Aldırma Gönül’ün, Leylim Ley’in devrimci şairi; Kuyucaklı Yusuf’un, İçimizdeki Şeytan’ın, Kürk Mantolu Madonna’nın ve daha birçok muazzam eserin sahibi.

Sabahattin Ali…

76 yıl önce bugün, 2 Nisan 1948’de, caniler tarafından başına taşla vurularak katledildi.

Ana başlıklar halinde sayacak olursak içinde; aşk, ayrıntı, çevre, doğa, evlilik, fedakârlık, gözyaşı, ironi, kadın, kasaba, kıskançlık, mağara, melankoli, oturak, ölüm, platonik, şeytan, taşra, üzüntü, vapur, yalnızlık, zaman, duygu ve düşüncelerini barındıran ve Atilla Birkiye’ye, “Sabahattin Ali’nin Yapıtlarını Sevme Sözlüğü” adında kitap yazdıracak kadar bir yazın ustası…

*****

25 Şubat 1907'de, Gümülcine'de doğdu Sabahattin Ali. Etrafındaki insanlar, hep güzel sözcüklerle anar Sabahattin Ali’yi. Sempatik, kabına sığamayan, güler yüzlü. Ve daha birçok güzel söz. Kimisi yazılı, kimisi sözlü. Dostlarından Niyazi Berkes mesela şöyle der Sabahattin Ali için: Sabahattin; ak saçlı, altın gözlüklü, iyi giyimli, efendi kılığına girmiş bir çocuktu aslında. Aşka âşık bir insandı o. Hatta Nâzım Hikmet, çok romantik olmakla eleştirir onu. Ne güzel bir eleştiri değil mi? Bu kadar gerçekçilerin yanında keşke dünyanın çoğu insanı ‘çok romantik’ de olabilseler.

Kendisi de, “15-16 yaşımdan beri şöyle bir haftacık olsun, âşık olmadan durduğumu hatırlamıyorum” der aşk konusunda. Dışarıdan bakıldığında mutlu bir insan zannedilir ama içinde fırtınalar kopan biridir. Yaşamının çoğu hapiste geçmiştir. Sevdi hep ve yazdı. Âşık oldu, yazdı. Yaşadı dibine kadar, yazdı yine. Nasıl içinden geliyorsa, ne istediyse; şiirler, öyküler yazdı. Hep yazdı Sabahattin Ali.

Yaşadı, yazdı. Yazdı, yaşadı. Birilerinin hoşuna gitmedi ama bu hep yazmaları. Yazmaktan hiç vazgeçmedi. Hapishanelerde yattı, yine yazdı.

“Dillerde gezen adım:

Bir seciyesiz, bir it.

Nedense olamadım,

Sizin gibi bir yiğit...

Korkutmaz beni ölüm,

Bir şeytan kadar hürüm.

Süremez bende hüküm,

Ne Allah, ne de Nahit…”

“Bütün İnsanlara” başlığını koyar bu şiirine…

***

Bütün insanları(nı), doğayı, yaşamı sevdi Sabahattin Ali…

“Bir gün kadrim bilinirse, ismim ağza alınırsa, yerim soran bulunursa, benim meskenim dağlardır dağlar” dediği gibi, 76 yıl önce bugün, 2 Nisan 1948’de, bir dağ başında katledildi de ayrıldı aramızdan.

Seni düşündüğümüzde usta, seni andığımızda, ‘melânkoli’ alır başımızı; özleriz, içimizde sızım sızım sızlayan ve dinmeyen hep bir sızı. Biz sana yine vurgunuz be usta. Biz yine sana vurgunuz! Anısına ve muhteşem üretimlerine saygıyla...