Adı 2017 olan bir yılı daha uğurluyoruz. Yüzümüzü, gönlümüzü, aklımızı güldürmedi ki ona güle güle git diyelim! Öylesine çok acı, kaygı, keder, kahır, kırılganlık yaşadık ki 2017’yi anacak, arayacak gücü bulamıyoruz kendimizde.

İşsizliğin, kadına şiddetin, ekonomik sıkıntının, yoksulluğun, eğitimdeki belirsizliklerin, gazeteciler üzerindeki baskının, sevgisizliğin sürekli arttığı bir yılı özlemek olası değil elbette.

Oysa gönül “mutlu olmak varken”, acıyla sarmaş-dolaş olmaya ne gerek var diyebilmeyi ne çok istiyor. Bu söz sıcaklığı, toplumcu- gerçekçi şiirimizin ölümsüz adı A. Kadir’i anımsatıyor bana.

A. Kadir (1917-1985) yaşasaydı 100 yaşında olacaktı bu yıl. Asım Bezirci “A. Kadir'in adı, çilenin olduğu kadar direncin de adıdır, umudun ve çalışkanlığın da adıdır. Kısacası, örste dövüle dövüle çelikleşen namusun adıdır” der.

İlhami Soysal’ın “A. Kadir, dün de, bugün de halkın, insanların şairidir. Şiirlerinde alabildiğine bir insan sevgisi, alabildiğine bir sıcaklık ve candanlık vardır” sözlerini unutmak olası mı?

Toplu şiirlerini 1968’de “Mutlu Olmak Varken” adı altında tek ciltte toplamıştı. Sevilen şiirlerinden birisi de “Çiçekleri Umudumuzun” adını taşır.

A. Kadir bu güzel şiirinde çocuklara “Çok olun, çocuklar, çok olun, / yüzlerce olun, binlerce olun, onbinlerce. / Daha çok olun, daha çok olun, / yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun” diye seslenir. “El ele verin, çocuklar, el ele” diye kenetlenmeye çağırır onları.

yaşayın dünyayı doya doya,

açın kapıları, camları güneşe,

ne yeise kapılın, ne korkuya,

(…)

Mutlu olmak varken bu dünyada,

geceler geldi dayandı kapımıza,

olduk acımızla sarmaş dolaş,

bekledik düşümüzle koyun koyuna.

Evet mutlu olmak varken diyor ya şair; bir bildiği, bir diyeceği olmasa söyler miydi? “Çocuklar, çiçekleri umudumuzun” diyor ya, haklı şair; çocuklar umudumuzun, mutluluğumuzun, geleceğimizin beklentisi, güvencesi değil mi?

Nedir mutluluk? Nâzım’ın Abidin Dino’ya sorduğu gibi “mutluluğun resmi yapılabilir mi?” Şirin çizgiler, sıcak renkler buluşması, duygu coşkunluğu mu yoksa mutluluk? Karanlıktan aydınlığa çıkana değin yaşanan süreç mi? Nedir mutluluk sahi? Bilen, gören, rastlayan var mı?

TDK sözlüğü “bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut” olarak tanımlıyor mutluluğu.

Mutluluk demişken, sıcak bir haberi de görmezden gelmek olası değil.

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Ağı’nın hazırladığı 2017 Dünya Mutluluk Raporu’na göre dünyanın en mutlu ülkesi Norveç, en mutsuz ülkesi Brundi’ymiş.

155 ülke arasında Türkiye’nin yeri kaçıncı sırada dersiniz? Haber çok dikkat çekmese de duyanınız, okuyanınız olmuştur.

Türkiye bu yıl dokuz sıra yükselerek 69’uncu olmuş! Oh ne mutluluk! Raporu hazırlayan ülkelerin en az dörtte üçünde altı temel öğenin mutluluk göstergesiyle bağlantısı olduğu belirtiliyor. Bu etkenler kişi başı gelir, sosyal destek, sağlıklı yaşam beklentisi, kişisel özgürlük, iyilikseverlik, yolsuzluğun bulunmaması…
Bu veriler, ölçütler, beklentiler ülkemiz insanını mutlu edecek düzeye gelmemiş olmalı ki gerilerde kalmışız!

Mutlu ülke olmanın yolu kuşkusuz sosyal dayanışmanın, sağlıklı yaşama olanaklarının, işsizliğin sağlandığı; adaletin, özgürlüğün, eşitliğin, barışın, sevginin buluştuğu bir ülkede yaşamaktan geçer.

Umudun şiir dilini kullanıp kinden, cinlikten, hinlikten, hainlikten, yozluktan, aymazlıktan uzak 2018’in ülkemize, dünyamıza, insanlarımıza iyilik, esenlik, gönenç, kıvanç getirmesi dileği ile yeni yılınızı kutluyorum.