Kemer Çayı, Yeşildere, Şirinyer Deresi, Melez, Sinekli Çay…Kemerköprü, Kervan Köprüsü, Dünyanın İlk Köprüsü… Evet, bu isimlerin hepsi bir tek çay için ve – her ne kadar günümüzde görünür olmayıp asfalt yol altında kalmış olsa da- bir tek köprü için

Basmane Garı’ndan itibaren Basmane, Kapılar, Kemer ve Tepecik olarak sıralanır giderdi semt isimleri…İzmir ile ilgili araştırmalar yaygınlaştıkça istasyona adını veren Yeşildere üzerindeki Kemerköprü yavaş yavaş Kervan Köprüsü olmaya başladı. Hatta 19’uncu yüzyıl sonları ve 20’inci yüzyıl başlarında yaygınlık kazanan kartpostallar ortalığa saçıldıkça aynı ismin çoğulu olarak “Kervanlar Köprüsü” bile kullanılmaya başlandı. Hâlbuki İzmirlilerin dilinde –benim çocukluğumda dahi- bu derenin üzerindeki köprü, şeklinden adını alarak Kemer olarak anılırdı. Basmane Garı’ndan başlayarak Çamdibi kavşağına kadar uzanan ve günümüzde Gaziler Caddesi olarak anılan caddenin Yeşildere ile Basmane arasında kalan kısmı da Osmanlı Dönemi’nde Kemer Caddesi olarak anılmaktaydı (Luigi Storari, 1857).

KEMER ÇAYI VE MELEZ

İzmir, 17’nci yüzyıl başlarından itibaren transit liman kenti olarak önem kazanmaya başladıkça kentin bilinirliği de artmış buna koşut olarak ünlü ziyaretçileri de olmuştur. Bu bağlamda; 17’nci yüzyılın ünlü seyahatname yazarı olan seyyahlar da kente gelmeye başlamıştır: Tavernier, Cornelius de Bruyn, Antoine Galland, Tournefort vd.

Arkeolojinin öncü isimlerinden kabul edilen Fransız hekim Jakob Spon da 1675 yılında İzmir’i ziyaret etmiş ve değerli gözlemlerini aktarmıştır. Spon kente ve yakın çevresine dair bilgi aktarırken Kemer Çayı’nı Melez olarak anan ilk isim olur: “…Duvarların kuzeyinde ve doğusunda, kıyısında Homeros’un doğduğuna inanılan ve bu yüzden de bu büyük ozana Melezli adını veren ünlü Melez akıyor. Fakat Melez bugün artık bir derecik kadar zayıf suya sahip…

STRABON VE MELEZ

Spon’un bu çayı Melez olarak adlandırması, Strabon’un Coğrafya (Geographica) adlı kitabında Smyrna tasvirindeki ifadesine dayanmaktadır: “Meles nehri surların yakınında akar…

Gerçi gerçek ve adı Yeni Smyrna yakınlarındaki sulara taşınan Melez’in neresi olduğu tartışması uzun zamandır devam etmekte. Bir kısım araştırmacı Halkapınar Çayı’nı kabul ederken, bir kısım araştırmacıysa Homeros’un yaşadığı dönemi ve bu dönemdeki Smyrna’nın lokasyonunu göz önüne alarak, Eski Smyrna yakınlarında olması gerektiğini ileri sürer. Yeni Smyrna ile birlikte Melez adının da taşındığı ve yeni kurulan kentin yakınlarında bir çaya bu adın verildiği de tezler arasındadır. Ayrıksı bir örnek 1907 yılında kentin topografik haritasını çıkarak Aristote Marie Fontrier’e aittir. Fontrier hazırladığı haritanın 41-51 numaralı plan notlarında konu üzerinde bir makale hazırlığında olduğunu söyleyerek, Melez’in Yeşildere’den Kemer mevkisinde ayrılarak önce Tabakhane Deresi sonra da Boyacı Deresi adını alan –günümüzde artık kentin topografyasında yer almayan- derenin Melez olduğu tezini ileri sürer (1907). Ancak ömrü vefa etmez ve haritasının yayımlandığını göremeden İzmir’de vefat eder Fontrier.

DÜNYANIN İLK KÖPRÜSÜ MÜ?

Teknik olarak kiriş, yükü eğilerek taşıyan yapısal bir bileşendir. Kiriş kelimesi genellikle günümüzde bir çelik kirişe atıfta bulunur. Köprü kirişleri olarak taş levhaların ve kütüklerin kullanılması, yaratıcı erken toplumların dar açıklıkları geçmeleri için hazır bir yol sağlamıştır. Günümüze ulaşan en eski köprü, Türkiye'de İzmir yakınlarındaki Meles Çayı üzerinde 13 m'lik bir taş döşeme olan Kervan Köprüsü'dür. 850 civarında inşa edilmiş. Homeros ve Aziz Pavlos tarafından kullanılmıştır (Steinman ve Watson, 1941).

M. G. Lay (1999); Ways of the World: A History of the World's Roads and of the Vehicles that Used Them”

Yukarıdaki araştırmalara benzer sonuçlar ortaya koyan çalışmalar 20’inci yüzyıl içinde İngiliz yol ve köprü mühendisleri tarafından yapılmış ve yayınlanmıştır. Ancak bu çıkarımı ortaya koyarken, kabul edilen çıkış noktası yanlış olunca sonuç da yanlışlar silsilesine dönüşmüş oluyor. Şöyle ki; mühendis araştırmacılar kentin/İzmir’in topografyasına ve tarihine ilişkin bilgi sahibi olmadıkları için İ.Ö 850’de yapıldığını ve dünyadaki ilk köprü olarak kabul ettikleri köprünün Kervan Köprüsü/Kemerköprü olduğunu düşünmüşlerdir. Dolayısıyla hem Homeros’un hem de Aziz Pavlos’un bu köprüyü kullandığı gibi bir anakronizme düşmüşlerdir.

KERVANLARIN UĞRAK NOKTASI

Kemerköprü kente giriş kapılarından biri olması hasebiyle özel bir alan niteliği kazanmıştır. Gerek çevredeki geniş büyük mezarlıklar gerekse bir çayın akıyor olması gerekse de kente mal getiren ve kentten mal götüren kervanların buradan giriş çıkış yapması bu niteliğin/özelliğin kazanılmasında rol oynamıştır. Kervanların burada mola vermesi, hayvanların izinli çayırlarda yayılma olanağından yararlanması da burada günün her saati dinamik ve hareketli bir yaşamın ortaya çıkmasını sağlamıştır.

İsyana tanıklık eder

Kenti ziyaret edenlerin ve turistik amaçlı gelenlerin uğramadan ayrılmadığı bir lokasyon halini alan bölge, kentin toplumsal tarihinde önemli olaylara da tanıklık etmiştir. Bunlar arasında; savaş ve kargaşa ortamında Haziran 1828’de ekmek ve un fiyatlarının artarak stokçuluğa başlanması ve bunun üzerine bu ürünlerin karaborsaya düşmesi sonucu Müslüman Mahallesi’nde önce erkekler tarafından İzmir Kumandanı Hasan Paşa nezdinde yapılan girişimlerden sonuç alınamayınca kadınlar tarafından başlatılan isyan hareketine tanıklık eder kentin sokakları…

İzmirli Müslüman kadınların başlattığı hareket sonucu İzmir Karakol Komutanı Kayserili Hacı Bey kenti terk etmek zorunda kalır. Kadınlar hükümet konağı önünde İzmir Kumandanı Hasan Paşa ile karşı karşıya gelirler; Hasan Paşa kolluk kuvvetlerine ateş açılmaması konusunda emir verir. Kadınların bu direnişi karşısında Paşa duyarsız kalmaz; un ve buğday fiyatlarına narh koyarak kadınların evlerine dönmesini sağlar. Bir süre sonra Hasan Paşa yeni görev yeri olan Edirne’ye gitmek için kentten ayrılırken, kentte üç gün boyunca kendisine karşı direniş yapan İzmirli Müslüman kadınlar, Paşa’yı gözyaşları içinde uğurlamak için Kemerköprü’de toplanır ve duygu yüklü ve uzun bir vedalaşmadan sonra kendisini yolcu ederler.