Kemal Kılıçdaroğlu “adalet” diye yola çıktığında insanlarda “tereddüt” vardı.
Bunun temel nedeni “yapamaz” diyenlerin çokluğu değil, bu tavrın CHP siyasetini “etkilemeyecek” olmasına duyulan endişeydi.
Gidenler bilir, ben gitmeyenlere söyleyeyim.
24 günlük yürüyüş sırasında insanların birbirine verdiği destek, siyasetin ötesinde “dostluk” ve hiç tanımadığı insanlarla “empati” kurmanın bileşkesiydi.
Güneşin, bazen yağmurun altında yürürken, örnek dayanışma gösteren insanlar, CHP'ye de farklı gözle bakmaya başladı.
***
Yürüyüş, miting, çalıştay derken geldi çattı kongreler süreci.
En altta, yani üyelerin mahallelerindeki “delegeleri” belirlediği seçimden itibaren ise CHP, o bildik, tanıdık “iç çekişmelerine” geri döndü.
Bizzat benim tanık olduğum “telefonla” üye sıkıştırma, kafa kola alma çalışmaları öyle bir boyuta geldi ki, artık “pes” demek bile yeterli değil...
***
Ege'nin Sesi isimli internet sitesinde önceki gün bir haber ve o habere ilişkin bir belge yayınlandı. O belgeye göre, mahalle delege seçimlerinde mevcut ilçe başkanına karşı aday olmaya çalışan bir grup, belediye başkanının “müdahalesine” rağmen vazgeçmedi.
Kendi adaylarını çıkardılar ve oy istediler.
En demokratik haklarını kullandılar.
Peki ne oldu?
***
Belediye başkanının “istemediği” tarafa çalışanlar arasında bulunan ve belediyenin sosyal hizmetler müdürlüğünde çalışan bir kadın, görevinden alınarak balıkçı barınağındaki “tuvalete” temizlikçi olarak verildi.
Üstelik de 15.00 ile 24.00 saatleri arasında.
Evli ve bir çocuklu kadına yapılan bu “eziyetin” resmi yazısının altında da belediyenin yine bir “kadın başkan yardımcısının” imzası vardı...
***
Aferin demek geldi içimden...
Kutlamak, tebrik etmek, alkışlamak.
Ne güzel yapmışlar değil mi?
Ne güzel “demokrasi” dersi vermişler hepimize...
Sadece “iktidardan” yana olmadığı, onların gösterdiği yola gitmediği, kendi özgür iradesi ile düşünüp, karar verdiği için bir kadını tuvalete sürdüler...
“Bok temizle de gör kendi aklınla düşünmeyi” demek istemişler.
***
Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İzmir Milletvekili.
Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır İzmir Milletvekili.
TBMM Grup Başkanvekili Özgür Özel Manisa Milletvekili.
İzmir Milletvekillerinin çoğu “siyaseti” bilen isimler.
Tek bir tık var mı?
Yok...
Siz bir partilinizi, belediye başkanının istediği değil de, kendi aklıyla tercih ettiği adaya oy verdi diye, gece yarılarına kadar “bok temizlemeye” gönderilmesine sessiz mi kalacaksınız?
***
Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu, Cumhuriyetin “bekçisi” olarak tanımladığı Cumhuriyet Halk Partisi bu mu?
Biri çıkıp yanıtlasın lütfen bu mu?
Bırakın bir kadını, bir insanı bile bu kadar aşağılamaya “siyaset” hiç mi tepki göstermeyecek?
Parti içi “ayak oyunlarına” kurban mı edilecek?
***
24 gün yağmur, çamur, güneş demeden yürüyen insanların Türkiye'nin tamamı için istedikleri “adalet” buysa eğer, hakikaten yanılmışız...
Bu “ayıpla” yaşamaya sessiz kalanlar, boşverin iktidar da olmasın zaten...