AKP’deki iç çekişmeler, Fidan’ın istifası ile hem hızlandı hem de ayyuka çıktı.

Arınç’ın “Kemikleşme, kamplaşma var... …İnsanlara hükmeden, dayatan bir siyaset dilini kullanmamak lazım” sözlerinin ardından, Babacan “Merkez Bankası verilen mesajlardan nasibini almış değil” diyen Erdoğan’ı “Merkez Bankası'nda gayet yetkin bir ekibimiz var, doğru zamanda doğru kararlar aldıklarına inanıyoruz” sözleri ile yanıtladı. Fuat Avni adlı twitter hesabından “Fidan, Yezid’in (Erdoğan) en büyük belası” ve “Birbirinizden korkar oldunuz, devrilişiniz yakındır” açıklamaları yapıldı. Abdullah Gül’ün ‘Edirne'den Ardahan'a Herkesin Cumhurbaşkanı’ adlı kitabı tüm bunlara tuz biber ekti.

***


Sağ ve Sol Yanlarım

Bu gelişmeler ışığında sağ yanım ve sol yanım birbirleri ile atışıp duruyorlar…

Sol yanım diyor ki: “AKP’deki çatlak giderek büyüyor; bu kez hiçbir güç bu yarılmayı durduramaz.”

Sağ yanım yanıtlıyor: “Saçmalama, daha önce de böyle düşünmüştün.”

Araya hafızam giriyor; Davutoğlu’nun yakında başbakan olacağını söylediğimde şaşıran bir öğretim üyesinin söylediklerini anımsatıyor: “Onu iyi tanırım, bir süre sonra Erdoğan ile yolları ayrılacaktır.”

Sağ ve sol yanlarım arasındaki atışma AKP ile kısıtlı değil; sol yanım CHP’ye getiriyor bu kez sözü:

Sana yakın düşünen CHP’liler birer birer partiden uzaklaşırken veya uzaklaştırılırken, senin görüşlerine taban tabana ters olanlar hep üst düzey görevdeler. Artık kesinlikle oy vermemelisin CHP’ye! Derhal bir parti bul kendine…”

Yine “Saçmalama” diyor sağ yanım; “CHP ve MHP dışındaki partilere verilecek oylar çöpe gidecek, AKP’nin ekmeğine yağ sürmek mi istiyorsun?” “Bak CHP adayların büyük bölümünü ön seçim ile belirleme kararı aldı; bu son derece olumlu” diye üsteliyor.

Ben ne mi yapıyorum? Taraf tutmuyorum aralarında; yan gelip yatmıyorum.

Ya sırtüstü, ya da yüzüstü yatıyor; dikkatle izliyorum, gelişmeleri…

***


Temel ve İngiliz

Temel, bir İngiliz ve çok güzel bir kız deniz kazası sonucu ıssız bir adaya düşmüşler. “Ne yapalım?” diye tartışırken İngiliz Temel’e, nöbetleşe adadaki tek ağaca tırmanıp, geçebilecek gemileri gözlemlemelerini önermiş. Kabul etmiş Temel. İlk nöbeti alan İngiliz, bir süre sonra ağacın tepesinden “İn çabuk kızın üzerinden, uzaklaş çabuk kızdan” diye başlamış bağırmaya. Kızın yanına bile yaklaşmayan Temel şaşırmış olaya… Nöbeti boyunca yaygarayı sürdüren İngiliz’in aşağı inmesinin ardından ağaca tırmanan Temel, bir de bakmış, İngiliz kızın üzerinde…

Ya” demiş Temel, “demek buradan öyle gözüküyor.”

Nereden mi aklıma geldi bu fıkra?

Yıllardır “Darbe yapıldı, darbe yapılacaktı” diye yaygara yapanların nöbeti bitti de ondan!

***


Çözüm: Atatürk

Çözüm: Atatürk’ kitabımı öğrencilerin eğitimine katkı sağlayarak ücretsiz olarak edinebileceğiniz yerler: İzmir’de Ege Ü. Hastanesi Parazitoloji AD Prof. Dr. Metin Korkmaz, BAL Eğitim Vakfı, Piri Reis Denizcilik Derneği; Ayvalık’ta ÇYDD ve ADD; Manisa’da Celal Bayar Ü. Tıp Parazitoloji AD; İstanbul’da BALMED ve Acıbadem Ü. Mikrobiyoloji AD Doç. Dr. Özgür Kurt.

***


Haftanın Sözü:

Dişi Karadul Örümceği’ne benziyor, şu ‘Cemaat’

İlişkide bulundukları bir süre sonra ‘sizlere ömür’

Not: Umarım CHP, geçmişteki DSP’den ve can çekişen AKP’den ders alır ve ‘ilişki’ son aşamaya gelmeden sonlanır…