Geçtiğimiz gün Twitter’da bir paylaşım dikkatimi çekti. Paylaşımı yapan kişinin adını vermeyeceğim ama bence ilginç bir konuya parmak basmış.

Özetle şunu söylemiş: Kediden köpekten korkan insanlara hayvan düşmanı gözüyle bakılıyor. Ama asıl hayvan düşmanlığı, gösteriş için kedi köpek satın alıp, sonra da onu sokağa terk edenlerdir.

Bazı insanlar kediden, köpekten, kuştan korkuyor. Elinde değil, yaklaşamıyor. Sokakta gördü mü yolunu değiştiriyor. Köpek kendisine yaklaşınca korkudan ne yapacağını şaşırıyor. Kedi kendisine dokunduğu anda ağlayacak gibi oluyor. Bu kişilerin korkusunun elbet bir kaynağı var. Kim bilir belki küçüklükte yaşadıkları bir olay, izledikleri bir film, dinledikleri veya okudukları bir hikaye psikolojik olarak onları etkilemiş olabilir.

Korku bu, adı üzerinde… Rahatsız edici ve olumsuz bir his. Kişi karşısındaki şeyi bir tehdit gibi algılıyor ve elinde olmadan buna reaksiyon veriyor.

Hayvanlara zarar vermedikçe ve verilmesini desteklemedikçe sırf korkuyor diye insanların “hayvan düşmanı” olarak yaftalamasına ben de karşıyım.

***

Peki, hayvan düşmanı kime denir?

Bana göre hayvan düşmanı:

Hayvanlardan nefret eden,

Sokak hayvanlarının toplatılmasını, öldürülmesini destekleyen,

Hayvanlara can gibi değil mal gibi bakan,

Hayvan hakkı kavramını kabul etmeyen,

Hayvanları zevk için öldüren,

Hayvanlara (fiziksel veya psikolojik) şiddet uygulayan,

Direkt veya dolaylı şekilde hayvanların acı çekmesine neden olan kişilerdir.

***

Saydığım son madde petshoplardan, üretim merkezlerinden hayvan satın alıp sonra da bakamadığı için çaktırmadan sokağa veya barınağa terk edenleri de kapsıyor. Çünkü bu insanlar sorumluluğunu aldıkları hayvanların dolaylı olarak acı çekmesine neden oluyor.

Hiç kusura bakmayın ama bebekken alıp evde beslediğiniz, yemeğini önüne koyduğunuz, sağlık kontrolü için veterinere götürdüğünüz, gezdirdiğiniz, birlikte uyuduğunuz, oyun oynadığınız can dostunuzu bir gün sokağa terk ettiğinizde veya bakımevine bıraktığınızda o canın “iyi” olacağını sanıyorsanız, kendinizi kandırıyorsunuz demektir.

Gerçekler acıdır. Şunu bilin istiyorum:

Sokağa terk ettiğiniz can dostunuz büyük ihtimalle 1 yıl bile hayatta kalamayacak.

Bakımevine terk ettiğiniz can dostunuz yüzde 80 ihtimalle sahiplenilmeyecek. Bir kafesin ardında sizin dönüşünüzü bekleyecek. Belki üzüntüden ölüme yatacak ve melek olacak. Bakımevleri bu tip acı öykülerle dolu…

***

Olağanüstü şartlar nedeniyle hayvanını terk etmek durumda kalan kişileri anlıyorum aslında. Belki de hiç istemeden can dostlarından ayrılmak zorunda kalmış olabilirler…

Ama o zaman da soru şu: Neden sahiplendirmek için çabalamak yerine sokağa veya barınağa terk ettiniz?

Gerçek bir hayvan sever, gözü arkada kalmayacak şekilde can dostunun güvende, sevildiği bir ortamda yaşamasını sağlamaz mı?

Bir canı sahiplenmek, bakımını üstlenmek, büyük bir sorumluluktur. Şakaya, ihmale gelmez!

Bakamayacağınız canı almayın. Ya da elinizde olmayan nedenlerle can dostunuzdan ayrılıyorsanız lütfen onu iyi bir yuvaya sahiplendirin!

Hayvan severlik bunu gerektirir.

***

Köfte’nin hikayesi örnek olsun

İzmir'in Menemen ilçesi, maalesef sahipsiz hayvan popülasyonun yüksek, kısırlaştırmaların yetersiz olduğu bir ilçe… Hayvanseverlerin uzun yıllara dayanan çabaları sonunda yavaş yavaş bu kötü tabloyu değiştirmek için adımlar atılıyor ama yine de daha kat edilmesi gereken çok mesafe var.

Bölgede İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile mucize kafes sistemi birkaç noktada hayata geçirildi, yeni bir rehabilitasyon merkezi kurulması yönündeki çalışmalar da sürüyor ama açlıktan bir deri bir kemik kalmış, uyuz hastalığı tüm vücudunu sarmış, kısırlaştırılmadığı için sürekli doğum yapmaktan bitap düşmüş hayvanların sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğu ilçede daha radikal projeler üretmek ve kararlılıkla bu projeleri hayata geçirmek şart!

Menemen’de bir yandan hayvan hakları ve hayvanlara yönelik çalışmalarla ilgili kökten değişim için uğraş verilirken diğer yandan da gönüllüler yetişebildikleri canları kurtarmaya çabalıyor.

Son olarak Köfte adı verilen köpeğin hikayesi hem ilçede yaşanan durumun gerçek bir resmini çizdi hem de sevgiyle, ilgiyle, bakımla mucize kurtuluşların yaşanabileceğini ortaya koydu.

KIPIRDAMAKTA ZORLANIYORDU

Köfte kocaman bir Kangal melezi… Yaklaşık 5 yaşlarında bir erkek. Normalde onun yaşında yetişkin bir erkek Kangal melezinin 70 kilo civarında olması gerekir. Ama yerel hayvan koruma görevlisi Elif Badak onu çalıların arasında bulduğunda sadece 40 kiloydu.

Öyle bitap düşmüştü, öyle açtı, susuzdu ve hastaydı ki ayağa kalkabilmek şöyle dursun kafasını bile oynatmakta zorlanıyordu… Elif Badak o günü şöyle anlatıyor:

“Tarla arası bir alanda buldum onu. Koskoca Kangal yavrum ayağa bile kalkamıyordu. Yattığı yerde ne kadar süredir aç ve susuz, acı içindeyse, önüne koyduğum 2 kilo mamayı soluksuz yedi. Patilerinin altından, vücudundan iltihaplar akıyordu. Pisi pisi otları vücudunu sarmıştı. Güzel insan Sezgi Sarı’yı aradım çaresizlik içinde... 'Hemen al çocuğu Metropol Hayvan Hastanesi’ne getir' dedi.

Alacağım ama çocuk kalkamıyor, ben kaldıramıyorum, ovanın ortasındayız… Hemen yola çıktım ama hiçbir araç durmuyordu. Attım kendimi bir traktörün önüne. İki büklüm bir amca çıktı içinden. Beraber taşıdık köpeği araca. Allah amcadan razı olsun. Sonrasında hemen hastaneye yetiştirdik çocuğu ve tedavisine başlandı.”

NE İLK NE SON OLACAK

İzmir’de 20 yıldır gönüllü hayvan korumacılığı yapan, hayvanları tedavi ettirip, kısırlaştırıp sahiplendiren Sezgi Sarı adını Köfte koydukları köpeğin sorumluluğunu devralmış. Sezgi Sarı, Köfte’nin durumunun her geçen gün iyiye gittiğini belirterek şunları söyledi:

“Köfte bulunduğunda bitmiş haldeydi. Aç ve susuz kalmış bu dev hayvanın bedeninden tam 143 tane pisi pisi otu çıkarıldı. O kadar uzun zaman bu halde çaresizce kalması hepimizi derinden etkiledi. Tedavisi devam ediyor. Köfte çok iştahlı, her gün daha da hızla toparlanıyor. Geçtiğimiz günlerde artık ayaklarının üzerinde durmaya başladı.

Köfte’nin açlık, susuzluk ve bakımsızlıktan bağışıklığı düşmüş. Anaplasma, Erlişya, kansızlık ve kalp kurdu hastalıkları mevcut. Veteriner hekimimiz tam olarak iyileşeceğini söyledi. Köfte’nin kalp kurdu hastalığını tedavi edebilmek için Immiticide isimli bir ilaç gerekiyor ama maalesef yurt dışında var. Şimdi yine güzel insanlarla birlikte bu ilacı Türkiye’ye getirmek için organize oluyoruz.

Yattığı yerde kemikleri batmasın diye havalı yatak aldık ona. J ve Clapet firması bir koli Nano havlu gönderdi, cilt yaralarını daha hızlı toparlayacağız. Dualarımız ve tüm gücümüzle onun yeni hayatına merhaba demesi için uğraşıyoruz. 3 haftada 5 kilo aldı, şu an 45 kilo oldu. Daha da iyi olacak.

Ama şu var ki; Menemen için Köfte ne ilk, ne de son olacak. Menemen kırsalı Köfte gibi hayvanlarla dolu ve maalesef belediye her konuda çok yetersiz kalıyor. Gönüllüler tedavi ve besleme için mama temin etmekten borç içindeler. Daha kalıcı çözümler ve ilçeyi kontrol altına almak için kısırlaştırmaların hızlı bir şekilde tamamlanması lazım. Yıllardır hep aynı konuları konuşuyor ama çözüm olamıyoruz. Bu kısır döngüde yıllarımızı geçirip duruyoruz.”

MENEMEN ÇÖZÜM BEKLİYOR

Sezgi Sarı ve Elif Badak Menemen’deki durumun tüm kurumların birlikte harekete geçmelerini gerektirecek aciliyette olduğunu dile getirdi. Köfte’nin hikayesinin artık ilçede gerekli adımların atılması için örnek olmasını istediklerini belirten Badak, “Menemen'de Köfte gibi çok can var. Bu yıl hemen hemen bütün sürülerde açlıktan, bakımsızlıktan Distemper Gençlik, Parvo kanlı ishal, Erlishya, Anaplazma, Leishmanya, Kalp kurdu gibi hastalıkları görüyoruz. Aslında bu, kısırlaştırmanın yıllardır yapılmamasının bir sonucu. Biz gönüllüler düzenli besleme yapmaya çalışıyoruz, İzmir Büyükşehir Belediyesi de haftalık düzenli mama veriyor, kısırlaştırma için mucize kafeslerin sayısını artıyor ama popülasyon çok hızlı artıyor. Rehabilitasyon Merkezi’nin açılmasını bekliyoruz. Evraklar hazır, RM de tamamlandı, umarız bu ay açılacak” dedi.

Sarı ise şunları aktardı: “İzmir’de tedaviye aldığım hayvanların yüzde 80’i Menemen ilçesindendir. Menemen yüz ölçümü olarak çok büyük ve tarım arazileri ile kaplı bir ilçe. Yıllardır seçimle gelen Belediye Başkanları Menemen’in sokak hayvanlarına çözüm olmadı. Şu an Menemen’de yaşayan sokak hayvanlarının yüzde yüzde 70’i kısır değil ve üremeye devam ediyorlar. Bu bilgileri sizlere Menemen ve köylerinde besleme yapan ve benim gibi çözüm için mücadele veren gönüllü arkadaşlarımın her gün karşılaştığı durumları göz önünde bulundurarak veriyorum.”

***

14 sevimli patinin artık bir yuvası var

İzmir’de Agora Alışveriş Merkezi ve Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) iş birliği ile 31 Mayıs-3 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen “Bir Dost Sahiplenmek İster misiniz?” etkinliği sayesinde toplam 14 can, yeni mutlu yuvalarına kavuştu.

4 gün boyunca A blokta vatandaşlarla bir araya geldiklerini, hem sahipsiz canlara yeni aileler bulduklarını hem de farkındalık yarattıklarını belirten HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder şunları söyledi:

“Agora AVM’de yuvalandırma etkinliği yapmamızı çok isteyen Halkla İlişkiler Müdürü sevgili Ayşegül Mutlucan’a çok teşekkür ediyoruz. Sayesinde 13 yavru kedi ve 1 köpek yuvalandı. Hepsi için sözleşme düzenlendi. Yuvanlandırdığımız canlarla ilgili takibimiz de sürecek. Ayrıca HAYTAP sponsorumuz HEAT de etkinliğimize katkı olarak 3 ısıtıcı ile 1 vantilatör bağışı yapmıştı. Bir can dost sahiplenen şanslı vatandaşlarımıza kura ile hediyelerini de verdik. Agora’ya, sponsorumuza, gönüllülerimize ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor; darısı sokaktaki ve bakımevindeki tüm canlara diyoruz.”

***

Sosyal Medyadan İnciler

Bu hafta sosyal medyada takip ettiğim birçok hesaptan paylaşılan bir yardım çağrısı dikkatimi çekti. Belki bir yardımımız dokunabilir diye, bu sayfadan bir kez de ben paylaşmak istedim.

İranlı Feri Boche dünyayı gezerken, yolu İzmir’e de düşmüş. Ve maalesef birlikte dünyayı dolaştığı Golden Retriever cinsi köpeğini 25 Mayıs’ta Alsancak’ta kaybetmiş. Köpeğin kaybolduğu yer tam olarak Kıbrıs Şehitleri Caddesi Bornova Sokağı civarı… Bulana ödül de verilecek.

Alsancak dolaylarında bu fotoğraftaki Golden Retriever’a benzeyen tasmasız bir köpek görürseniz 0546 235 08 05 numaralı telefondan iletişime geçebilirsiniz.

***

Kimi Takip Etsek?

Bu haftaki takip önerim, köpek aşıklarına gelsin… Instagram’daki “cutestpuppiesforyou” adlı hesap tam 663 bin kişi tarafından takip ediliyor. Sevimli köpek fotoğrafları ve videoları ile güne gülümseyerek başlamak isterseniz mutlaka takibe alın.

Direkt link: https://www.instagram.com/cutestpuppiesforyou/

***

Haftanın Karesi

 Anneleri alışveriş yaparken arabada bekleyen ve sıcaktan bunalan kardeşlerin dramı yürekleri burktu! ☺ 

 Fotoğraf: henrythecoloradodog/IG