Türkiye'nin çivisinin çıktığını ve bu gidişatın kaygı verici olduğunu  hepimiz görüyor ve buna tanık oluyoruz.  Anlayacağınız ahlakın, adaletin ve hakkaniyetin nasıl çöktüğünü hep birlikte yaşıyoruz. Türkiye bir sosyal çöküş yaşıyor. Bu çok tehlikeli bir şey. Fakirlik çığ gibi büyüyor. İşsizlik her geçen gün katlanarak artıyor. Vatandaşın bankalara olan borçları her geçen gün çığ gibi büyüyor. Türkiye sağlıkta, eğitimde dibe vurmuş durumda. Eğitim okullarda dinselleştiriliyor. Sağlık giderek özelleştiriliyor.

Yahu bu millet yıllardır size kesesinin ağzını açtı. Siz niçin bu millet için kesenin ağzını açmıyorsunuz? Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir enflasyon, böyle bir hayat pahalılığı, böyle bir kriz yoktur. Kriz ve vergiler altında inleyen, sadaka gibi ücretlerle geçinmek zorunda kalan milyonlarca insan çaresizlik içinde kıvranıyor. Yüksek enflasyon dar gelirlinin belini büküyor. Tablo şu: Ülkemizde sayıları 6 milyonu aşan ve 7500 lira maaş alan emekliler ile 11.400 lira ile evini geçindirmeye çalışan 10 milyonu aşkın asgari ücretli insan var. Çiftçi ve esnaf da büyük sıkıntı içinde yaşıyor. Yaşanan bunca sıkıntıya rağmen bu ülkede yaşayan 85 milyon vatandaş, ödedikleri vergiler ile devletin harcamalarını sırtlıyor. Bu millet devletine bakıyor, peki siz bu millete ne zaman bakacaksınız? Bu kadar yoksulluk içinde yaşayan bu millet, sefalet içinde borç batağı içinde kıvranırken devleti yönetenlerin şatafatlı hayatı, insanın dudaklarını uçuklatıyor. 

Söyleyeyim. Sözcü Gazetesi'nde Veli Toprak açıklamış: "Yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen 85 milyon vatandaşın ödediği vergilerle Cumhurbaşkanlığı'na ait 3 saraya, 16 bakana, 600 milletvekili ve resmi verilere göre 5 milyon mülteciye bakılıyor. Her milletvekilinin yanında 3 kişi çalışıyor. Şimdi sıkı durun. Sarayın 2024'te bir günlük masrafı 33.6 milyon lira olacak. Devletin filosunda 16 uçak var. Kamuda 180 bin makam aracının olduğu söyleniyor. Bunların hepsinin gideri vatandaşın ödediği vergilerle karşılanıyor. İktidar 2021'de Tasarruf Genelgesi yayımladı ve başta kamu kurumlarında olmak üzere israftan kaçınılmasını istedi. Ancak kamuda israfın önüne geçilemiyor." 

HHH

Sevgili okurlarım,  kemeri yine vatandaş sıkıyor. Yaşanan krizin faturası da ne yazık ki vatandaşa kalıyor. Vatandaşa tasarruf çağrısı yapan iktidar kendi kullandığı hiçbir konfordan vazgeçmiyor. Cumhurbaşkanlığı'nın 2023'te 6.6 milyar olan bütçesi 2024 yılında %85 artışla 12.3 milyar liraya çıkarıldı. Bu nasıl bir savurganlık? Şu  rezalete bakın. Kamudaki 180 bin makam aracının masrafını bir düşünün. 180 bin makam aracında 180 bin şoför çalışıyor. Bu araçların yakıt ve bakım onarımlarını da bir hesaplayın. Bu kadar makam aracının yıllık maliyetini bir düşünün. 

10 yıldır vatandaşın sırtında resmi verilere göre en az 5 milyon mültecinin yükü var. Bu mültecileri niye ülkemizde tutuyorsunuz? Ülkemizin demografik yapısı bozuldu. Modern bir Türkiye'yi Afganistan'a dönüştürüyorsunuz. Buna hakkınız yok. Kendi evlatlarımız işsiz ve güvencesiz iken biz mülteci besliyoruz. Türkiye'yi bir mülteci kampına dönüştürdünüz. Vatandaş her gün ekmek alırken, su alırken, giyinirken, beslenirken vergi ödüyor. Devlet ise görülmemiş bir şatafat içinde lüks bir hayat yaşıyor. Vatandaştan toplanan bu paralar çatır çatır bir güzel paylaşılıyor. Cemaatlere oluk gibi para akıtılıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Son söz: İşçiler, memurlar ve emekliler yeni yılda insanca yaşayacakları bir zam bekliyorlar. Milletin kesesi boşaldı. Şimdi siz kesenin ağzını açın.