azaltmak istiyorsanız... Herkesin aşı ve devam dozlarını olmalarında fayda var... Herkese ama özellikle yaşlı ya da bağışıklığı düşük olup aşısız olanların, hele ki onların arasındaki hastalığı hiç geçirmemişlerin aşılarını olmalarını kuvvetle öneriyorum...