Değerli okurlarım, bu yazıma başlamadan önce, yani parmaklarım klavyeye dokunmadan önce penceremden dışarıya baktım; Gün aymış mı? Aymamış mı? diye… İşte o anda karanlıkta öğrenciler esneye esneye (!) okullarının yolunu tutmuşlardı…

Yazıma 'Günaydın' diye başlasam, günümüzün akı siyah, siyahı ak gösteren, sihirbaz kılıklı! bazı siyasetçilerine dönmemek için sabrettim! Kısacası, önce vicdanıma, sonra sizlere hesap verme duygum galip geldi…

Hoş! Sabahın bu karanlığında yola dökülen milyonlar var. İktidar kanadı buna “Tasarruf” diyor. Tabii ki yersen! Vatandaş Saray’ın masraflarına otomobil, uçak koleksiyonuna, işsizlere, hayat pahalılığına bakıp, geleceğin ülke yönetimine talip olacak çocuklarını niçin “gün aymadan” yollara düşürüldüğünü anlamaya çalışıyor! Ben, artık siyasi raporlarından önce meteoroloji, borsa ve bir de spordaki puan tablolarına göz atıyorum… Geçtiğimiz günlerde yayınlanan hava raporlarına bakmadan yola çıkanlar, uçan çatılara, yıkılan tabelâlara, duvarlar altında kalan insanların nasıl hayattan koparıldığına şahit oldular… Fırtına ve hortum- hortumlama, yağmacılık gibi olaylar da işin başka bir yanı!

* * *

İsterseniz bir de Futbol Ligleri raporlarına, Avrupa, Dünya Kupası sıralamaları ile Süper ligin puan cetvelindeki bölgemizin ve İzmir’imizin durumuna bakalım… Ünlü tarihçi Heredot’ un da dediği gibi İzmir, “en yüce gök kubbenin altında ve dünyanın en güzel ikliminde” kurulmuş , 5000 bin yıla uzanan tarihin her döneminde önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Evet, Ege’nin İncisi İzmir, Türkiye’mizin “marka şehirlerindendir. Alsancak, İzmir’in marka semtlerindendir ve de Alsancak Stadı da Ülkemiz futbolunda bir markadır. Futbolun ilk oynadığı şehirlerinden olan İzmir’in Alsancak Stadı nice kulüplere ve futbolculara önce zımpara gibi zeminde, sonra da kadife misali çim sahalarda futbolun sihrini aşılamıştır. Gerçi bugün iki takımımız Altay ve Göztepe vitrindedir. Göztepemiz’den sonra Altayımızın da Alsancak Mustafa Denizli Stadı markası ile onurlandırılması çok önemlidir…

* * *

Futbolun sanatçıları futbolculardır. Ama onları ışıklar altında parlatanlar da futbol antrenörleri ve de futbol adamlarıdır. Nitekim iki camia da TÜFAD ve TÜRFAD adları ile dernekleşerek spor turizmi ve spor endüstrimize önemli hizmetler vermektedir. İzmir’de TÜFAD’ ın Başkanı Dr. Şaban Acarbay ve TÜRFAD’ın başkanı olan Bahri Vreskala’dır. Bu vesileyle iki dostumu bir kez daha kutluyorum. İki başkan da önemli programlar ve seminerler düzenleyerek, “İnsanlar yaşarken anılmalıdır” sloganıyla bu yolda hizmetleri geçenleri ödüllendirmeye özen göstermeye devam ediyor…

TÜRFAD İzmir Şube Başkanı Bahri Vreskala’yla bu konuyu çok defa gündeme getirdik. Vreskala, Derneğin amacını şöyle anlattı: “Ulu Önder Atatürk’ün gösterdiği hedefler doğrultusunda; Zeki, çevik ve Ahlaklı sporcuların yetiştirilmesinde  katkıda bulunmak, Türk Futbolunun kalkınması, gelişmesinde uluslararası alanda başarıya yönelik çalışmalar yapmak, spor kulüplerine, özel ve tüzel kişi ve kamu kurum ve kuruluşlarına, Türkiye Futbol Federasyonuna görüş bildirmek, destek vermek, İşbirliğinde bulunmak, dernek üyelerinin sosyal ve sportif hizmet ihtiyaçlarını karşılamak ve yardımda bulunmaktır. Yerel veya ulusal düzeyde toplumsal gelişmeye katkı sağlayacak çözümler üretmek, destek vermek ve faaliyette bulunmak amacıyla kurulmuştur.”

TÜRFAD İzmir Şubesi, 07 Mayıs 1988 tarihinde İstanbul’da kurulan Genel Merkez’e bağlı olarak 23 Kasım 1993 tarihinde Bahri Vreskala’nın kurucu  başkanlığında, Salih Esen, Şaban Acarbay, Reha Tanık, aramızdan ayrılan rahmetli Tahir Türetken, Sabri Sarıyer ve Avni Yelkenbiçer’in katılımları ile oluşan kurucu yönetim kurulu tarafından faaliyete geçti. TÜRFAD başkanlık grevini yapan isimler sırası ile şunlar: Bahri Vreskala, Kemal Zorlu, Ali Timur, Nafaiz Zorlu, Cemal Dönmez, Bahri Vreskala...

Bahri Vreskala, derneğin sportif alanda faaliyetlerinin yanı sıra sosyal faaliyetlerinin başında geleneksel “İnsanlar Yaşarken de Anılmalıdır”ın geldiğini ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı: “Geleneksel İnsanlar Yaşarken de Anılmalıdır” anma törenleri ilk 5 yılda sırasıyla Mazhar Zorlu, Selçuk Yaşar, Tahir Türetken ve Prof. Dr. Necati Akgün adına tek tek bir kişi olarak düzenlendi, ancak katılım oranı çok düşük oldu. Bu görevi devraldığım 2004 yılından itibaren günümüze kadar, Konak Belediyemizin desteklerinde önce 10 kişiye, daha sonraki yıllarda sporun değişik alanlarında hizmet edenler de dahil edilerek her yıl sayı arttırıldı ve 2010 yılından itibaren ödül alanların sayısı 40 kişiye kadar çıkarıldı. Bugüne kadar 547 kişi ödül aldı.”