Her zaman yazardım, ilk kez olaya bizzat tanıklık ettim.
İşi gücü mesleği yerinde, eğitimli, kendi ayakları üzerinde durabilen yani 'çalışan şehirli kadın olarak tanımlayacağımız bir kız arkadaşım, erkek arkadaşından gördüğü şiddet üzerine zor bir karar aldı.
Daha önce de benzer vakalar yaşamıştı ama bu kez olayı saklamamaya karar verdi.
Gitti şikayette bulundu.
Daha doğrusu bulunduk.
Dedim ya her aşamasında yanındaydım.
Çok travmatik ve zorlu bir süreçti.
İnsanın 5 yıldır birlikte olduğu, iyi kötü bir hayat paylaştığı kişiyi gidip şikayet etmesi ayrı zor...
Karakola gidip 'ben dayak yedim' demek ayrı travma...
Hastaneye gidip darp raporu için muayene olmak ayrı utanç verici...
Ama inanın kesinlikle gerekli.
***
Her aşamadan önce acaba vaz mı geçsem diye durup düşünen arkadaşıma itiraf ediyorum en büyük desteği ben verdim.
'Allah'ından bulsun' ile 'mahkemelerde sürünsün' arasında gidip gelirken 'mahkeme' seçeneğini seçmesi için adeta yalvardım.
Söz konusu şiddet eğilimli erkek arkadaşı da çok iyi tanıyorum. Daha doğrusu o da benim arkadaşım.
Fakat madem kendinden güçsüz, ona karşılık veremeyecek birine, üstelik sevgilim dediği kadına her fırsatta el kaldırıyor, küfür ediyor, kusura bakmasın ama artık o benim arkadaşım falan olmuyor.
Dün bizzzat şahit olduğum için evet şunu söyleyebilirim: O karakol ve hastane ikilisine gitmek gerçekten çok acı.
Ama yine söylüyorum: gerekli!
Bu vahşi, evrimini tamamlamamış adamları böyle böyle eğiteceğiz çünkü.
Beyin gücü çalışmayanın kas gücü çalışırmış.
İşte biz de kadınlar olarak bu 'beyinsizlerden' uzak duracak, olur da denk gelirsek mutlaka hakkımızı aramaya çalışacağız.
Çalışacağız diyorum çünkü bu ülkede şiddet gören bir kadınsan kağıt üstünde her şey çok şahane de uygulamada sıkıntı yaşanıyor.
Uzaklaştırma kararları, korumalar falan sadece bürokratik bir işlem olarak kalıyor.
Üst sınır cezalar hiçbir zaman uygulanmıyor.
İndirimler sonunda kişi elini kolunu sallayarak tekrar aramıza karışıp, kendine psikolojik ve fiziksel şiddet uygulayacak başka bir kurban arayışına giriyor.
***
Ama ne olursa olsun.
Bizim olayda erkek tarafı dün karakola alınıp ifade vermeye mecbur bırakıldı ya, bu korku bile o 'neandertal'e yeter.
Bundan sonra başka bir kadına şiddet uygulamaya kalktığında  eli kolay kolay havaya kalkamaz.
Bu arada şiddet gören kadın karakola girdiği anda tüm polislerin seferber olduğunu da söylemeliyim.
Karakoldaki bir komiser arkadaş bunun ilk şiddet olayı olmadığını öğrenince neden daha önce gelmediğimizi sordu. "Başınıza en ufak bir şiddet hatta küfür olayı bile gelse mutlaka şikayetçi olmalısınız, bu konuda çekince yaşamayın" diyerek içten ve samimi ifadelerde bulundu.
Şaşırdık açıkçası.
Ama mutlu da olduk.
Hastanedeki muayene eden doktor da son derece anlayışlı ve nazikti.
***
Bunları özellikle söylüyorum.
Lütfen eğer ilişkinizde en ufak bir şiddet görüyorsanız bunu sineye çekmeyin.
Küfür de şiddettir. Kolunu sıkmak da, iteklemek de...
İlla tokat, tekme, yumruk yemeyi beklemeyin.
Dediğim gibi bu vahşi 'beyinsizleri' böyle böyle adam edeceğiz.
En ufak bir hakarette ve temasta karakolun ve mahkemenin yolunu tutacağını bunlara illa ki öğreteceğiz.
Ve ne olursa olsun asla affetmeyeceğiz.
Bir kere el kaldıran bin kere de kaldırır.
'Beni çok seviyor, kıskanıyor, zaten ben de biraz tahrik ettim, ondan vurdu' gibi kendinizi suçlayan ve kandıran cümleler kurmaktan vaz geçin.
Affetmeyin şu hanzoları, ne olur affetmeyin. Ve kalıplarına bakıp da asla onlaran korkmayın.
Bilgi, eğitim, zeka, iyilik...
Bunlarla gireceğiniz her kavgadan zaferle çıkacağınızı asla unutmayın.
(Son gelişme: Ben yazıyı yazdım, düzeltmelerini yaparken arkadaşım aradı ve uzaklaştırma kararından vaz geçmeyeceğini ama darp ve hakaret davasını geri çekeceğini söyledi. Sebep olarak da mahkeme sürecinde bile olsa adamın yüzünü görmek istemediğini, hafızasından tamamen çıkarmak istediğini anlattı. Bence yanlış karar ama neyse... En azından bu kez susup oturmadı. Gurur duyuyorum arkadaşım seninle. Haddini bildirdin o az gelişmiş vahşiye. Ve sakın üzülme, sırrın ölene dek bende.)