Ülkemizde ve dünyada kültür sanat yaşamının aktörlerini üç ana grupta toplamak mümkün: özel sektör, kamu sektörü ve sivil toplum. Kamu sektörü bağlamında, devletin ve belediyelerin kültür ve sanat kurumları yer alır. Avrupa’nın pek çok ülkesinde, merkezi hükumetlere, devlet üniversitelerine ve yerel yönetimlere bağlı kurumların yanı sıra, bölgesel yönetimlerin kültür sanat kurumları vardır. Sivil toplum kapsamında ise, kültür ve sanat alanları ile ilgili dernek, vakıf, sendika, kooperatif v.b. kuruluşları sayabiliriz. Tabi, yarı-kamu kuruluşu niteliğindeki meslek birliklerini de unutmamak gerekir. Bu yazımızda, çok geniş bir kavram olan ‘kültür’ün bir parçası olan sanat alanı üzerinde odaklanacağız.

***

Ülkemizde sanat yaşamı, iki elin parmaklarını aşmayacak sayıdaki kentimizle sınırlıdır, ne yazık ki. Bu toplamın önemli bir yüzdesi üç büyük kentte toplanmıştır. Adana, Antalya, Eskişehir, Bursa ve (şimdilerde -kayyum yönetiminde- pek çok etkinliği kısıtlanan) Diyarbakır gibi birkaç kentin dışında Anadolu’nun sanat yaşamının çölden farksız olduğunu söylemek abartı olmaz. İstanbul, tek başına ülkenin sanat yaşamının motoru görevini üstleniyor. Özel sektör kuruluşları, dünyanın çok az ülkesinde benzeri görülen bir pay sahibi bu tabloda. Büyük sermaye kuruluşlarının pek çoğu kendi sanat kurumlarını oluşturmuş ve kentin sanat yaşamında başat bir rol üstlenmiş. Büyük sermaye, kendi kuruluşlarının etkinliklerinin yanı sıra, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın da en önemli destekçisi olarak kentin sanat yaşamının yönlendiricisi... Yerel yönetim, niteliği tartışmalı etkinliklerle ikincil bir konumda bulunmaktaydı, Ekrem İmamoğlu’nun başkanlığına kadar. Bunun olumlu yönde değişmeye başladığını görmek sevindirici. Halkın sanatla buluşturulması kamusal bir görevdir, pek çok yerel yönetici bunun bilincine varamamış olsa da…

Gelelim kentimize. Osmanlı’nın son dönemlerinde İstanbul’la yarışan İzmir’in sanat yaşamının taşra kavramı ile anılması üzücüdür. Ne özel sektör, ne de kamu sektörünün bu alana yeterli yatırım yapmadığı aşikar. Bornova’da yeni açılan İzmir Devlet Tiyatrosu ve Opera sahneleri kamu sektörü açısından olumlu adımlar, ama yerel yönetimin gerek altyapı, gerekse etkinlikler açısından çok yetersiz kaldığı bir gerçek. Tunç Soyer’in bir Sanat Merkezine dönüştürmeyi düşündüğü Elektrik Fabrikası’nın yerel yönetime bırakmak istemeyen merkezi hükumet bu yoksulluğun devamını istiyor belli ki…

*** 

Özel sektörden bu alana yatırım yapanlar ise, birkaç kuruluşla sınırlı ne yazık ki. Görsel sanatlar ve müzik alanında nitelikli işler yapan Arkas Sanat Merkezi (yeni başlayan “Ara Güler Merhaba İzmir” sergisini kaçırmayın), Olten Sanat (İbrahim Yazıcı yönetimindeki Filarmoni orkestrası ile), Yaşar Holding (İzmir Çağdaş Sanat Müzesi’nin hazırlık çalışmaların sürdüğünü duyuyorum, umarım yakında gerçekleşir bu proje), Swissotel Büyük Efes (Sanat Günleri yeni başladı), Folkart (yarın müthiş bir sergi başlıyor: Fikret Mualla), Filiz Eczacıbaşı yönetiminde İzmir Kültür Sanat Eğitim Vakfı (İKSEV’in 27. Avrupa Caz Festivali haftaya, Deniz Kuvvetleri’nin Deniz Yıldızları Orkestrası & Hüsnü Şenlendirici konseri ile başlıyor. 19 Mart’a kadar sürecek olan festival, İzmirlilere nefes aldıran az sayıdaki nitelikli etkinlikten biri)… 

İzmirlilerin tiyatroya ilgisinin az olduğundan yakınır İzmirli tiyatrocular. Oysa, İstanbul’dan gelen tiyatroların neredeyse tamamı kapalı gişe oynuyor (Nedim Saban’ın yönettiği, Tiyatro Kare’nin “Ağaçlar Ayakta Ölür”ü, Günay Karacaoğlu’nun oynadığı Baba Sahne’nin “Basit Bir Ev Kazası”, Das Das’ın “Vahşet Tanrısı”…) Bu akşam Narlıdere AKM’de Engin Alkan’ın yönettiği “Tarla Kuşuydu Jülyet”i izleyeceğiz. Haftaya da, Konak AKM’de Songül Öden’in oynadığı “Lal Hayal”i… İzmir’in özel tiyatroları içinde de çok iyi işler çıkaranlar var. Ama, ticari işler çoğunlukta… İzmir’in bir Şehir Tiyatrosu’na ihtiyacı var. Umarım, bu işi taşerona havale etme yanlışına düşmez yerel yönetim… Sinema alanından bir duyuruyla noktalayalım: Kadın Yönetmenler Film Festivali’nin üçüncüsü bu hafta sonu başlıyor. Sinemaseverlerin ilgisiz kalmayacağına inanıyorum.