Neredeyse her gün üzücü olaylarla karşı karşıyayız.
Yine de mizah duygumuzu kaybetmeyelim. Trajik olayların ortasında bile, fırsat bulunca gülümseyelim.
Nelere gülebiliriz?
Beş tane tankı durdururken çenesi kırılan (Kaçıncı tank kırmıştı acaba?) ve bu yüzden devletin para ödediği ‘Kahraman Gazi’nin bir akrabası, “Ne tankı? Ben dövdüm onu” dedi, mesela…
Manisa’da askerleri arka arkaya zehirleyen firmayla başlangıçta yapılan sözleşmede, kendilerine ‘beş kez (nedense yine beş) zehirleme hakkı’ tanınmış. Kaç hakları kalmış olabilir?
En güzelini Saygı Öztürk yapmış. ‘Amcasının oğlu FETÖ’nün Brezilya İmamı’dır’ diye çamur atılınca, gitmiş Nüfus Müdürlüğü’ne, ‘Amcası Yoktur’ belgesi almış.
Zor durumdayken mizah yapılmaz” diye düşünebilirsiniz. Hiçbir suçu ve kaçma olasılığı olmamasına karşın, yedi buçuk aydır tutuklu olan Cumhuriyet Gazetesi karikatüristi Musa Kart bakın çizgi kullanmadan nasıl karikatür yapmış:
Lütfen, vakit kaybetmeden damat olduğumuzu kanıtlayan formları doldurup avukatlarımıza teslim edelim. Bu kez üst mahkemeye bu belgelerle yapacağımız başvuruda kesinlikle tahliye kararı çıkacaktır. Yüce adaletimizin damatlar arasında ayrım yapmayacağından eminim.”

MİZAH ANLAYIŞIMIZ
Pek farkında değiliz ama sağlam bir mizah anlayışımız var. Amerikalı bir yakınım yıllar önce Susam Sokağı adlı çocuk dizisindeki ‘Big Bird’ün (Kocaman Kuş) Türkçeye ‘Minik Kuş’ olarak çevrilmesinin ne kadar yanlış olduğunu anlatmaya çalışmıştı. Oysa bence çok hoş bir ironiydi. Onlarda olmayan mizah anlayışını çocukluk çağında aşılıyorduk, çocuklarımıza.
Gırgır’ın dünyada en çok satan üçüncü mizah dergisi olduğu, tiyatrolarda Devekuşu Kabare’nin, televizyonlarda Levent Kırca ve ekibinin siyasi parodilerinin çok tutulduğu yılları anımsadım. Bu tür parodiler unutulmaya yüz tutarken, mizah dergileri bir bir kapanıyor, bugün.

ADALET YÜRÜYÜŞÜ’ VE MİZAH
Adalet Yürüyüşü’ ile mizah anlayışımız yeniden uyanışa geçti sanki. Tıpkı ‘Gezi Olayları’nda olduğu gibi...
Ağlanacak halimize gülmeye başladık ki bu çok olumlu.
Musa Çam diyor ki:
Sadece kolesterol değerlerimiz için değil; toplumsal değerlerimiz için de yürümemiz gerekiyor.”
Adalet Yürüyüşü’ne katılımlar arttıkça, AKP ve Erdoğan için tehlike çanları çalıyor.
İlk başarımızı Haziran 2015 seçimlerinde elde ettik. İkincisi Yüksek Seçim Kurulu’nun hukuk dışı kararı ile engellendi. Üçüncüde işi şansa bırakmayalım.
Katıla katıla’ büyüyoruz.
Büyüdükçe keyfimiz, mizah anlayışımız geri dönüyor.
Katıla katıla’ güleceğiz, yakında.
Ve başaracağız.
Katıla katıla’…