Değerli okurlarım, bu ülke çok yanlış ekonomi politikalarıyla yönetildi ki çocuklarımıza yoksulluğu miras olarak bırakıyoruz. TÜİK verisine göre; 14 yaşındayken yoksul olan genç, 25 yaşına geldiğinde aynı durumda. İşin gerçeği ülkede yoksulluk kader oldu. Küçük bir kesim, servetine servet katarken büyük halk kitleleri yoksul doğup yoksul olarak ölüyor. Bu iktidar, Türkiye ekonomisi büyüyor diye övünüyor. 

Ama gerçekler böyle olmadığını gösteriyor. Ülkenin varlıklı kesimi, ailesine evler, arabalar, bol bol sıfırlı banka hesapları bırakırken; büyük halk kitleleri yoksulluğu gelecek kuşaklara miras olarak devrediyor. Yani sonuç vahim. Millet bu tablo altında ezilerek 31 Mart Yerel Seçimleri’ne girdi. Halk, derin uykusundan uyandı ve sandığa koştu. "Yeter artık" dedi ve iktidara kırmızı kart gösterdi. 

Onun için diyorum ki; 31 Mart Yerel Seçim sandık sonuçları Türkiye'de bir dönüm noktasıdır. 47 yıl sonra ülkede muazzam bir siyasi iklim değişikliği gerçekleşti. Hiçkimsenin tahmin edemeyeceği bir seçim sonucu ortaya çıktı. CHP seçimden birinci parti olarak çıktı. 22 yıldır iktidarda olan AKP ve onun yanında yer alan MHP, yani Cumhur İttifakı adeta çöktü. Alıştığımız o siyasi harita batıdan doğuya doğru kırmızıya büründü. Bu siyasi sonuç, halkın gücünün zaferidir. 31 Mart Yerel Seçimleri, devletle milletin yarıştığı bir seçim haline dönüştürüldü. Kazanan halk ittifakı oldu. Bu halk, 22 yıldır AKP'ye avans verdi. Her şey düzelir diye sonuna kadar sabretti. Ancak, iktidarın keyfi yönetimi, halkın perişan hale geldiğini görmezden gelişi,  halkın sabır taşını çatlaştırmıştır. Halk, iktidara verdiği güveni sandıkta geri almıştır. 

Bakın bu ülke 22 yılda ne hale gelmiş? Söyleyeyim: Ekonomi tümüyle çökmüş, enflasyon görülmemiş bir seviyeye yükselmiş, faizler tavan yapmış. Bu iktidar, üretim ekonomisi yerine tüketim ekonomisini yaratmış. Bu yanlış anlayışlar sonucunda, hayat pahalılığı zirve yapmış. Yoksulluk ülkede öyle arttı ki insanlar artık geçinemez hale gelmiş. İktidar şatafat içinde yaşarken halk, sefalet içinde yaşamaya mahkum edilmiş. Hukuk ve adalet yerle bir edilmiş. Adalet, iktidarın buyruğuna girmiş. Hakimler ve savcılar siyasi baskı altında etkisiz hale getirilmiş. Valiler ve kaymakamlar devletin değil, iktidarın valisi ve kaymakamı olmuş.  Bilimsel eğitim yok edilip, dinsel eksenli bir eğitim anlayışı, Türkiye'yi çağdaşlıktan uzaklaştırmış. Sağlık politikaları yerle bir edilmiş. İktidara yakın iş dünyası adamları öyle zengin hale getirildi ki akıllara sığmaz. Ya bu ülkenin üniversiteleri ne noktaya geldi diye sorarsanız  Söyliyeyim: Üniversitelerin bilimsel araştırmalara ayırdığı bütçe payı yüzde bir bile değil. Rektörler, devletin değil, iktidarın rektörü haline getirilmiş. Türkiye de artık nitelikli akademisyenler yetişmiyor. Devletin bütün kadroları hak edene değil, yandaşlara pay edilmiş.  Devletin bütün mal varlıkları yabancılara, yandaşlara yok fiyatına satıldı.  İktidar, memleketi bir çıkmaza sürükledi.   Halk, " Yeter artık" deyip iktidara kırmızı kart gösterdi. Halk, CHP'yi umut gördü ve ona güven duydu.  Geniş halk kitleleri, sandıkta CHP'ye bir mektup yazdı. "Bu mektubu iyi oku. Güvenimizi iyi kullan" mesajını verdi. CHP bunu iyi anla