AK Parti tarafından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday gösterilen Nihat Zeybekci, yerel seçime dair açıklamalarda bulundu: "Önümüzdeki 20 yılda bizim İzmir'de projelerimizde olan kuzeyde, doğuda ve güneyde 150'şer bin nüfuslu 3 tane yeni şehir planımız var, her şeyi ile planlanmış yeni şehirler planımız var."

Aman Allah'ım! Biz diyoruz daha fazla göç ve beton istemiyoruz. Onlar diyor akın akın geleceğiz, betonları dikeceğiz. Yahu istemiyoruz kardeşim istemiyoruz. Bu mudur yani İzmirli'ye vaadiniz? En korktuğumuz şey başımıza mı gelecek? Ki zaten geleceği kadar geldi. Hilkat garibesine dönen İstanbul'a mı çevireceksinriz illa ki burayı da?

"İzmir'de iş imkanını büyütmedik, mutluluğu büyütmedik refahı büyütmedik” de demiş Sayın Zeybekçi...

Vallahi size söyleyelim o zaman; ülkenin en mutlu insanları bu şehirde yaşıyor. Evet çıldırmışçasına nereye koyacağımızı bilemediğimiz paralar kazanamıyoruz belki ama huzurumuz da yerinde, mutluluğumuz da. Azıcık aşım kaygısız başım... Özgürlük, eşitlik, demokrasi, hoşgörü, barış, gülen yüzler... Bunlar yeni kurulacak beton ucubeler ve cebimize girecek artı paradan çok daha önemli bizim için. Çılgın projeler, duble yollar, kullanılmayan köprüler, hava limanları... İzmir'i teğet geçebilir. Sakin kalsın bu şehir... Yavaş aksın zaman... Geniş geniş yaşasın insanlar... Acele etmeden... Hırsla değil huzurla...

"Aman tadımız kaçmasın Ali Rıza Bey" modunda.

İNADINA DELİRMEYECEĞİZ 

Erhan N. denen şahıs, Sosyal Güvenlik Uzmanı ve Çocuk Koruma Derneği Başkanı. Bir ara televizyona çıkıp YouTuber'ların çocukların gelişimi ve ruh sağlığı açısından ne kadar zararlı olduğu falan anlatıyordu. İşte bu Erhan'ın 8 yaşında bir oğlu var. Eşiyle boşandıkları için de çocuğunu ayda iki kere görme hakkı var. Çocuk bu görüşmelerden birinden döndüğünde annesi,  telefonda müstehcen şeyler izlerken yakalıyor. Dolayısıyla tepki veriyor. Çocuk da “Babam izlememe izin veriyor ama” deyince anne şüphelenip çocuğa ayrıntılı sorular sormaya başlıyor.

Bu tatsız konuları yazmayı da anlatmayı da sevmiyorum. O yüzden size Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 27 Şubat tarihli iddianamede yazılanları aynen iletiyorum:

“Mağdurun (yani çocuğun) aşamalardaki istikrarlı, samimi, ısrarlı ve herhangi bir tereddütte mahal bırakmayan beyanları, mağdurun şüpheliye (yani babaya) iftira atması için ortada geçerli bir sebep bulunmayışı nazara alındığında, şüphelinin kişisel ilişki tesisi sırasında oğlu olan mağdura evinde müstehcen içerikli görüntülerin yer aldığı videoyu izletmek, ardından müstehcenlik ve çocuğun cinsel istismarı suçlarını oluşturulduğu kanaatine varılmıştır.”

Savcılık bu kadar net!

'Şüpheye yer bırakmayacak şekilde', deniliyor.

Peki, mahkeme ne yapıyor? Adamı serbest bırakıyor!

Aklımızı yitireceğiz artık. Kadına ve çocuğa bu kadar düşman başka bir yargı sistemi var mı acaba diyeceğim de var tabii: Arap ülkeleri!

Ama biz inadına delirmeyeceğiz. Kadını ve çocuğu, istismarcıyı kollayan, mağduru yalnız bırakan bu sistemden korumak için elimizden geleni ardımıza koymayacağız.

Bu davanın da peşini asla bırakmayacağız. 8 Mart sözü olsun!