Konu hayvan hakkı ihlalleri olunca, bir başlık var ki çoğumuz, gözlerimizi kapatıp kulaklarımızı tıkıyoruz. Görmezsek, duymazsak hiç yaşanmamış kabul ederiz belki diye...
Hayvanlara tecavüzden bahsediyorum.
Çoğu zaman “taciz” kelimesi ile yumuşatmaya; ya da “hayvan istismarı” başlığı altında eritmeye çalıştığımız acı gerçek.
“Tecavüz” kelimesini kullandık mı, beraberinde taşıdığı ağırlığı kaldıramıyoruz çünkü. Üzüntü, öfke, mide bulantısı, tiksinme, utanç, çaresizlik, acı, panik, korku birbirine karışıveriyor.
Böyle bir suçu işleyen “sapık”la türdeş olmaktan utanıyoruz.
Onlarla aynı havayı soluduğumuz için midemiz bulanıyor, tiksiniyoruz ve hatta korkuyoruz.
Hayvana tecavüzü engelleyemediğimiz, elimizden hiçbir şey gelmediği için çaresiz, küçücük hissediyoruz. Kendimize, dünyaya, sapkın vicdansızlara ve “işlevsiz yasalar”a inanılmaz bir öfke duyuyoruz.
Ve tecavüze uğrayan canlar için hissettiğimiz üzüntü, acı... Sarsılıyoruz.
Ne zaman “hayvana tecavüz” haberi görsek sarsılıyoruz. Zihnimizden o görüntüyü, okuduğumuz haberdeki detayları silmek istiyoruz.
Ama biz utançtan, üzüntüden yok saymaya çalıştıkça, artıyor bu tip olaylar.
Artık gözlerimizi açma vakti geldi. Hatta geçiyor bile.

***

İnternet üzerinden yayınlanan “Fi” dizisini, izlemeseniz bile duymuşsunuzdur. “Neymiş bu kadar konuşulan, olay olan dizi” diye ben de geçtiğimiz sene izlemeye başlamıştım. Dizi, tuhaf bir şekilde, kendini izlettirmeyi başarıyor. Konusundan ziyade oyunculuklar insanı çekiyor bu diziye.
“Hayvanlara tecavüzden Fi'ye nasıl geldik” diye düşünüyorsunuz şimdi.
Şöyle ki; dizinin ikinci sezonu “Çi”, 2 hafta önce yayınlanmaya başladı. Yeni sezonun ikinci bölümünde, “hayvana tecavüz” konusuna da değinildi.
Hem de öyle üstünden geçiştirerek, iki kişinin diyaloğu arasında eriterek değil. İzleyinin kalbini parçalayacak kadar gerçekçi işlediler bu konuyu.
Helal olsun.
Toplumumuzdaki bu karanlık gerçeği görmezsek, göstermezsek onu yok edecek adımları nasıl atacağız?
Hayvan hakkı ihlallerine karşı farkındalığımızın iyiden iyiye arttığı; artık medyanın da bu konuyu kısaca geçiştirmek yerine manşetlerine taşıdığı, tam sayfa işlediği günlerden geçiyoruz. Sunucu Tanem Sivar Dirvana ve oyuncu eşi Edhem Dirvana'nın köpekleri Django ve Pamuk'un zehirlenmesi mesela... Söz konusu olay biraz da bilindik simaların başına gelince, olay büyüdü. Hemen her gün sokak hayvanlarına karşı işlenen “zehirleyerek öldürme” suçu birden bire konuşulmaya, tartışılmaya başlandı. Ve hatta, suçlu bu kez kaçamadı. Django ve Pamuk’u katleden vicdansız komşu tutuklandı!
“Gazeteler, televizyonlar yazmıyorsa biz varız” diyerek sosyal medyadan masum canların çığlığını paylaşan herkesin zaferidir bu gelişmeler. Yazacağız, çizeceğiz, anlatacağız.
Bakıp, görüp, okuyacağız, dinleyeceğiz.
Dizilerde, filmlerde bu konuları işleyip, herkesin bilgilenmesini ve tepki göstermesini sağlayacağız.
Ve sonunda “5199 sayılı” yasanın hak ettiği şekle dönüşmesini sağlayacağız.