Z kuşağından korkanlara sesleniyorum. Onlardan korkmayın. Onlar düşman değil, vatan evladı. Sağınıza, solunuza bakın düşmanı başka yerde aramayın. Onlar bizim biricik evlatlarımız. Onlarla övünün. Onlar yurt sevgisi taşıyor. Onlar bu ülkede demokrasi istiyor, özgürlük istiyor. Başka bir şey değil. Onlar bu ülkede otoriter rejim istemiyor. Onlar, sevgi ve barıştan yana, onlar kardeşlikten, adaletten ve ahlaktan yana; düşüncesi ne olursa olsun, onlar bu ülkede herkesle birlikte kardeşçe yaşamak istiyor.

Bu kuşak bizim kuşaklardan çok farklı yeni bir kuşak. Bu kuşak kendilerinden önceki kuşaklara hiç benzemiyor ve baskılamaya, ötelemeye, sindirilmeye hiç uygun yapıda değil. Bu kuşak demokrasi istiyor, insan hak ve özgürlüklerini istiyor. O gençlere sorun; güvenmediğiniz kurum hangisidir?

Yanıt verirler: Siyaset kurumu. Sayın Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı seçildiğinde yaptığı konuşmada parti içine demokrasiyi getireceğini, bundan böyle siyasette torpil olmayacağını, herkesin seçme ve seçilme hakkının olacağını, adayların önseçimle belirleneceğini söylemedi mi?

Söylemez mi? Kurultay konuşmasını izlerken gözleri yaşarmıştı eski partililerin. Sonra... Sonrasını bana sorma!.. Bundan sonrasını hep birlikte yaşadık. Kısmi seçim çevrelerinde önseçim yapıldı, o kadar. Ziya Paşa'nın ünlü dizesi geldi dilimin ucuna: Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Kemal Bey'i severim, sayarım. Düzgün ve naif bir kişiliğe sahip. Ancak uzun süre kaldığı CHP Genel Başkanlığı sürecinde parti içi demokrasiyi rayına oturttuğunu söyleyemem. CHP'yi sola yanaştırdığını söyleyemem. Z kuşağını yeterince siyasetin içine kattığını söyleyemem. Bu sözlerim benim kişisel eleştirilerim. Ben bu sözleri daha önceki yazılarımda sıkça dile getirmiştim.

***

Kemal Bey dönemi artık kapandı. Şimdi CHP Genel Başkanı sayın Özgür Özel oldu. Özgür Özel'in kurultay konuşmasını dün gibi hatırlıyorum: Ne demişti: Bundan sonra partimizde önseçim olacak. Herkesin seçme ve seçilme hakkı olacağını, adayların önseçimle belirleneceğini söylemedi mi? Söyledi. Partimize demokrasi geldi diye gençler daha yürekten atmıştı sloganlarını. Kurultay salonu heyecan duymuştu. Bundan sonra adaylarımızı üyelerimiz belirleyecekti.

31 Mart Yerel Yönetim Seçimleri kapıya dayandı.  CHP'de adaylar belirlenmeye başlandı, birçok adayın ismi açıklandı bile. Açıklanmayan yerlerde kimin belediye başkanı olacağı Özgür Özel'in ajandasının içinde. Adaylar hangi kriterlere göre belirlendi?

Ben bilmiyorum, bize soran olmadı. Hani önseçim olacaktı? Önseçim yine bir başka bahara kaldı. Sevgili okurlarım, defalarca yazdım. Bu ülkeye demokrasiyi getirmek istiyorsanız önce partinizin içine demokrasiyi getireceksiniz. Milletvekili adaylarını, kontenjan vekiller hariç üyeleriniz seçecek. Belediye başkan adaylarını, meclis üyelerini üyeleriniz belirleyecek. Üyelerinizin ilçe başkanlarını, il başkanlarını, kurultay delegelerini, parti meclisi üyelerini, sizi seçtiği gibi... Belediye Başkanı olmak isteyen insanları genel merkez koridorlarında dolaştırmayın.. Kişiliklerine, onurlarına saygı duyun. Onların sizden değil halktan onay almasını isteyin. "Torpili benden değil gidin halkta arayın" deyin. İzmir'de yaşayan CHP'nin tüm üyeleri sandığa gitsinler. Hangi güç 90-100 bin insana yanlış yaptırabilir. Önseçim, partiye enerji katar, bir heyecan yaratır. Kırgınlıkları, küskünlükleri ortadan kaldırır, partiyi daha ileriye taşır, partiyi büyütür.

Son sözüm: Nasıl ki Gezi Parkı ruhunun özünde özgürlük yatmaktadır. Üyeler de kendi adaylarını belirlemenin özgürlüğünü talep etmektedir. CHP'nin tabanı da Gezi Parkı efsanesini yaratan çocukların ana ve babasıdır. Şimdi o çocuklar, o gençler ana ve babalarına soruyorlar: Anne, baba CHP'de parti içi demokrasi ne zaman diye sormaktadırlar. Sahi ne zaman?