Hiç düşündünüz mü?

Birileri çığ gibi büyüyüp zenginleşirken toplumun büyük bir çoğunluğu yoksullaşıyor.

Eskiden bu toplumu ayakta tutan bir orta direk sınıfı vardı.

O orta direk sınıfı çöktü ve yok oldu. Yapılan araştırmalara bakıldığında Türkiye, marka üretimi yapmayan ülkeler sınıfında yer alıyor.

Sanayisi ve teknolojisi gelişmemiş bir Türkiye var karşımızda.

Eğer bir ülke sanayi toplumu olamamışsa o ülkede işçi sınıfı yok demektir.

Giderek sayıları azalan işçi sınıfının artık bir gücü de yok ülkemizde.

Sendikalar, işçi sınıfının sesi soluğu olmaktan çok uzak.

Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından itibaren çok zor koşullarda kurulan, üretime dayalı fabrikalarımız, işletmelerimiz ve kooperatiflerimiz yok pahasına satılarak özelleştirildi.

Birçoğu da kapatıldı ve Türkiye üretimden düşürüldü.

Köylü, artık üretim yapamıyor. Köylü, artık toprağını işleyemiyor, suyunu kullanamıyor.

Türkiye’nin ekonomisi dışa bağımlı bir hale getirildi.

İthalatı çok, ihracatı giderek azalan bir ülke konumuna getirildi Türkiye.

Köylerimiz boşalıyor, şehirlerimiz taşıyor ve nüfusumuz hızla artıyor.

İşsizlik giderek çığ gibi büyüyor.

Genç işsizliği en büyük sorunumuz haline geldi.

Hayat pahalılığı halkımızı canından bezdirmiş.

Eğitim ve öğretim her geçen gün daha da geriye doğru götürülüyor.

Çok sayıda öğretmenimiz ne yazık ki mesleğine kavuşamıyor, çaresiz ve işsiz.

Köylerde okullar kapanıyor, üç beş köy birleştirilerek taşımalı eğitim yapılıyor.

Türkiye’nin her yerine içi boş üniversiteler, yüksekokullar açılıyor.

Bu üniversitelerde görev alacak donanımlı ve kaliteli öğretim elamanları yok.

Üniversitelerde okuyan öğrencilerin barınacakları sıcak yurtları yok.

Ülkemizde hak ve hukuk ihlallerinden dolayı insanların vicdanları incitiliyor.

Çocuklara tecavüz eden sapık ruhlu kişilerin işledikleri suçları, sıradan suçmuş gibi gören bir adalet anlayışından, insanlık adına utanır olduk.

Haksızlıkları haklıymış gibi gösteren medya kuruluşlarından insanlık adına utanır olduk.

Hep birlikte kardeşçe yaşamamız gereken bu ülkemizde, utanacağımız o kadar çok şey var ki!

Mutsuz, karamsar, yüzü gülmeyen, sevgisiz bir toplum yaratılmaya çalışılıyor.

Kutuplaştırılarak birbirine hor bakan, umutsuz bir toplum yaratılmaya çalışılıyor.

Bırakın halkımızı, bizim birçok aydınımız bile ülkemizin geleceğinden umutsuz.

Umudunuzu asla kaybetmeyin.

Karınca, dağı delmeye çalışıyor ve dağın arkasında yeni bir umut penceresi açıyor kendisine.

Unutmayalım, içinde bulunduğumuz durum geçicidir.

Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye, bir sarsıntı geçiriyor.

Bu sarsıntı da günü gelir, geçer gider.

Atalarımız boşuna söylememiş:

“Gün doğmadan neler doğar.”

Umutsuzluğa asla yer yok.