Boksör rakibi karşısında güç durumdadır. İmdadına gong yetişir. Antrenörü moral verir boksörüne;
“İyi gidiyorsun. Böyle giderse ikinci rauntta devireceksin onu.”
İkinci raunt daha berbattır durum. Dudakları patlamış, gözü şişmiştir. Yine gong çalar, köşede antrenör gaz vermeye devam etmektedir;
“Çok iyisin. Her an Nakavt edebilirsin. Bir yumrukluk canı kaldı. Aynen devam et aslanım.”
Üçüncü raunt felakettir. Ağzı-burnu dağılmıştır. Hakem birkaç kez müdahale eder. Raunt biter. Antrenör, gözlerini zor açan kan içindeki boksöre gaza devam eder;
“Bu iş tamamdır yiğidim. Çok güzel dövüşüyorsun. Bu rauntta iş bitiyor. Böyle devam et.”
Boksör ağzını zor açarak sorar;
“Tamam iyi dövüşüyorum da, yenmesine yeneceğim de, beni deminden beri kim dövüyor?”
İktidarın durumu da bu boksöre benziyor. Perişan haldeler. Nerelerinden tutarsanız ellerinizde kalıyor. Yıkılmak üzereler, farkında değiller. Hala referandumda yüzde yetmişlerden söz ediyorlar.
Aslında korkuyorlar. Tir-tir titriyorlar. “Hayır”lar çığ gibi büyüyor. Stadyumlarda yükselen İzmir Marşı'nın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar. Sokaklarda kadınların, gençlerin çığlıklarını çok iyi anlıyorlar.
Şimdi çareyi rakip boksörün bir kolunu bağlamakta buldular. OHAL'i uzatmaları bu yüzden. Merkel bile şaşırmış “OHAL'le referanduma nasıl gideceksiniz?” diye soruyor.
Hayır diyen herkese gözdağı veriyorlar. Korkutmaya, sindirmeye çalışıyorlar. Gözaltılar, coplar, biber gazlarıyla gövde gösterisi yapıyorlar. Propagandalarını kışkırtma ve provokasyona dönüştürüyorlar. Camide imamlara 'evet' propagandası yaptırıyorlar. Cemaati bölmeye çalışıyorlar. Valileriyle, kaymakamlarıyla, Milli Eğitim Müdürleriyle, seçim kurulu başkanlarıyla iğrenç bir propagandanın içine giriyorlar. Oslo'da Dolmabahçe'de teröristlerle masaya oturanlar, Habur rezaletini yaratanlar, şimdi sıkılmadan 'Hayır' diyenleri terörist ilan ediyorlar.
Muhalif seslerin susması için her türlü çareye başvuruyorlar. Modacıdan karikatüriste ne kadar muhalif ses varsa hepsini sudan nedenlerle tutukluyorlar, zindana atıyorlar.
Cumhuriyet Gazetesi çalışanları 100 gündür zindanda. İddinamaleri bile hala yazılmadı. Ahmet Şık'a FETÖ'cülerin yaptıkları yetmedi. Sebepsiz yere yine Silivri zindanına tıktılar.
Ama korkunun ecele faydası olmazmış. Nisan bahar ayıdır. İzmir'in dağlarında çiçekler filiz vermeye başladı bile.