16 Eylül'den beri İzmir’de de “Avrupa Hareketlilik Haftası” kutlanıyor. Teması “Sağlıklı ve Güvenli Hareketlilik” olan hafta ( 16- 22 Eylül) boyunca bizleri yürümeye ve bisiklete binmeyi teşvik etti…

Bugün de (22 Eylül) Avrupa ile birlikte “Otomobilsiz Kent Günü”  yani “Açık Sokaklar Günü " kutlanacak. Amaç; araçlardan kaynaklanan karbondioksit emisyonlarını azaltmak…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı  Basın Bürosundan yapılan açıklamaya göre 12.15’de Lozan Meydanı’ndan engelli bireylerin de katılımıyla Gazi Osman Paşa Caddesi’ne kadar yürünecek…

* * *

Nerede hareket, orada bereket…

Eh! Avrupa Hareketlilik Haftası’nda İzmir’de bize de düşen haftanın ruhuna uymak kaldı…

Urla’mız da Çeşme, Bodrum ve Marmaris gibi Avrupa’dan gelen turistlerle birlikte zaten hayli hareketliydi… Dolayısı ile biz de Urla İskele Gazeteciler Sitesi’ndeki kadim dostlarla birlikte oturup yerimizde sayamazdık! Değil mi?

Öyle de yaptık…

İzmir’in kıdemli gazetecileri olarak önce meslektaşlarım Işık Ersan, Hulusi Şenel ve Kenan Seven  ve de bendeniz Ünal Tümin İskele’de sahil boyu yürüdük, sonra da  limana demir atmış tekneler arasında gezindik. Özetle bol güneşli havada bol bol oksijen soluduk. Tabii ki, demli çayımızı da içip memleketin siyasi havasını da masaya yatırdık.

Malum; bizim siyasi iktidarımız ile muhalefetimiz de haftanın ruhunu bırakıp adeta büyük şiddette deprem yaratmadı mı? Hatta CHP'nin İzmir’de liste anlaşmazlığı TBMM’deki el-kol hareketliğini hiç aratmadı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan da bundan istifadeyle Saray’ın uzun yol uçaklarından birini eşi Emine Hanım’la ve de ekibiyle “Nerede hareket, orada bereket!” diyerek Amerika’ya yönlendirdi. Kısacası sayın Erdoğan “Avrupa” yerine “Amerika’ da Hareketlilik Haftasını" kutladı!

Sayın Erdoğan, ülkemizde vatandaş vergi yükü altında ezilirken orada da bu sayılı günlerde verdiği konferansta ön sıralarda oturanlardan hayli yüklü para toplanmasını sağladı!

Bunun bize ne faydası var? Diyeceksiniz!

Onu da “Bekle Gör” diye sayıklayacağız…

Emekliler de bu “Hareketlilik Haftası”nda dünyanın en az maaş alanları olarak sokaklara döküldü.

Tabii ki, Maliye Bakanımız ile Merkez Bankası Başkanımız da Erdoğan’a bakalım “Masal mı, gerçekleri” mi anlatacak, onu da bekleyip göreceğiz…

Bize de Allah encamımızı hayreylesin deyip yine bekleme kalıyor…

Bir haftadır (16-22 Eylül) Hareketlilik yaşayan vatandaşlarımız şimdi ayaklarına kramp girmiş gibi oturacaklardır herhalde!

* * *

Bakın aynı hafta içinde değerli aile dostum, ağabeyim, meslek büyüğüm Öcal Uluç ve eşlerimizle birlikte pazarın nabzını tutmak için çarşı- Pazar dolaşıp yöre sebze ve meyvelerini tadım yaparak aldık.

Bu arada üzerinde “Kavacık üzümü” yazılı meyveyi beğendik.

Değerli ağabeyim, meslek aşkı ile “araştırmacı” olarak, “Hadi sevgili Ünal, bu değerli üzümü mahallinde görüp oradaki bağlarda tadıp alalım” diyerek Efem Çukuru ve de çevre köyleri aşıp 850 metre yükseklikteki Kavacık Köyü’ne rotayı çevirdik...

Yeşil dolambaçlı yollardan geçerken tek kişiye rastlamamak bizi şaşırttı. Yolda motosikletle karşımıza çıkan Süleyman efendinin mihmandarlığında Kavacık Köyü’ne ulaştık.

1200 vatandaşın yaşadığı köy meydanında Atatürk heykelinin bulunduğu çınar ağacı altında oturan köylülerle sohbet ettik.

Lafı uzatmayayım; her yıl bu meydanda Kavacık Üzümü Festivali düzenleniyormuş.  Köyün giriş-çıkışında sayısız üzüm tezgâhı olmasına rağmen maalesef bu kıymetli üzümden eser göremedik!

* * *

Peki, bu hareketli hafta sonunda Ziya Paşa’ya ait olduğu ifade edilen şu dizlerle yazıma noktayı koymak istiyorum:

"Erişir menzill-i maksuduna aheste giden, tiz-i reftar olanın payine  damen dolaşır"

Yani aheste giden amacına ulaşır. Acele edenin eteği ayağına  dolaşır.

Hayırlı haftalar diliyorum.