REBİA ARİF BİLGİN, 1903 yılında Selanik’te doğdu. Babası Abdurrahman Arif Bilgin, 1895’te Selanik’te Asır adıyla yayın hayatına başlayan ve daha sonra İzmir’e taşınarak "Yeni Asır" ismini alan gazetenin kurucusuydu. Güçlü bir entelektüel zeminde yetişen, iki yabancı dil bilen Rebia Arif, yalnızca bir gazeteci ve yazar değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in ilk yıllarında kadın mücadelesinin dikkat çeken, öncü seslerinden biri oldu.
Rebia Arif Bilgin, Yeni Asır’da üst üste tefrika olarak yayımlanan kadın odaklı romanlarıyla da kısa sürede çok okunan, sevilen bir romancı oldu. Rebia Hanım, çok genç yaşta hayata veda etti. Rebia Arif Bilgin aynı zamanda, ölümünden 4 yıl sonra hayata merhaba diyen, ilerleyen yıllarda Yeni Asır’ın başına geçen DİNÇ BİLGİN’in de yaşamında hiç göremeyeceği halasıydı. Dinç Bilgin’in babası Şevket Bilgin, Rebia Hanım’ın ağabeyiydi. Ne yazık ki ölüm ilanında yer alan hariç Rebia Hanım’ın bir fotoğrafına ulaşamadım.
VE 70. BÖLÜME GELDİK
Bu yazı dizisinin bugün 70. bölümüne ulaştık. Sanıyorum son yıllarda bir tefrika olarak yayımlanan bu kadar uzun süren bir yazı dizisi olmadı. Sevgili okurlarımızın ilgisine ve gazetemiz Dokuz Eylül’e içtenlikle teşekkür ediyorum. (Bir süre daha devam edecek bu yazı dizisine de elbette veda vakti gelecektir.) Gelelim konumuza:
1924 yılında Lozan Antlaşması çerçevesinde mübadeleyle İzmir’e gelen ailesiyle birlikte Rebia Arif, Türkiye'nin değişim sancılarını yaşayan yeni toplum düzenine hızlıca adapte oldu. Henüz genç yaşlarında Yeni Asır’da yazarlık yapmaya başlayan Arif, yalnızca yazarlıkla yetinmedi; kadınlara ayrılan "Kadın ve Moda" sayfasının sorumluluğunu üstlendi ve birinci sayfada “Biz Kadınlar” başlığı altında kadın haklarına dair dikkat çekici yazılar kaleme aldı.
Onun yazılarındaki ses, dönemin inkılap ruhunu taşıyan bir davetin yankısı gibiydi:
“Kadının içtimaî mevkiini tanımak istemeyen eski idarelerin tazyikini düşünelim. Dün ezilen kadın bir hiçten ibaretti. Bugün yeni Türk kadını her şey olmaya namzettir.” (Yeni Asır, 1931)
Rebia Arif Bilgin’in kadını savunan, yücelten, kadın haklarını öne çıkaran bu yazıları, Yeni Asır’da toplumun çok dikkatini çekti. Rebia Arif Bilgin kısa sürede sevilen bir yazar oldu.
SİYASİ MÜCADELE
EDEBİYAT CEMİYETİ
Rebia Arif Bilgin, yalnızca gazete sütunlarında değil, siyasî alanda da kendini gösterdi. 1930 yılında yapılan belediye seçimlerinde Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın İzmir merkezinden belediye meclisi üyeliğine aday oldu. Aday gösterilen diğer kadınlar arasında, dönemin önemli kadınları sayılan Cevriye İsmail, Benal Nevzat ve Hasene Nalan gibi isimler de yer alıyordu. Rebia Hanım seçilemedi, ancak bu süreçteki varlığı, kadınların siyasetteki mevcudiyetini görünür kılmak açısından önem taşıdı, toplumu etkiledi.
Aynı yıl, İzmir Türk Ocağı bünyesinde, daha önce bu köşede kaleme aldığım Tokadizade Şekip'in başkanlığında kurulan Edebiyat Cemiyeti’ne üye oldu. Bu cemiyet, İzmir’in edebi kimliğini oluşturan isimlerin bir araya geldiği çok önemli bir topluluktu.
TEFRİKALARDAN ROMANLARA
ÖNEMLİ EDEBİYAT YOLCULUĞU
Rebia Arif’in edebiyat alanındaki faaliyetleri, gazeteciliğini aşan bir üretkenlikle devam etti. Tefrika olarak yayınlanan romanları arasında "Mina" (1921), "Hakikat Peşinde" (1922), "Kır Perisi" (1932), "Ayşe’nin Öcü" (1933), "Kadın Tipleri" (1934), "Beni Seviyor mu" (1934), "Yalnız İkimiz" (1934), "Zindan Güneşi" (1935), "Çapraşık Duygular" (1935) ve "Kadın İsterse" (1936) yer alır. Bunlardan sadece “Kadın Tipleri” ölümünden bir yıl önce 1935 yılında ilk kez kitap olarak yayımlandı. Bu roman 85 yıl sonra Everest Yayınları tarafından 2023 yılında tekrar yayımlandı. Türkiye genellikle ilk kez aradan çok uzun yıllar geçtikten sonra, İzmir’in unutulan romancısının adını yeniden duydu.
Rebia Arif Bilgin’in romanlarındaki kadın karakterler, dönemin modernleşme hareketlerinin izini taşıdı. Örneğin “Mina” adlı ilk romanında Mina, şair Cemil İrfan yerine doktor Reşit Mümtaz’ı tercih ederek aşkı değil, aklı ve istikbali seçiyordu.
“Kadın İsterse” adlı romanında mühendis Demir’i seçen doktor Suna ile aynı romanda kendi meslektaşı olan pilot Özgür’le evlenen Ayten gibi karakterler ise kadının özgür iradesine ve istediğinde nasıl mesleki başarılar elde edebileceğini gösterdi.
KADIN TİPLERİ:
LİRİZMİN ROMANI
Yıllar sonra Everest’ten yayımlanan “Kadın Tipleri” adlı romanı ise Rebia Arif’in kadınlara dair düşüncelerinin yoğunlaştığı ve adeta bir manifestoya dönüştüğü eseri oldu. Romandaki baş karakter Sencan, eşinden boşanan, yazılarıyla hayatını kazanan bir gazeteci kadındı.
İstanbul’dan İzmir’e gelen Sencan’ın hayatına bir büyüteç tutarak Rebia Arif Bilgin, Roman boyunca kadınları farklı tiplemelerle inceledi. Rebia Arif Bilgin, bu tiplemeler üzerinden kadının inkılap ruhuyla değişen konumunu tartıştı. Kadının aile içindeki mecburiyetlerine, eş seçimindeki özgürlüğüne, toplumdaki yerine dair görüşlerini, özellikle karakterler üzerinden kurgulayarak aktardı. Rebia Arif Bilgin’in kaleminde kadın, “yaşayan ölü” olmaktan çıkıp, toplumun inşasında söz sahibi bir bireye dönüşüyordu; “Bu kudreti bir zaman için erkeğin elinden al, kadına ver, bak nasıl mevkilerin değiştiğini görürsün.” (Kadın Tipleri, s. 65)
Rebia Arif Bilgin’in romana lirik ve eleştirel bir bakış açısıyla kattığı bu özgün yapı, doğrudan bir toplumsal eleştiriyle kadının sosyopolitik kimliğine odaklandı.
Sencan karakteri üzerinden sunulan mücadeleci kadın profili, Halide Edib’in “Sinekli Bakkal”ındaki Rabia’dan daha keskin bir bireysel farkındalıkla şekillendi.
YENİ ASIR’DAKİ
YAZILARINDA
KADINA YAKLAŞIMI
Yeni Asır'daki köşe yazılarında Rebia Arif’in temel meselesi, kadının toplumsal hayattaki görünürlüğü ve özgürlüğü oldu. 1931 yılında yazdığı "Kimi Sağa Kimi Sola" başlıklı yazısında, kadınların artık yalnız ev işleriyle değil, bürolarda, ticaret evlerinde aktif şekilde çalıştıklarını belirterek şöyle der:
"Kadın ne kadar terakki eder, ne kadar yükselirse yükselsin onun en yüksek vazifesi her şeyden evvel yine annelik ve mürebbiliktir."
Bu görüş, onu aynı dönemin diğer kadın yazarları olan Cevriye İsmail, Suat Derviş ve Nezihe Muhiddin’den ayırıyordu. Cevriye İsmail daha çok geleneksel annelik rolünü ön planda tutarken, Rebia Arif bunu bir ahlaki temel olarak kabul ediyor ama kadının üretkenliğini inkâr etmiyordu. Suat Derviş’in sosyalist ve işçi sınıfı merkezli bakışı karşısında Rebia Arif’in daha Cumhuriyetçi-milliyetçi bir kadın modeli sunumu öne çıkıyordu.
AKADEMİK BİR BAKIŞ
Rebia Arif Bilgin'in romanlarında biçemsel olarak gözlemlenen en belirgin nitelik, sade ve işlek Türkçeyle yazılmış, okuyucuyu anlatının içine çeken doğal diyaloglara ve ruhsal çözümlemelere verdiği ağırlıktı. Özellikle "Kadın Tipleri" romanında, lirik bir anlatım ile sosyolojik çözümleme yan yana yürüdü.
Betimlemelerde sembolik imgeler (deniz, pencere, ışık, gümüş dalgalar gibi) sık kullanılırken, karakterlerin iç dünyası da büyük bir incelikle yansıtıldı.
Karakter yapısı bakımından romanlarında ön plana çıkan kadınlar, çoğunlukla toplumun geleneksel kalıplarını kırmaya çalışan, kendi seçimlerini yapan ve meslek sahibi bireylerdi. Sencan, Mina, Ayten gibi karakterler, ataerkil yapıya karşı bilinçli ve dirençli bir duruş sergiledi. Ancak bu kadınlar idealize edilmekten uzak, çatışmaları ve kırılganlıklarıyla da gerçeklik kazanıyordu. Cumhuriyet edebiyatı içinde Rebia Arif Bilgin, Halide Edib Adıvar’ın bireysel özgürlükleri savunan romanlarından etkilenmiş görünse de daha çok kentli kadının gündelik hayat mücadelelerini anlatması açısından Suat Derviş ve Şükûfe Nihal’le benzer bir çizgide yer aldı. Ancak Rebia Arif’in karakterleri, çoğu zaman inkılapların ruhunu taşıdı; kadın haklarını yalnızca teorik değil, yaşamsal düzeyde kuran bireylerdi. Bu yönüyle eserleri, Cumhuriyet’in ideolojik omurgasını destekleyen ve kadını bu ideolojinin uygulayıcısı olarak gören bir anlayışla şekillenmişti.
SESSİZ VEDASI
VE KALICI MİRASI
Rebia Arif Bilgin, yedi ay süren bir hastalığın ardından 22 Eylül 1936’da vefat etti. Ertesi gün Yeni Asır, onu “Çok Elim Bir Kayıp: Rebia Arif Bilgin Hayata Gözlerini Kapadı” başlığıyla andı. Yeni Asır Gazetesi, 23 Eylül 1936 tarihli sayısında, ölüm haberini birinci sayfanın sağ alt köşesinde görünür bir şekilde değerlendirdi ve şu cümleler yer aldı:
“Rebia Bilgin 7 ay süren ıstırablı bir hastalıktan sonra hayata gözlerini kapamış ve kendisini çok seven ailesinin ve birçok dostlarının şefkatinden ayrılmıştır. Bu şefkat hazinesini kaybeden zavallı kardeşleri Atiye, Galip, Şevket ve Behzat Bilgin ve aileleri için bir tek teselli kelimesi bulamıyoruz. Çünkü Rebia Bilgin’in ölümü gazetemiz için de en acıklı bir darbedir.”
Gerçekten çok kısa süren hayatına bakınca, Rebia Arif Bilgin’in hayatı hem dolu dolu yaşadığını, gencecik yaşında geride çok sayıda roman ve yazılar bıraktığını görebiliriz. Umarız “Kadın Tipleri” romanı örneğinde olduğu gibi Rebia Bilgin’in diğer eserleri de günümüze taşınır. Ardında bıraktığı eserler, köşe yazıları ve hatıralar bugün yeniden değer kazanır. Everest Yayınları’nın 2023 yılında “Kadın Tipleri” romanını yeniden basması, onun Cumhuriyet dönemi kadın edebiyatı içindeki yerinin yeniden okunmasını sağladı. Kadınların sosyal, mesleki ve duygusal kimliklerini edebi düzlemde inşa eden bu roman, yalnızca geçmişin değil, bugünün kadın mücadelesine de ışık tutttu.
Bugünkü yazımızda zorunlu olarak Gazeteci ve Gazete Patronu Dinç Bilgin’in adı da geçti.
Biz Dinç Bilgin’in gazeteciliğini ve patronluğunu bir arada yaşamış bir kuşaktan geliyoruz. Bu nedenle O’nu her yönüyle çok iyi tanıyoruz. Kendisine uzun ömür ve iyilikler diliyorum.
Bugünkü yazımda birkaç teşekkürüm var. Öncelikle ilki Prof. Dr. Ö. Faruk Huyugüzel’e…
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin bu efsane hocası yıllarca emek verdiği araştırmalarıyla, İzmir’in geçmişteki fikir ortamını, İzmir edebiyat tarihini bizlere incelikli bir şekilde aktardı. Bugüne kadar yazdıkları için Değerli Faruk Huyugüzel’e bir İzmirli olarak şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde Prof. Dr. Fazıl Gökçek’e de şükranlarımı sunmak isterim. O’nun araştırmalarından da çok şey öğrendik. Ayrı bir teşekkürüm, bu yazıyı kaleme alırken makalelerinden ve derledikleri kitaptan çok yararlandığım Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Prof. Şerife Çağın ile Dr. Asuman Şahin Gürman’a… Bu iki değerli ismin son yıllarda özellikle İzmirli kadın yazarlarla ilgili yaptıkları araştırmalar da, kent kültürü açısından çok değerli bir kazanımdır. Bu kıymetli insanların İzmir’de değerlerinin bilinmesini diliyor, kendilerini saygıyla selamlıyorum.
Kaynakça:
Çağın, Şerife; Gürman-Şahin, Asuman. "Rebia Arif Bilgin’in Kadın Tipleri Romanında İzmirli Gazeteci-Yazar ve Mühendis-Tayyareci Kadınlar." Zemin, 2021, 1: 98–116.
Huyugüzel, Ö. Faruk. İzmir Fikir ve Sanat Adamları (1850–1950).
Ankara: Kültür Bakanlığı, 2000.
Alp, Leyla. "Rebia Arif Bilgin" biyografik notları.
Ahenk Gazetesi, 1929 (Cevriye İsmail, Kadın Anne imzasıyla yazılar).
Yeni Asır arşiv yazıları: 1931–1936.
Kadın Tipleri, Rebia Arif Bilgin. Everest Yayınları, 2023 (ed. Yağmur Yıldırımay).