Siyasetin en önemli özelliği olmaz denilenin olabilecek olmasıdır.

Bir bakarsınız küs olanlar barışıp, kolkola gezerler.

Bir bakarsınız kolkola gezenler kanlı bıçaklı kavgalılar.

Biz sıradan insanlara da seyretmek kalır.

***

İşte böyle zamanın birinde, bir oduncu ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana rastlamış.

Elindeki baltayı kaldırıp, yılanın başını vurmak üzereyken bir an gözgöze gelmiş.

Yılana vurmaya kıyamamış.

Yılan da duygulanmış ve dile gelmiş.

“Ey insanoglu, sen bana kıyamadın, ben de sana iyilik edecegim” demiş.

***

Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş.

Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş.

“Bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira verecegim” demiş.

Oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş.

***

Ailesi dahil hiç kimseye olan biteni anlatmamış.

Herkes sadece oduncunun çok çalıştığı için durumunun düzeldiğini zannetmiş.

Oduncu yıllar boyu her gün o kör kuyunun başına gitmiş

Yılan ile buluşmuş ve altınını almış.

***

Bir gün oduncu ağır hastalanmış.

Kuyunun başına gidemez olmuş.

Bir kaç gün geçince bolluğa alışmış evinde darlık başlamış.

Oduncu oğlunu yanına çağırmış ve yılanın sırrını anlatmış.

“Kör kuyunun başına git ve oğlum olduğunu söyle. Yılan sana altın verecek” demiş.

Oğlu inanmamış ama gitmiş.

Yılan önce saklanmış, sonra ortaya çıkmış.

Onun oduncunun oğlu olduğuna iyice kanaat getirince de kuyuya inip bir altın getirmiş.

***

Oğlan önce inanmadığı hikayenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılmış.

“Kimbilir daha ne kadar altın var kuyunun içinde” diye düşünmüş.

Hırsla yılanı öldürmek için bir hamle yapmış.

Iskalamış ama yılanın kuyruğunu koparmış.

Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve öldürmüş.

Akşam yaklaşıp da oğlu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiş.

Hasta yatağından sürünerek bile olsa kalkmış.

Kuyunun başına gitmiş ki oğlu cansız yatıyor.

Yılanda o anda görünmüş.

Kuyruğu yok ve kanlar içinde.

***

Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş.

Canının parçası oğlu yerde cansız yatıyor.

Yıllardır velinimeti olan yılan ise yaralı.

”Hatalı olan oğlum olmalı” demiş ve yılandan özür dilemiş.

“Tekrar dost olalım” demiş.

Yılan ise acı acı gülümsemiş:

“Çok isterdim ama sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız” demiş.

***

Kıssadan hisse:

Yılandan dost olduğuna inanıyor, gelen altınlara ses çıkarmıyorsunuz.

O zaman politikacılara da şaşırmayacaksınız...