Bugün 23 Nisan.
Hüzün doluyor insan!
Hukukumuzun kaynağı Meclisimizin açıldığı gün tartıştığımız konu, tartışılmayacak düzeyde hukuk dışı Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararları…
Erdoğan dedi ki:
“Atı alan Üsküdar’ı geçti”
İtiraf gibiydi, bu sözler...
Özdeyişin kökenini bildiğini sanmam.
Tıpkı Bolu halkına ‘Köroğlu’nun torunları’ diyeceğine, halka zulmeden ‘Bolu Beyi’nin torunları’ diyerek hakaret eden Binali Yıldırım gibi…
İşin ilginci Üsküdar’ı geçen atın sahibi de Köroğlu.
Çok sevdiği atı çalınmış Köroğlu’nun. İstanbul’da aranırken, hırsızın atı sattığını görmüş. “Alıcıyım, deneyebilir miyim?” diye sormuş ve atlamış atına. Sahibini tanıyan at son hızla gözden kaybolunca şaşakalan hırsıza, yanındaki adam söylemiş, ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti. O atın gerçek sahibiydi’ sözünü.

HUKUK VE GUGUK
Yaşananlar gösterdi ki, mahkemelerin ne kadar ‘yüksek’ ne kadar ‘alçak’ olduğu, adlarının başında yazanla değil, verdiği kararların hukuka uygunluğu ile oluyor.
Yine de umutsuz olmayalım.
Referandumun iptalini uygun bulan YSK üyesi Cengiz Topaktaş’ın muhalefet şerhi çok önemli:
“Oyların mühürsüz olması referandumu yargı denetiminden çıkarır. 98’inci ve 101’inci maddelerde seçmen pusulası ve zarfların mühürlü olması şartı vardır. Anayasanın 79’uncu maddesi, seçimlerin yargı denetiminde yapılacağını hüküm altına almıştır. Burada Anayasa’nın ihlali söz konusudur.”
Yanlış hesap dönebilir…
Danıştay’dan veya Anayasa Mahkemesi’nden dönmesi güç ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) dönebilir…
Efendim AİHM 1994’te Finlandiya’nın referandum kararını değerlendirmemişmiş!
İyi de Finlandiya Cumhurbaşkanı namusu ve şerefi üzerine koruyacağına ant içtiği Finlandiya Anayasası’nı ilga ederek, fiili durum mu yaratmış? ‘Tarafsız’ olması gerekirken, meydanlarda propaganda mı yapmış?
Finlandiya devletinin tüm olanakları, televizyonlar, hukuk dışı olarak taraflı mı davranmış?
Yüksek Finlandiya Mahkemesi son derece açık kanun maddelerini yok mu saymış?
Özetle; ‘hukuk’ yerine ‘guguk’ geçerli olursa…
‘Dışarıdan getirilerek, kullanıldığı kanıtlanamayan’ oylarla kazanılan yetkiler, ‘dışarıdan getirilerek, kullanıldığı kanıtlanamayan’ cumhurbaşkanları yaratır.

AT KİMİN? HIRSIZ KİM?
‘Yavuz hırsız’ ‘at sahibi’ni bastırmaya mı çalışıyor, yoksa?
Ama halk uyandı artık, kös kös oturmayacak…
Adalet er geç yerini bulacak.
At gerçek sahibine iade edilecek, hırsızlar cezalandırılacak.
‘Atın sahibi kim?’ derseniz, yanıt Cem Karaca’dan:
“At bizim…”
Sahip çıkacağımız ‘atımız’ sahibine göre kişneyecek.
‘Hırsız kim?’
Onu da siz bulun…