Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz!” (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

Prof.Dr.Şadan Gökovalı... Sözcüklerle dans etmek onun işiydi...
Hastalanıncaya kadar şiir gibiydi konuşması, sohbetleri...
Beş bin şiiri ezbere bilirdi. Gazeteci, yazar, akademisyen değildi sadece. Şairdi de!
Klâs bir Uluslararası Rehber, derya gibi de bir Mitologtu Şadan Hocam...
Ölesiye İzmir’e sevdalıydı.
Bir yazısında 8500 yıllık kentimizi bakın nasıl anlatmıştı?
“Antik kültürde şehirler ve ovalar dişidir, dağlar ve nehirler erkek.
Dolayısıyla İzmir, ‘İzmiriçe’dir, Kadifekale de 189 metre ile kentin en yüksek noktası olduğu için 'İzmir’in tacı'dır.
Türkiye’de İzmir’den daha yüksekte olan şehirler vardır elbette ama İzmir’e Kadifekale’den baktığınız zaman tüm şehri görürsünüz.
Anadolu’da çok az şehirde İzmir’deki kadar antik şehir vardır.
Bergama; Bergama İmparatorluğu’nun ve Roma eyaletinin de başkenti.
Fakat orası ‘resmi eyalet’ olduğu halde genel valiler Efes’te otururlardı, orası da başkentti.
Çok ünlü bilim adamlarının yetiştiği Kolofon yine İzmir’de, Klaros da!
Bütün bu devletler bugün var olsaydı, insanın İzmir’de ayağını uzatıp dinlenmesi için neredeyse pasaport alması gerekirdi.”
Ve Ahmed Arif’in dizelerini de eklemişti hemen o yazıda:
“Beşikler vermişim Nuh’a,
Salıncaklar, hamaklar!
Havva Ana dünkü çocuk sayılır,
Anadolu’yum ben,
Tanıyor musun?”

****

"Tarih Baba" Heredot(Heredotos) şöyle yazmıştır 1.Kitap Klio, sayfa 142’de:
”Panion’da toplanan İonlar, kentlerini yeryüzünde bizim bildiğimiz en güzel gökyüzü altında, en güzel iklimde kurdular.
Gökovalı Hoca, Klâsik Anadolu Söylencebiliminin -yani mitolojinin- Menderes'teki Klaros'u “dünyanın İonya’da “en büyük kehanet merkezi” olarak anlattığını dillendirirdi.
Derslerinde de,
gezilerinde de, yazılarında da!
Yıllar önce öğrencilerini götürdüğü Klaros Kazı alanında elinde megafonla böyle başlamıştı Klaros’tan söz etmeye.
Anımsadığım kadarıyla (ben de vardım o gezide) ilk ondan duymuştum Antik Çağ'ın şairi İzmirli Homeros’un heykelinin de Klaros’ta bulunduğunu.
O Homeros ki,
"İlyada ve Odysseus" destanının yazarıdır; her fırsatta yüreğinin Troya’dan, Anadolu’dan yana çarptığını göstermiştir…

****

"Toplumsal sorumluluk" projesiyle Saya Holding'in "ana sponsor" olduğu Menderes'teki Klaros Antik Kazı Alanı’nı, yıllar sonra Klaros Kazı Alanı Bilimsel Danışmanı Doç.Dr. Onur Zunal rehberliğinde gezerken, kent kültürüne en fazla hizmet etmiş bir aydın, entelektüel, kalem erbabı Gökovalı Hoca’yı da andım. Ruhu şad olsun...
Yineleyelim;
Klaros, İonya'da "kehanet merkezi" olarak bilinir. Kolofon Antik Kenti’nin de "kutsal alanı".
Klaros Kazıları, antik dünyanın bu önemli "bilicilik-bilgelik merkezini geleceğe kazandırmayı" hedefliyor.
Antik dünyanın yalnızca bilicilik değil, önde gelen liderlerinin, düşünürlerinin ve sanatçılarının bir araya geldiği entelektüel bir bilgelik merkezi olan Klaros’ta şimdi kazılar; inşaat (yapı), ilaç üretimi, yüksek teknoloji (savunma, arge) vb. alanlarda aktif Saya Holding’in "kültürel yatırım" vizyonuyla ilerliyor.
Kazılar, Ege Üniversitesi’nden Doç. Dr. Onur Zunal’ın "bilimsel danışmanlığında" yürütülüyor.

****

Türkiye’de, çok sayıda arkeolojik eser bulunmakta ve bunların ortaya çıkarılması, korunması, gelecek nesillere aktarılması, dünyaya tanıtılması ve turizme kazandırılması -elbette- gerekmekte. Arkeolojik kazılar, devletin kaynaklarıyla yürütülmekte.
Ancak bu kaynaklar yetersiz günümüzde. Dolayısıyla sponsorluğa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmakta.
Saya Holding'in yönetimi de Klaros Arkeolojik kazılarına sponsorluk yaparken, en önemli amaçlarının, "İzmir ve çevredeki Anadolu’daki kültürel mirasın korunmasına ve gelecek kuşaklara aktarılmasına katkıda bulunmak olduğunu" ifade ediyor.
Hemen belirtmeli; önemli bir sosyal sorumluluktur; bu çok da kıymetlidir.
Ve verdikleri “Bayraklı‘daki Smyrna kazılarına da sponsor olacakları” müjdesi de!
Dileğimiz;
arkeolojik kazılara sponsorluk yapan işletme sayısının daha da artmasıdır.
Çünkü;
ülkemizde gün ışığına çıkarılmayı bekleyen çok sayıda arkeolojik eser bulunmaktadır ve bunlar kültürel mirastır Büyük İnsanlık’a…

****
Yazıyı sonlarken, 23 yıl önce aramızdan ayrılan Büyük Arkeolog Hocaların Hocası Prof. Dr. Ekrem Akurgal'ın, Hürriyet Pazar'da yayımlanan söyleşisinden arşivime aldığım Türkiye'nin arkeolojik servetini anlattığı ifadesini anımsatmayı düşündüm.
Şöyle diyordu Akurgal Hoca;
‘‘O kadar zengin ki Türkiye; Kültür Bakanlığı da o kadar fakir ki...’’
İşte bu çelişki, arkeolojide özel sektör işletme katkısını zorunlu hale getiriyor.
Tartışmasız; arkeloji Türkiye’de de yükselen değer...