Sinema filmi de olan Fahriye Abla şiirindeki birçok dizeyi anımsarız; ancak şairi hemen aklımıza gelmez ya da hiç bilmeyiz bile. Ahmet Muhip Dıranas adını öğrenmeye de çok insan üşenir!

“Ah güzel Ahmet abim benim / İnsan yaşadığı yere benzer / O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer” dizeleri çoğumuzun ezberindedir. Mendilimde Kan Sesleri şiirinde uzun uzun Ahmet Abi vardır. Peki “Masa da Masaymış Ha…”

Bir özdeyiş gibi aklımızdan çıkmayan bu dizelerin şairinin Edip Cansever olduğunu anımsayan kaç kişi çıkar?

“Aldırma gönül aldırma, leylim ley, benim meskenim dağlar, ben sana vurgunum…” Dilden dile dolaşan, sevilen şarkılardır. Kaçımız bu şiirlerin Sabahattin Ali’ye ait olduğunu bilir ki?

“Yiğidim Aslanım Burda Yatıyor”, sık sık radyolarda, televizyonlarda, sanal ortamda çalınır, toplantılarda, mitinglerde topluca seslendirilir. Onu seslendirenlerin, söyleyenlerin de çoğuna sorsanız, Bedri Rahmi Eyüboğlu adını anımsamazlar, bilmezler bile.

***

Kuşkusuz bu türden çok örnek verilebilir. Peki FOSFORLU CEVRİYE desem… Bu romanı, filmi anımsamayan var mı? Ya romanın yazarını?

Sanırım ilgilenenlerin, merak edenlerin dışında hiç kimse? Suat Derviş adını duyduğumuzda erkek sandığımız; yürekli, atak, özgürlükçü, devrimci; kalemiyle, eylemiyle işlevsel bu kadın romancıyı kolay kolay aklına getirmez.

Bugün onun ölüm yıl dönümü. Tam adı Hatice Suat Derviş (1905 - 23 Temmuz 1972).

Türkiye'nin öncü gazetecilerinden… Döneminin üretken yazarlarından. Muhabir, köşe yazarı, editör…

Türkiye'den Avrupa’ya muhabir olarak giden ilk kadın gazeteci. Ülkenin ilk basın sendikasının beş kurucusundan biri ve ilk başkanı. Devrimci Kadınlar Birliği'nin kurucusu. Kadın hakları, demokrasi alanlarında savaşım vermiş bir eylemci yazar.

Suat Derviş dört evlilik yaptı. Son olarak (TKP) genel sekreteri Reşat Fuat Baraner ile evlendi. Birlikte 15 Ekim 1940- 15 Kasım 1941 yılları arasında YENİ EDEBİYAT dergisini çıkardılar. Derviş, dergide kısa öyküler, fıkralar, eleştiriler yazdı.

Oldukça yoğun, devinimli, üretken, işlevsel geçen yıllar…

***

Nâzım’la Suat Derviş çocukluk, ilk gençlik arkadaşıdır. Ailece görüşürler. Yıllar sonra bir gazeteci arkadaşı Derviş’e sorar: “Bir kadın, kendisine âşık olmuş, hatta şiir yazmış Nâzım Hikmet gibi yakışıklı bir adamı nasıl reddebilir?”

Suat Derviş’in yanıtı: “Onun bu kadar ünlü biri olacağını nerden bilebilirdim? O zamanlar Nâzım sadece deli bir oğlandı! Diğer taraftan, ben, Nâzım’ın isteyip de elde edemediği tek kadınım!”

Nâzım Hikmet Suat Derviş için yazdığı “Gölgesi” adlı şiire şöyle başlamış:

“Ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını; / Bir kere eğemedim bu kadının başını. / Kaç kere sürükledi gururumu ölüme / Fırtınalar yaratan benim coşkun gönlüme. ”

Nâzım’ın, aşkına karşılık bulamadığı kadın için yazdığı şiir şu hüzünlü dizelerle biter:

Ömrümde duymamıştım böyle derin bir acı / Birden onun yüzüne haykırma ihtiyacı / İçimde alev alev tutuştu yangın gibi / Bir dakika kendimin olamadım sahibi / Hiç olmazsa hıncımı böyle alırım dedim, / Yolda mağrur duran gölgesini çiğnedim.”

***

Gazeteciliği, yazarlığı, romancılığı; ilkeli, kararlı, özgüvenli siyasal duruşu; savaşımcı, devrimci ruhu…

Sürgünler, yalnızlıklar yaşayan, açlık çeken, savaşımını ölene dek sürdüren, pes etmeyen bu örnek yazın ve siyaset insanını, Suat Derviş’i ölümünün 53. yılında saygıyla, değerle, sevgiyle anıyorum.