Dünya Turizmi, Pandeminin yıkıcı etkisini, dört yıl içinde geride bıraktı. 2024 yılında 1.4 milyar turist, 1.6 trilyon dolarlık bir sektör cirosu oluşturdu. 2025 yılı için beklentiler bu rakamların %3-5 fazlası...UN Tourism 2025 raporu, Asya-Pasifik bölgesinin 2019 yılı sevilerini yakaladığını, Avrupa ve Ortadoğu bölgelerinin de mevcut potansiyelini geçtiğini gösteriyor. Avrupa halihazırda 747 milyon turist sayısı ile liderliğini koruyor. UN Tourism Confidence Index için oy veren uzmanlara göre, beklenmedik savaşlar ve jeopolitik riskler ya da küresel iklim değişikliği kapsamında aşırı hava olayları şeklinde anormallikler olmazsa, dünya turizmi geçen seneye göre %5'den de fazla büyüyebilir yani yaklaşık 1.5 milyar insan, sadece bir tatil aktivitesi değil, milyonlarca insanın istihdamını sağlayan trilyon dolarlık bir ekonomi için seyahatte olacak.
Bu rakamlar, turizmin, insanın sosyal aurasının yarattığı en eski ve en dinamik faaliyet alanlarından birisi olduğunu ortaya koyarken, tüm küresel güçlüklere rağmen sektör olarak dayanıklılığı ve gücünü de kanıtlıyor. Bu bağlamda Türkiye içinde beklentiler oldukça olumlu. Turizm Bakanı, geçen yılın 62.3 milyon ziyaretçi ile tamamlandığını, 61.1 milyar dolar turizm gelirine ulaşıldığını açıkladı. 2025 yılı için hedef olarak da 64 milyar doları telaffuz etti.
Yabancı ziyaretçilere ait kişi başı gecelik harcama, geçen seneki 106 dolar bantları referansında gerçekleşirse, küresel beklentilere paralel bir şekilde %5'lik artışlar ümit ediliyor diyebiliriz.
Ancak bu noktada İzmir olarak otoriteler pek umutlu bir beklenti içinde değiller. Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği ( ETİK) Başkanı, TURAFED Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, İzmir'in neden ulusal turizmden sadece %5 pay alabildiği sorguluyor ve en az kent nüfusu kadar yani 5 milyon turisti ağırlaması gerekirken yarısını bile neden göremediğimizi analiz ediyor. Bu amaçla, 'Kırılan Filiz: İzmir Turizmi' başlıklı bir araştırmayı basın mensuplarına sundu. 1980'lerde genel turizm içinde payı %10'ları bulan kentimiz, geçen sene itibari ile sadece %3:3 pay alabilmiş. İstanbul ve Antalya'nın onda biri bile değil! Tesis doluluk oranları da yüksek sezonda %70, ortalamalarda da %40 seviyelerini göstermiş. Gelir olarak da yıllık 1.5 milyar dolarlık veriler söz konusu. Bu bağlamda Kruvaziyerlerle gelen ziyaretçi sayısı da tatmin edici olmaktan uzak. Ülkemize gelen 2 milyon yolcunun ilk destinasyonu İstanbul ve Kuşadası. İzmir bunların ardından geliyor ve limanımıza sadece 120 bin turist adım atmış. Yani totalin %6'sı.. Bir zamanlar bu oran %25'lerde idi!.
Sayın Mehmet İşler'in vurguladığı bir başka vahim veri de İzmir'e yapılan turizm yatırımlarında görülen ciddi düşme. Son on yılda, ülkemizde yapılan turizm tesis yatırımları 12 milyar doları bulmuş ve sektör 442 bin yatak kazanırken istihdam edilen personel sayısı da (konaklama+F&B+Acentecilik+diğer paydaşlarda) 120 bini bulmuş. Ancak İzmir, tüm bu yatırım ekosistemimden neredeyse hiç pay alamamış! Yazmak gerekirse 5 yıldızlı yatırımlardan sadece %3 pay sahibi olabilmiş...
Hedef pazar dinamikleri de çeşitlendirilememiş ve korunamamış görünüyor. Kente gelen yabancı ziyaretçilerin %75'i Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere, Hollanda, Belçika, ABD, Polonya, İspanya ve Rusya'nın içinde bulunduğu on ülkeden. Fransa ve İtalya gibi totalin %10'unu oluşturan bazı ülkelerde grafik hızla düşmeye başlamış!
Kongre turizminde de İzmir bir hayli kan kaybetmiş durumda. ICCA verilerine göre bir zamanlar İzmir, neredeyse her ay iki kongre yapılan kentler arasında imiş ve dünya sıralamasında ilk 30'da yer alıyormuş. Şimdilerde sıralamada 161'lere kadar düşmüş!
Araştırmanın ilginç başlıklarından birisi de 'tesis başına düşen yatak sayısı' ile ilgili sayfalar. Burada Antalya tesis başına 239 yatak sayısı ile lider. Onu 100'lü rakamlarda Ankara, Antep, Afyon ve Gaziantep takip ediyor. İzmir, 46 yatak sayısı ile sondan dördüncü!.. Altında sadece Balıkesir, Nevşehir ve Çanakkale var!
Burada hemen akla gelen soru şu: Niçin İzmir potansiyeli kadar turisti kente çekemiyor? Ülkemiz 567 mavi bayraklı plaj sayısı ile Dünyada üçüncü sırada. Bu plajların 84'ü yani %14'ü İzmir'de. Ülkedeki marinaların da %22'si kentimiz sınırlarında.. Konu elbette deniz, kum, güneş temalı destinasyon olarak İzmir değil. Gastronomi, kültür, doğa ve spor vs turizmi açısından da İzmir muazzam bir potansiyel taşıyor. Onlarca yıl önce Akdeniz Olimpiyatları burada yapıldı. Homeros'un yaşadığı yerler burası. Bergama'da Aslepion ve Galen, tıp tarihini şekillendirdi. Daha geçen aylarda, Michelin Rehberi için açıklanan 2025 seçkisinde ve BİB Gourmand ödüllerinde İzmir'den 15 yeni işletme listeye girdi. Çeşme, Alaçatı, Efes ve Foça gibi destinasyonların marka değerleri küresel boyutlarda..
O zaman eksiklik nerede? Neler yapılabilir?
Esasında, Antalya'nın turizm başarılarının ele alındığı bir toplantıda, bu sorunun yanıtını Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy cevapladı: Tanıtım Stratejileri ve yerel paydaşlarla yürütülen güçlü iş birlikleri.. Bakan Ersoy, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) imkanlarına dikkat çekerek , Wizz Air ile 'get lost with wizz air' kampanyası yaptıklarını ve138 milyon görüntülemeye ulaşıldığını, GoTürkiye platformu üzerinden de geçen yıl 901 milyon digital gösterim elde edildiğini açıkladı. Antalya için Turkish Riviera konseptli filmlerin,''Hidden Turk Aegean'' ve ''Wonders of Turkey'' formatında özel prodüksiyonların bir hayli ses getirdiğini söyledi.
Kuşkusuz, digital mecralarda görünürlük her şey demek değil. Ama Antalya'nın ortaya koyduğu başarı metodolojisinden ilham alıp bu algoritma üzerine kentimize ait değerleri katarak, inovatif projeler üretmezsek ve Sayın Mehmet İşler'in de haklı olarak vurguladığı gibi şehrimizi bir 'yaşam deneyim merkezine' dönüştürmezsek, İzmir olarak daha yıllarca Dünya Turizminde uçan milyar dolarlara el sallarız!