İzmir’den sabah kalkan uçağımız Trabzon Havalimanına konduğunda, günlük güneşlikti ortalık. Karadeniz uslu bir çocuk gibiydi. Doğanın yeşil örtüsü esenledi bizi.
Gezimizin yönlendiricisi Şaban Avcı, 14 kişilik gezi katılımcısını minibüse doldurup yola koyulunca, “Haydi, çal kemençeci çal” komutunu verdi sürücümüz Deniz’e.
Bu komut gezi boyu her yokuşta, her doğa kucaklaşmasında yinelendi; “haydi, çal kemençeci…”
Trabzon’a gelince bir yazın emekçisinin aklına Trabzon’un yazarları, şairleri gelmez mi?
Eksikleri olabilir; Oktay Rıfat, Bedri Rahmi, Sabahattin Eyüboğlu, İsmet zeki Eyüboğlu, Attila Aşut Ahmet Özer, Raif Özben, Yaşar Miraç, Kenan Sarıalioğlu, Veysel Çolak, Hüseyin Alemdar, Çiğdem Sezer, Sunay Akın…
NELER OLUYOR ONLARA?!
Selim İleri, Edip Akbayram, Sezai Alptekin, Filiz Akın, Volkan Konak, Sırrı Süreyya Önder, Okan Yüksel, Hasan Özkılıç, Kutlu Payaslı…
Bu yılın beş aylık döneminde yaşamını yitiren yazın sanat emekçilerinden birkaç ad. Önceki gün de sanatçı İlhan Şeşen!
Sanat, yazın, basın, bilim, kültür dünyasından yitirdiğimiz insanlar arttıkça, ne çok eksiliyoruz değil mi?
Gezimizin ilk durağı Trabzon’a, oradan Maçka’ya uğrayınca Kuzeyin oğlu Volkan Konak’ı mezarında anmamak olmaz dedi, gezi bilgemiz Şaban.
Yol boyu Volkan Konak şarkıları; “Ömür Bizi Beklemez, Mimoza Çiçeğim”…
SÜMELA MANASTIRI
Maçka’da görmek istediğim yerlerdendi Sümela Manastırı. MS 365-395 tarihleri arasında yapılandırıldığı söyleniyor.
Ana kaya kilisesi, mutfak, öğrenci odaları, konuk odası, kütüphane, kutsal ayazma... Fresk adı verilen o duvar resimlerini izlerken, tarihin içinde yitiyorsunuz sanki. Düşler, öyküler, tarihe tanıklık…
YOLLAR, ÇAĞLAYANLAR, GÖLLER, DERELER…
Trabzon’dan Rize ve Artvin’e, oradan Batum’a dek Doğu Karadeniz, görkemli doğasıyla sanki düşlerdeymiş gibi duyumsatıyor kendini.
Trabzon’un Arsin, Araklı, Sürmene, Of… Rize’nin Ardeşen, Fındıklı, Çamlıhemşin ve Pazar… Artvin’in Arhavi, Borçka, Kemalpaşa, Hopa ilçeleri… Sonrası Sarp’tan Batum’a her yer deniz, her yer Karadeniz. Lacivert, yeşil, mavi…
Uzungöl, Fırtına Deresi, Ayder Yaylası, Karagöl, çağlayanlar, çay bahçeleri, Çoruh nehri, Kaçkarlar…
Ne yalan söyleyeyim bu görkemli doğa görseli, sunumu içinde kıyı boyu uzanan apartmanları, koca koca yapıları gördükçe de içim burkuldu. Hele Ayder Yaylası tam bir düş kırıklığı oldu benim için. Kaçak yapılar, oteller, çirkin binalar. O güzelim doğada çürük diş gibi sıra sıra!
ARTVİN’DE AYDIN KARASÜLEYMANOĞLU’NU ANMAK
Çal kemençeci çal diye seslendi yine Şaban, sürücümüz Deniz’e. “Ata barı, İndim dere ırmağa, senden bana yar olmaz…”
Artvin sınırına girince yine bildik şairler, yazarlar Ahmet Yıldız, Aydanur Saraç, Hayati Asılyazıcı, Leyla Şahin, Özgen Seçkin, Selçuk Altun, Sinan Meydan’ı da anımsadım.
Nasıl unuturum; 1967’den 2017’de ölümüne dek 50 yıllık dostlarımdan, Yusufeli doğumlu şair, yazar, bürokrat Aydın Karasüleymanoğlu’nu! Şimdi onlar sonsuzluk evreninde, ortak dostlarımız şair A.Neyzar Karahan ve Yaşar Durak’la da buluşmuşlardır.
Aydın’ın eşi eğitimci, halkbilimci Şavşat doğumlu Şahver Karasüleymanoğlu’nun da kulağını çok çınlattık eşimle.
Dört günlük hızlı bir Doğu Karadeniz gezisi; ama anlatmakla, yazmakla bitmez. Görmek, yaşamak, belgelemek gerek.
Haydi, çal kemençeci…