1940'lı yıllar... Devrin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, İvriz Köy Enstitüsü’nü ziyaret etmektedir. Öğrencilerden Mahmut Makal'ı derse kaldırır. Sorduğu soruya cevap alamaz. Makal'ın sesi dahi çıkmamaktadır. Tonguç öğretmene döner;
''Öğrenciyi kusurlu saymıyorum. Size düşen iş bunları konuşturmaya alıştırmak, düşünmeye alıştırmak ve düşündüğünü söylemeye alıştırmak. Yedi asırdır sustukları için bunu yapmanız gerekir.''
İşte 17 Nisan 1940 tarihinde kurulan Köy Enstitülerinin temel amacı tam da buydu; düşünen, soran, sorgulayan bir nesil...
Ölümsüz bir projeydi Köy Enstitüleri, Cumhuriyet’in en önemli hamlelerinden biriydi. 16 milyon olan nüfusun ancak 2 milyonu okuma yazma biliyordu. Köy Enstitülerinde üretim içinde eğitim, eğitim içinde üretim modeli esas alınmıştı.
Öğrenciler binanın çatısını yaparken Pitagor öğreniyor, elektrik tesisatını kurarken teknikleri kavrıyorlardı. Klasik müzik ve edebiyatın derinliklerine dalıyor, Aşık Veysel'den saz dersleri alıyorlardı. Enver Ziya Karal tarih, Sabahattin Eyüboğlu edebiyat, Ruhi Su müzik, Mahir Canova tiyatro, Muhlis Ete ekonomi dersleri veriyordu.
Model, liberal Amerika, faşist Almanya, komünist Sovyetler modellerinden farklı olarak Kemalist ilkeleri esas alıyordu. Tonguç amaçlarını şöyle anlatıyordu; ''El ve kafa birleştiği zaman, eğitimde el ve kafasını kullanan, o yüzden öğrendiğini unutmayan, öğrendiğini işe yansıtan insanlar yetişirse, Türkiye'de köylü çocukları bu şekilde yetişirse, köylerin üzerine örtülen o kara çarşaf, o kara cehalet, Köy Enstitüsünde yetişmiş o köylü çocuklarının eliyle yırtılırsa Türkiye kurtulur.''
***

Olmadı... Cehalet çarşafının yırtılmasına daha fazla izin vermediler. Önce CHP döneminde Milli Eğitim Bakanı Şemsettin Sirer ilk darbeyi vurdu. Kitapların yasaklanmasını şiirlerin önlenmesi izledi. Öğrencilerin yastık altındaki şiir defterleri toplandı. Sirer 'Bu köy çocuklarını niye okutuyorsunuz?' diye soruyordu. 27 Kasım 1947'de Yüksek Köy Enstitülerinin kapısına kilit vuruldu. Yerine gelen Köy Öğretmen okulları da 1954'te Demokrat Parti döneminde kapatıldı.

İktidara gelen Demokrat Parti’nin Başbakanı Adnan Menderes'in görüşü doğrusu çok ilginçti;
''Köy Enstitüleri, yöneten kesimden daha akıllı bir vatandaş profili oluşturuyordu. Bu kabul edilemez'' diyordu...
Gerekçeler 1946'dan itibaren hazırdı; öğrencilere giydirilen tek tip formalar komünist rejimi hatırlatıyordu. Kız ve erkek öğrencilerin birarada öğrenim görmesi, öğrencilerin yönetime katılması da ne demekti? Ayrıca köylülerin okul inşaatlarına katılma zorunluluğu da bir huzursuzluk kaynağı idi. Toprak ağaları da huzursuz olmuşlar, iktidarlara baskı yapmaktaydılar. İhbar mektupları ve polis baskınlarının ardı arkası kesilmiyordu...
Yaklaşan seçimler, oy kaygıları, kaçınılmaz sonu getirmişti...
Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla ilgili en güzel açıklamayı gerçek din alimi Yaşar Nuri Öztürk yapıyordu;
''Köy Enstitüleri gibi tarihte eşi görülmemiş bir kalkınma projesi (Bu enstitüler komünist yetiştiriyor) teranesi ile yok edildi. ABD'nin o günkü sömürge dini Yeşil Kuşak İslamı ile Marshall Yardımı kullanılarak kendi dinimizle vurulduk. Ve bizi çağın üzerine taşıyacak bir büyük yaratıcı projeyi kendi elimizle mahvettik. Allah ile aldatıldık. ABD'nin Marshall Yardımı, Müslümanı kendi yurdunda vurdu.''