Eli maşalı olanını biliyorduk… Kasımpaşalı, Eşrefpaşalı vb… Gözümüz aydın! Bir de “eli baltalı” Özel İdare Müdürümüz oldu… Tarihte bir Baltacı Mehmet’imiz vardı. Hani canım, Osmanlı tarihinin o malum! Dedikodusundaki, Rus Katerina ile Baltacı Mehmet Paşa ilişkisindeki baltacımızdan bahsediyorum…

Son baltacımız da Çorum Sungurlu’da Özel İdare Müdürü Erol Erkoç, elinde balta ve başındaki şapka, üzerindeki özel kıyafetlerine kadar internete poz vermesi ile onu tanıyorsunuz. Öyle ya, “Kadına yönelik şiddetle mücadele haftasında” Ordu’da karısının boğazını satır-baltayla kesen, balerin Ceren’i bıçakla öldüren, İzmir Gaziemir’de sokak ortasında eşini bıçakla öldüren kişilerle aynı günlerde Son Baltacının resimli haberini birlikte görenlerin öfkesini hayli artırdı.

Diyeceksiniz ki, Çorlu’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yumruk atılırken sessiz kalınmadı mı? O vali böyle davranırken, Konya‘da vali bey, Öğretmenler Günü'nde karşısında rahat bir şekilde oturan kişiye “Sen öğretmen misin, kendine gel!” diyerek koca salonun önünde aşağılamaya kalkmadı mı? O, bu, şu vali fark etmez! Misal çok; seçilmiş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na gittiği memleketinin havaalanında Önemli Kişiler bölümünden (VIP) geçerken “Senin burada ne işin var!” diyen, dedirtebilen mülki amir çıkmadı mı?

***

Yukarıda anlattıklarımın ışığında İktidar ve destekçi parti ile muhalefet partileri arasında her alanda öylesine kıyasıya mücadeleler yaşanıyor ki, sağır sultan bile rahatsız oldu! Gerek ABD, Gerek AB, gerekse NATO üyeleri arasında kıyasıya söz düelloları yaşanmadı mı? Emekliler, İşsizler, öğrenci harçları, iflaslar, kredi kartı mağdurları, parayı bastırıp havayı kirletip bir neslin sağlığı ile oynayanlar gündemin baş sırasına oturmadı mı?

Kısacası; “İddialar, suçlamalar, dedikodular ve gerçeklerin” havada uçuştuğu 2019 yılını bitirmemize sayılı günler kaldı. Yani “zor bir yılı” milli ahlak ve kültürümüzle geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Siyasetçilerimiz, ekonomistlerimiz, TV ekranlarında giden yılla, gelecek yılın muhasebesini yapmaya başladı bile. Bir de “işimiz falcılara kaldı” diyenler de var! Nitekim Kanal D’de ünlü bir astrolog olan Gahl Sasson, “Türkiye için zor bir yıl olacak!” dedikten sonra umut kapısını da açık bırakarak şunları ekledi: “Tüm bünya, Türkiye’nin bu yolu açacak yöneticilere

sahip olduğuna inanıyor.”

***

Özellikle biz gazetecilerin de “zor yılı” oldu… Her yıl olduğu gibi bizler yılsonunu “Cep-

hede piknik” tarzında geçireceğiz. Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) olarak gelecek hafta Çeşme’de, İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) üyeleri olarak ay sonuna doğru Kuşadası’nda eşlerimizle birlikte olacağız. Bu arada yıl sonu için birçok sosyal toplum kuruluşu da ödül törenleri düzenliyor. İki gün önce Türkiye Futbol Adamları Derneği İzmir Şubesi (TÜRFAD) Eşrefpaşa Selahattin Akçiçek Salonu’nda geniş katılımlı, görkemli “vefa gecesi” düzenledi ve “İnsanlar

yaşarken de anılmalıdır” sloganı ile 13 dalda 50 kişiye ödüllerini verdi.

Değerli Başkan ve dostum spor adamı Bahri Vreskala’nın anlamlı konuşması ile 3 meslektaşım Sevgili Tayfur Göçmenoğlu, Yaşar Eyice ve Feyzi Hepşenkal’da “Duayen Gazeteci” ödülü aldılar. Bendeniz de, 11 Aralık 2006 yılında TÜRFAD’ın onur ödülüne layık görülmüştüm. TÜRFAD gibi Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği’nin (TÜFAD) İzmir Şube Başkanı değerli dostum Dr. Şaban Acarbay’ın elinden 21 Haziran 2004‘te ödülümü almıştım. Onlarca ödül arasında bu iki ödül vitrinimde yan yana duruyor. İki değerli kuruluşun, Türk Sporuna, spor adamları ve de antrenörlerini teşvik için düzenledikleri bu örnek gecelerin devamını diliyorum…