Devlete sızmadı, açık davetle geldi.

Dış politikadan ekonomiye kadar birçok alanda adeta ülkeye hükmetti.

Eğitimsiz olmasına karşın , bir tür hipnozla etrafında büyük kalabalıklar topladı.

Mistik bir şifacı ve aziz olarak tanındı.

Hastaları dua ederek ve dokunarak tedavi ettiği söylendi.

Vaazları ve kehanetleriyle ünlendi.

Konuştuğu insanları hipnotize ederek ikna ettiği söylentileri yayıldı.

Bacakları kontrolsüz titrer, ayaklarını sürüyerek yürür, ellerini hep meşgul tutardı.

Asla açık ve anlaşılır bir cümle kuramaz, her seferinde ya özne, ya yüklem, ya da her ikisinin birden eksik olduğu cümlelerle vaaz verirdi.

Askerleri ve orduyu sevmezdi.

Kendisine sık sık vahiy geldiğini söylerdi.

Devlet kadrolarına kendi seçtiği kişileri getirir,din görevlilerinin atamasından üst düzey memur atamalarına kadar her şeye karışırdı.

Devlete yakınlığı yabancı gizli servislerin dikkatini çekmiş, iştahlarını kabartmıştı.

O'nu tanıdınız mı?

Hayır hayır O değil.

O 20. yüzyılın şarlatanıydı.

Adı Grigori Rasputin.

Çarlık Rusya'sını kanlı papazı.

Öldürülmesinden bu yana tam 100 yıl geçti. Mezarı bile belli değil...

Bunu 21. yüzyıl versiyonu ne yazık ki ülkemizde ortaya çıktı.

Fazla söze gerek yok. Peşinden gidenler yalnızca saf ve cahil kitleler değil. Siyasetçiler, iş adamları, üst düzey bürokratlar, öğretmenler, polisler, generaller, amiraller var. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Bakın biat ettikleri Fetullah Gülen'in yıllar içinde söylediklerine;

“Peygamber efendimiz bana temessül etti (başka bir şekle girme, cisimleşme), karşımda göründü.”

“Ben Peygamberin üzerindeyim.”

“Ben bu zikri, günde 12 bin defa tekrarlıyorum.” (Zikir 7 saniye sürüyor.12 bin defa tekrar için 23 buçuk saate ihtiyaç var.)

Şeyh uçmak ister de müritler uçurmaz mı? Şöyle diyorlar;

“Hocaefendi çevremizde Hz. İsa olarak da bilinir.”

“O Türkiye'nin değil, kainatın imamıdır.”

Bir de itiraf;

“Hocaefendiye gittiğimiz zaman, biz daha konuşmadan, bizim O'na ne soracağımızı söylerdi. Biz de derdik ki 'Ne keramet gösteriyor' meğerse bizim telefonlarımızı dinliyormuş.”

Üzülerek söylemek gerekiyor ki bu topraklarda din siyasete karıştırıldığı, din sömürüsü yapıldığı sürece bu tür şarlatanlar boy göstermeye devam edecek.

Baksanıza eski Başbakan Yardımcısı AKP Milletvekili ne diyor;

“Bu noktada diğer cemaatlerin müsterih olmasında fayda var.”

Aklımıza eski bir devlet görevlisinin anısı geldi;

Doğu illerimizden birinde şeyhin biri vaaz veriyor, müritleri huşu içinde dinliyorlardı. (Şeyhimiz keramet sahibi. Suya su kattı ayran oldu) diyorlardı. Şeyhin rakı içtiğine cemaati bir türlü inandıramadık.”