İzmir, on dokuzuncu yüzyılın ortalarında, 1861 İtalyan birliğinin sağlanmasından önce, Napoli Krallığı'na (Osmanlı belgelerinde Anapolitan) bağlı küçük bir gruba sahipti. Elli-altmış kişilik İzmir Napoli Krallığı tebaasından olan bu kişilerin çoğu, gerçekten Napoli’den İzmir’e gelmiş kişilerdi. Bu durum, Osmanlı nüfus ve emlak sayımlarında açıkça yazılmıştır (Başbakanlık arşivi, Temettuat defteri, No. 2097).

Kuşkusuz bunlar arasında Doğu Ermenileri ve İzmir Rumları gibi, sonradan krallığının himayesini kazanmış ve tebaası olmuş unsurlar da vardı. 1840’lı yıllarda İzmir Napoliten tebaası arasında sadece bir Yahudi’ye rastlanılması, Kefevi mahallesinde oturan Napoli konsolosluğu tercümanı Mosi oğlu Kalo, ilginç bir durumdur. Aynı dönemlerde, Toskana Krallığı'nın tebaasının hemen hemen hepsinin Yahudi olmasına rağmen, İzmir’deki Napolitenler arasında Yahudilerin çok az oluşu, herhalde Napoli Krallığı'nın Doğu Akdeniz’de uyguladığı siyasetle ilgili olmalıdır.

NAPOLİ-OSMANLI İLİŞKİLERİ

Genel olarak Osmanlı-Napoli Krallığı ilişkilerine bakıldığında, her ülke arasında diplomatik ve ticari temaslar olmasına rağmen, dostça ve sıcak ilişkilerin yeterince gelişmediği görülür. Bunun nedeni, her iki ülkenin nüfuz-menfaat sahasının (Balkanlar, Arnavutluk, İtalya) birbiriyle çatışmasıdır. Aslında Napoli Krallığı ile Osmanlılar arasındaki ilk ilişkiler Yıldırım Bayezit devrine kadar geriye gider. On dördüncü yüzyıl sonlarında Napolili tacirlerin Bursa’da tekstil ticaretiyle uğraştıkları ve ticari ofis açtıkları biliniyor. İki ülke arasında ticari anlaşmalar zamanla yenilenmesine rağmen, Napoli, Osmanlı karşıtı eylemlerin odağı haline geldi. Napoli’de, Mısır ve İskenderiye gibi, Osmanlı karşıtı gazeteler çıkmaya başladı. Napolili korsanlar Osmanlı sahillerini yağmalıyor, Napoli bandıralı gemiler özellikle Beyrut ve İzmir kentlerine geliyorlardı.

İZMİR NAPOLİ KONSOLOSLUĞU

Napoli Krallığı İzmir’de bir konsolosluğa sahipken (en ünlü konsolos Mösyö Soma), zamanla Osmanlı devleti de Napoli’de bir konsolosluk açmak zorunda kaldı. Zira Napoli, on dokuzuncu yüzyıl sonlarında, Arnavut ve Ermeni milliyetçilerinin faal oldukları kentlerden biri hâline geldi.

1845 tarihli bir Osmanlı belgesinde, İzmir’de Napoli tebaasından olan kişiler kaydedilmiştir. İzmir’de Yeni (Kasap Hızır mahallesine bağlı), Korniti, Frenk, Ermeni, Gül, Peştemalcılar Başı, Tuzla Burnu, Kefevi, Üçyol Ağzı mahalle ve mevkilerinde Napoliten tebaasının ikamet ettiği anlaşılıyor. Bunların ticari ve hukuki işlerine bakan bir Napoli konsolosu ile ona bağlı olarak çalışan bir de tercüman bulunuyordu. Anapoltan tercümanı genellikle Rum olurdu ve İzmir’de Madama Hanı yakınında otururdu. Söz konusu belgede, Napoli kenti veya krallığı bölgesinden İzmir’e gelmiş ve burada yerleşmiş olanlar (aslen Napolili) açıkça belirtiliyor. Boyacı Mariyani, müstecir Gözepe, Lorenco (uzunca boylu, kumral, yarım sakallı) bunlardan bazılarıdır. Bunların İzmir’e ne zaman geldikleri ve yerleştikleri üzerine bilgiler bulunmuyor. Bunlar içerisinde yetmiş yaşını geçenler de vardır. Her İtalyan devletçiğin kendi tüccarı olduğu üzere, Napoli Kralı'nın himayesinde İzmir’de ticaret yapan bezirgânlara da rastlıyoruz.

NAPOLİLERİN MESLEKLERİ

İzmir’deki Napolitenlerin, boyacı, Frenk boyacısı, simsar, doğramacı, Frenk terzisi, kunduracı, lokanta hizmetlisi, Frenk hocası, kahveci, lokanta işletmecisi, terzi, hamal, müstecir, mezeci, kayıkçı, hekim, kuyumcu, tercüman ve muzıkacı olarak çalıştıkları görülür. Bu meslekler, kendi tebaalarının ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. Bunlar içerisinde muzıkacı Visenco v. Rayil isimli Napoliten dikkati çeker. Visenco’nun üç oğlu vardır, hepsi de İzmir’de yaşamaktadır ve biri Frenk terzisi olarak çalışmaktadır. Doğramacı Praki v. Plamari, evinin altında ‘doğramacı mağazası’na sahiptir. Bezirgânlar ise çoğu İtalyan gibi İzmir’de Sakız Han’da faaliyet gösterirler. Frenk terzisi Françesko, Sakız Han’da bir İngiliz kaptanın müsteciridir. Avusturya (Nemçe) kilisesi papazı Agistino da Napoli tebaasındandır. İzmir’deki Napolitenlerin arasında Avusturyalı olanlara rastlanır. Kostantino Baskiniyo, Cozepo Portalo Lokantası'nda hizmetkâr olarak çalışırken, Ciovanni Batista Frenk hocası olarak çalışmıştır. İslamlar arasında lokantacılık henüz yaygın değilken, İtalyanlar arasında bu iş epeyce yaygın gibi görünüyor. Araci v. Vilani isimli Napoliten, Frenk kilisesine bağlı olarak lokanta işleten Avusturyalı Corci’nin hizmetindeydi. Viçenco, bir kahveciydi. Ermeniler, tüm Batılı unsurların arasına girmeyi başardılar. Napolitenlerin arasında da Ermenilere rastlanır. Napoliten Kirkor, manifaturacılık yapardı. Lukka, Covanni, Manolaki, Lanciyo, Aleksandri, Nikola, Marko, Françesko, Istayati, Pavlo, Anton, Vasil, Fransuva, Nikola, Yakop, Istefani gibi erkek şahıs isimlerine bakılırsa, İzmir Napoliten tebaası arasında Rumların da olduğu görülür. Söz konusu belgede, Napoliten tebaasının İzmir’de ‘Karapabuşculardan başlayarak ta Gül mahallesi nihayetine değin, Balık Hanı önünden İngiliz Konağı karşısına değin' bir sahada ikamet ettikleri ifade edilir.

KENT DOKUSU

Napoliten tacirlerin genel uğraşısı da tekstil ticaretidir. Kuşkusuz palamut ihracı gibi işlerle uğraşan tacirler de vardır. Ancak, Toskana ve Sardunya tacirlerine göre daha az ticari faaliyette oldukları anlaşılıyor. İzmir temelinde en ilgi çekici ticaretten birisi, Napoli’den İzmir’e getirilen volkanik taşların kaldırımlara döşenmesidir. Napoli’de kolera çıktığı zaman, İzmir ve Beyrut hemen teyakkuza geçerdi. Zira kolera, İzmir’e büyük ölçüde Napoli’den gelirdi. İzmir Rumları, Napoli himayesinden epeyce faydalandılar. Rumlar ve çocukları, sadece Napoli Krallığı tercümanlığında değil, aynı zamanda İngiliz ve Avusturya temsilciliklerinde de diplomatik işler buldular. Türklerin, bu devirlerde, bu işlerle ilgisinin olmadığını belirtelim.

İzmir’i gören İtalyanların çoğu, Eski İzmir’i, coğrafi yapısı ve kent dokusu itibariyle, Napoli’ye benzetir. Körfezi yukarıdan gören dik mahalleler, dar sokaklar ve körfez, eski İzmir ile Napoli arasındaki benzer noktalardır.