Çiğli Ataşehir’deki evimin üç odasına dergilerimle, kitaplarımla, anmalıklarım, anılarımla yayıldım.
Yazısız, şiirsiz, kitapsız, dergisiz, dostsuz yaşamım eksik kalırdı elbette. Kitap imza günleri, kitap fuarları, kitabevi buluşmaları aynı zamanda dostlarımla kucaklaşma, söyleşme, anılar tazeleme yerleridir benim için.
Bugün de üç dostumun kitaplarıyla buluşturacağım sizi.
ATİLA ER “HEP KUZEYE GİDECEKSİN” DİYOR
Yazın alanı geniş; şiir, öykü, mektup, inceleme, kitap tanıtım, seçki, çocuk kitapları. Az kaldı kırklayacak!
Ben yine de önceliği şairliğine veririm. İvediliği, heyecanı, öfkesi, duygusallığı ile şiir çocuktur, şiir gençtir beyaz saçlarıyla.
Daha önce yayımlanan “Funda, Park Kafe’de Bir Adam, Aşk Yalnızları” adlı üç öykü kitabını gözden ve elden geçirip toplu bir kitap yayımladı bu kez, Hep Kuzeye Gideceksin diyerek. (*)
Kitabın önsöz yazısı da Özlem Avcı Erakman’dan: “Atila Er geniş, renkli öykü evreninde bir gezinti ortamı sunuyor. Kitaba koyduğu başlık, onun okura bir iletisi aynı zamanda. Bir pusulanın ibresinin hep kuzeyi göstermesi gibi, öyküler de hep bir yönü, belki de yazarının yaşama bakışını gösterir.”
Atila Er yaşamından, tanık olduğu olaylardan, kişilerden kesitler sunuyor bize.
Abartmadan, içtenlikli, gülmeceli, şakacı dilini de kullanarak anlatıyor öykülerini.
Hadi o zaman Atila Er’le hep kuzeye, öyküye gidelim.
VEDAT YAZICIYLA ŞİİRİN SESİNDE KOŞMAK
Vedat Yazıcı 50 yıllık dostlarımdandır; Ankara’dan başlayan bugüne değin süren bir dostluk. Eşi Nazan Yazıcı’yla Milli Eğitim Bakanlığı’nda bir süre birlikte çalıştık. Ankaralı anılarımda ayrı yerleri vardır bu iki dostun.
Vedat Yazıcı deneme, eleştiri, günlük, mektup, roman, şiir dallarında bir çok yapıta imza attı.
Daha önce “Şiirin Sesinde Koşmak” (2002, kültür Bakanlığı Y.) adıyla yayımladığı kitabını bu kez yine aynı adla ama değişik şairlerin kitapları, şiirleri üzerine incelemeleriyle yayımladı. (**)
“1980 Sonrası Türk Şiirinde Yeni Arayışlar” yazısıyla başlayan kitap,
Rıfat Ilgaz, Özkan Mert, Cemal Süreya, Oğuz Tansel, Burhan Günel, Mehmet Başaran, Ahmet Özer, Mehmet .aydın, Metin Turan, Burak, Kirkor Yeteroğlu, Osman Bolulu, Burhan Mendi, Halil Şahan, Coşkun Karabulut, Bülent Elitok üzerine kaleme alınmış, gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılardan oluşuyor.
AYNİL ONUR YÜKSEL’DEN “YAZ AYAZI”
Aynil Onur Yüksel’le geçtiğimiz Nisan ayında İzmir Kitap Fuarı’nda karşılaştık. STK’lara ayrılan sergilikte komşuyduk. Son çıkan romanı Yaz Ayazı’nı sundu bana. Söyleştik.
Çiçeği burnunda bir romanı yazarı Aynil Onur; kısa sürede 4 romana imza atmış: Nisan Yağmuru (2021), Eylül Rüzgârı (2022), Kış Güneşi (2023), Yaz Ayazı (2024).
Selvi ağaçlarıyla süslü, terk edilmiş yüz yıllık taş evde bir grup gencin salt eğlence olsun diye giriştikleri ruh çağırma gösteriminden sonra gelişen sıra dışı olayları konu alan bir aşk serüveni.
Lavanta renkli, kristal gözlü, ışığa karşı aşırı duyarlı, albino hastası İris, ailesiyle Çanakkale'nin Ege’ye sınırlı sevimli bir köyde yaşamaktadır.
Derin ise Amerika'da sürdürmektedir yaşamını. Ailesi bu köydedir, onları görmek için köyüne gelir.
Derin yaşamı çok ciddiye almayan bir kişiliğe sahiptir. Rastlantı sonucu İris’le yolları da bu köyde kesişir.
Olayların akışı içinde, aşkın derinliğini, özverisini, saygınlığını, seçkinliğini sunuyor bize Aynil Onur.
Dili, anlatımı, duruluğu, sunumu ile okutuyor kendini.
Ey aşk sen ne tükenmez yaşam alanısın. Seni yazan, anlatan şaire, romancıya, öykücüye, sanat ve yazın insanına aşk olsun.