Siyaset, aynen bugünlerde yaşadığımız gibidir.
Yenileni olmayan ama yendiğini sananın çok olduğu, halkın genelde sadece “oy veren” olarak görüldüğü süreçtir bu.
Ormandaki seçimlere benzer...
***
Ormanda sürekli olan nedir?
Ağaçlar adaylara bakarlar, balta hep adaydır.
Sapının ağaçtan yapılması nedeniyle bütün ağaçlar baltaya oy verirler.
Sonuçta balta her seçimi kazanır ama ağaç sayısı hep azalır...
***
CHP'nin içinde başlayan tartışmaya alıştık.
Alıştırıldık desek daha doğru.
Cumhurbaşkanı seçimleri sonrası ne dedi Muharrem İnce:
“Seçim bu kaybetmek de var kazanmak da. Yolumuza devam edeceğiz. Şimdi önümüzde yerel seçimler çok yakın, partimin bana vereceği her göreve hazırım. Kimse heveslenmesin asla genel başkanımla ayrışmayacağım. Zaman kapışma zamanı değil bir olma yerel seçimleri alma zamanı.”
Peki ne oldu:
“CHP karışmadı. Tam tersine biz sayın genel başkan ile bir abi-kardeş içerisinde, eşlerimizle birlikte bir yemek yedik. Ben sayın genel başkana bir teklifte bulundum, onu da basınla paylaştım, herkesin bilmesini istedim. Benim gizli planlarım, ajandalarım yok. Bu millete hiç yalan söylemeyeceğime söz verdim.”
***
İşte buna psikoloji dilinde süper ego diyorlar...
CHP'nin başarısız yönetildiğini sanki dün öğrenmişcesine, şimdi demokrasi kahramanı kesilmek, aslında geçmişle bağını da koparmaktır.
Değişim şart...
Elbette söyleniş olarak kulağa çok hoş geliyor.
Ama daha altı ay önce girdiğin genel başkanlık yarışında kaybetmişsen, ona rağmen partin seni bir yere aday göstermişse ve sen de kaybetmişsen, dönüp partiye ne söyleyeceksin?
***
Kimse Muharrem İnce'nin İzmir'de topladığı kalabalığa bakarak CHP'nin ivme kazandığını falan söylemesin.
CHP şu anda en zayıf durumda.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra siyaseti ve partisini sorgulayan milyonlarca insan varken, sekiz ay sonrasında normal, ama her an yapılacak yerel seçimler dururken bu tartışma niye?
Dilimizde buna “selden kütük çalmak” derler...
Bu dile kapılıp özgürlük, değişim diyenlere de bakmak gerekli.
Acaba gerçekten sosyal demokrat bir parti için mi çabalıyorlar, yoksa kendi koltuklarını koruyup, yaşadıkları şehri kendi başlarına dizayn etmek için mi?
***
İzmir'de de durum Türkiye'den farklı değil.
Milletvekili aday listelerinde istedikleri değişimi başaramayanlar, yerel seçimlerde aday olma olasılıkları zayıflayanlar, aday belirlemede eski güçlerini kaybetmiş olanlar oturmuş “değişim” diyor.
Doğrudur, değişim şart.
Ama yerelden başlayarak değişim şart.
Mahalleden, ilçeden, ilden yürüyen, sonunda partinin en tepesine kadar ulaşan değişim şart.
Yoksa “senin adamın gitsin, benim adamın gelsin”, ya da “benim sözümü dinleyecek birisi gelsin” diye değişim isteniyorsa, o zaman buna da milletin karnı tok.
***
CHP'deki “değişim” tartışması bana göre hiç samimi değil.
Tartışmayı açanlar da samimi değil.
Böyle bir dönemde selden kütük kapmaya çalışmak hiç de akıllıca değil.
Sel gider kum kalır, kişi ettiğini bulur...