İzgazete’nin günlük yayına başladığından bu yana her hafta Cumartesi günleri Yunus Bekir Yurdakul’un hazırladığı Kitap Adası’nı geziyorum

Bu sayfada kitap-dergi tanıtımları, anılar, haberler, söyleşiler ilgiyle, beğeniyle okunuyor. Kuşkusuz Yurdakul’un kendine özgü dili, anlatımı, biçemiyle köşe yazılarını ilgiyle, beğeniyle izliyorum.

Geçtiğimiz Cumartesi (19 Ekim 2019) benim de değerlim, can dostum 7 Ocak 2017’de yitirdiğimiz şair Abdullah Neyzar Karahan’a “Hüznün hep yanımdaydı!” başlığıyla kaleme aldığı duygulu mektubunu ilgiyle ama biraz da hüzünle okudum. O mektubu gazetede okuyamayanların İzgazete bilgisunar sayfasından okumalarını salık veririm.

Yurdakul’un mektubundan bir bölümü paylaşmamak olmaz dedim.

“Aklıma düşen, sana hak ettiğin gibi bir kitap yapsam düşüydü! Bak, müjdemi isterim! Dostların kolları sıvadı, bütün şiir emeğinin topluca okunacağı bir yapıt hazırladılar. Adına da “Öptüm Yalnızlığımı” dediler...

Evet, kolayca tahmin edeceğin gibi, Ahmet Günbaş’la Oğuz Tümbaş kotardı bu çalışmayı. Beni de kattılar işin içine; çok sevindim. Seninle (aslında şiirinle) ilgili değerlendirmeyi de “Bir Yalnızlık Şiiri: Abdullah Neyzar Karahan” başlığıyla Oğuz Tümbaş kaleme aldı. Kitap çıksın, haber veririm.”

Neyzar Karahan’ın toplu şiirlerinden oluşacak bu seçkiyi Ahmet Günbaş’la, Bekir Yurdakul’la yaşama geçirmeye çalışıyoruz. Günbaş’ın bu konuda titizlikle, özenle, büyük emekle yaptığı çalışmasına tanığım. Yurdakul’un da duyurduğu Abdullah Neyzar Karahan’ın seçkin şiirlerinden oluşan “Öptüm Yalnızlığımı” kitabını 2020 yılında onu sevenlerin, şair ve şiir değeri bilen dostlarının beğenisine, ilgisine sunma olanağı buluruz diye geçiyor içimden.

İzmir’de 10 yıldan bu yana yayımlanan, Türkiye’nin her yanında ilgiyle, beğeniyle izlenen KURŞUN KALEM Dergisi 54. sayısında (Ekim-Kasım-Aralık 2019) Neyzar Karahan’a Mektuplar Dosyası’nı paylaştı okurlarıyla.

Benim hazırladığım dosyada Ahmet Günbaş’ın, Okan Yüksel’in, Mehmet Sadık Kırımlı’nın, Özkan Mert’in, Mine Ömer’in, benim mektuplarım yer aldı. Aslında onun için yazacak daha nice dostları vardı, biliyorum; tümünü bir derginin sınırlı sayfalarına sığdırma olanağı yoktu. Derginin editörü Mine Ömer’e bu duyarlığından ötürü de teşekkür ederim.

Kurşun Kalem sayfalarında yer alan mektuplardan bazı alıntılar yaptım. Onları da paylaşmadan bu yazım eksik kalır diye düşünüyorum

“İzmir Kokuluydun Sen!” başlığıyla Ahmet Günbaş doğru bir saptamada bulundu: “Bizler, çok yakın dostların olarak vefasız bir dünyada kendini temize çekemeden gittiğinin farkındayız. Ne pahasına olursa olsun toplu şiirlerinden oluşan bir kitabı kent kültürüne armağan etmeye çalışarak, yokluğundan doğan acıyı hafifletmeyi umuyoruz.”

Okan Yüksel’in sözleri de onun deyimiyle okka gibi oturmuş yerine: “Kendine özgü bir şiir evreni yaratan Karahan, şiir adamı olarak yaratılmış ve yaratmıştır. Şiir yazmaz Karahan, yaratır. Sözcükler bir başka güzel olur onun dizelerinde.”

Mehmet Sadık Kırımlı “Bu Şehre Yağmur da Yağar, Sevgi de…” dediği mektubuyla eski dostluk günlerini yaşattı bizlere: “Biz şairler ona Neyzar diye seslenirdik. Yüreği sevgi dolu bir insandın. Arkadaşlarına yardım etmeyi, bir yanıyla da şaka yapmayı seven dünya tatlısı bir şairdin.”

Namık Kemal Lisesi’nden arkadaşı şair Özkan Mert bir anısını paylaştıktan sonra şöyle bitiriyor mektubunu: “Lise 1’de Edebiyat dersinde enseme şaplak atan bu esmer delikanlıyı tanımadan İzmir’i tanıyamazsınız.”

Resmi tarihe göre 1939, ama sağlığında benimle paylaştığı 1942 doğumlu Abdullah Neyzar’ın anısına saygıyla…